7 Haziran, bildiğimiz ‘aritmetik’ sonuçları vermiştir; Cumhurbaşkanı’nın ‘kişisel amaçları’ ve kaprisi ne olursa olsun, 1 Kasım seçim kampanyası, 7 Haziran öncesi seçim kampanyasından farklı bir ‘iklim’de ve farklı ‘dinamikler’le gerçekleşecek.
En önemli farklardan biri, ‘çözüm süreci’ne son verilmiş, ‘anaların gözyaşları’na ve ‘şehit cenazeleri’ne ‘teröristlerle savaş’ gerekçesiyle geri dönülmüş olmasıdır. Bir yandan devlet ve iktidar, diğer yandan PKK, ‘şiddet ortamı’na geri dönülmüştür.
…7 Haziran-1 Kasım arasında yaşananlardan sonra, Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu ne diyecekler seçim kampanyasında? “Anaların gözyaşlarını dindirdik” diyebilecekler mi?
Ülkeyi kötü yönettikleri, daha doğrusu yönetemedikleri ve adım adım ‘kaos’a sürükledikleri için, doların 3 dolar psikolojik sınırını bile aştığı, büyüme hızının giderek aşağıya düştüğü bir dönemde, hangi ekonomik vaatlerde bulunabilecekler?
Erdoğan ve AKP, kendi açılarından, 1 Kasım’a doğru, 7 Haziran öncesinden çok daha olumsuz şartlarda yol alıyorlar.
1 Kasım, sadece 7 Haziran’ın beş aşağı-beş yukarı tekrarı olmayacak. Olmamalı. Ülkeyi bugünlere sürükleyenler, geleceğini karartanlar için daha da açık bir yenilgiye dönüşmeli.