Türkiye tarihinin en büyük ‘yolsuzluk ve soygun’ dönemlerinden birine ilişkin ‘delillerin karartılması’ bir de ‘internet yasası’nın Abdullah Gül’ün imzasıyla yürürlüğe girmesi sonucunda sağlama alınabilirse Türkiye’de 1925-1946 arasındaki ‘parti devleti’ni andıracak yeni bir ‘parti devleti’ne, bir başka deyişle ‘yeni vesayet rejimi’ne geçişte büyük bir mesafe kat edilmiş olacak.
AKP’nin yaptıklarını ‘İslam’ ya da ‘Müslümanlık’ ile açıklamak yerine, ‘Müslümanlığa ait kavramlar’a söyleminde yer veren ama bildik ‘Türk derin devleti’nin kucağında oturan bir ‘iktidar modeli’ olarak tanımlamak, muhtemelen, daha isabetli olacaktır. Dolayısıyla Tayyip Erdoğan ve onun AKP’sine karşı mücadele, bu yönüyle kendiliğinden ‘Türkiye’nin demokrasi mücadelesi’ olacaktır.