HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, sanatçı Aynur Doğan’ın konserinin iptal edilmesini hatırlatarak AKP iktidarını ‘Kürt düşmanı’ olarak tanımladı.
Buldan, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun cezasının onaylanmasını da eleştirdi, yargının siyasallaştığını söyledi.
Buldan, Meclis’te partisinin grup toplantısında hem iktidara hem muhalefete yüklendi. Kürtçe etkinliklerin engellenmesi, yargı kararları ve ekonomi üzerinden iktidarı eleştirdi.
Buldan, muhalefetin ‘ortak sorumlulukları’ olduğunu belirterek, HDP’ye karşı uygulamalara ‘sessiz kalanların’ şimdi saldırıların hedefi olduğunu savundu.
Dünyaca ünlü sanatçı Doğan’ın Kocaeli’nde vereceği konserin iptal edilmesi, Kürt müzisyenlerin konserlerine izin verilmemesi ve Kürtçe tiyatroların yasaklanması Buldan’ın gündemindeydi.
Öte yandan Avrupa’da hayatını kaybeden siyasetçi Aysel Doğan’ın Tunceli’deki cenaze töreninde polislerin muamelesini de gündeme getirdi.
‘Kaybeden iktidarın psikolojisi’
Buldan, yaşananlar üzerinden AKP’yi ‘Kürt düşmanı’ olarak nitelendirip sert sözlerle eleştirdi: “Aysel Doğan’ın ölü, Aysel Tuğluk’unsa hasta bedenine savaş açan Kürt düşmanı iktidar bilmelidir ki, bu düşmanlıklarınızla asla sonuç alamayacaksınız. Cenazede tanık olduğumuz bu saldırganlık ve ölü bedenden duyulan korku, kaybetmekte olan iktidarın siyasal psikolojisini ortaya koyuyor. Kürt düşmanlığında adeta yarış içerisindeler. 15 Mayıs Kürt dil bayramıydı, etkinlikleri engellemeye çalıştırdılar. Halkımız her şeye rağmen Kürt dil bayramını kutladılar. Konser, tiyatro, etkinlik, miting yapmak yasak, tweet atmak yasak. Fiili bir OHAL uygulanıyor.”
Kaftancıoğlu’na verilen hapis cezasının onanmasını da eleştiren Buldan, AKP’nin ‘partili yargı’ sistemi kurduğunu söyledi.
‘Sanki yargı var’
İktidarın kaybettiği İstanbul seçimlerinin intikamını aldığını savunarak, benzer kararların Kobani ve Gezi davalarında da alındığını söyledi. Yargının siyasallaşmasına örnekler sıraladı: “AKP genel başkanı Gezi davası için ‘Bizde yargı bağımsız, kusura bakmasın’ dediler. Sanki ortada gerçek bir yargı, işleyen bir hukuk var. Bağımsız dediğiniz yargının elindeki Kaşıkçı dosyasını bir balya dolar için satan siz değil misiniz? BAE’den döviz gelsin diye kendi içinizde kaç gündür birbirinizi yiyorsunuz.”
Buldan HDP Genel Merkezi önünde bir polis amirinin tehdit ettiği HDP’li Ayşe Acar Başaran’la Kaftancıoğlu’nun yaşadıklarının benzerlik olduğunu anlattı: “Kürt ve kadın düşmanı kolluk görevlisi, Ayşe Acar Başaran’ı tehdit etti. Ortada soruşturma başlatacak savcı olmadığını biliyoruz. Hepsi birbiriyle işbirliği içindeler. Kadına şiddette bütüncül bakmazsak, son veremeyiz. Meydanı bu erkek düzene de erkek yargıya da erkek katillere de asla bırakmayacağız. Sizden korkmuyoruz.”
Buldan, muhalefetin de iktidarın hedefinde olduğunu söyleyerek, geçmişte yapılan ‘hataları’ hatırlattı.
Muhalefetin ortak sorumlulukları olduğunu belirterek, ülke yararına olmayan iç ve dış politikasına bir bütün olarak karşı çıkmaya çağırdı.
Buldan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
* Geçmişte de Kürt diline, şarkısına nasıl sahip çıkıldıysa bugün de Kürtler kendi diline daha fazla sahip çıkmaya devam edecek. Kürtçe yaşayacak, Kürtçe ezgiler daha gür çıkacak ama siz yok olacaksınız, silineceksiniz!
* Bu iktidar gittiğinizde hepiniz o koltuklardan düşeceksiniz. Dün Amedli taraftarlara gazla ve tazyikli sularla saldırdılar. Stadyumun dolu olmasına tahammül edemediler. Nevruzun sancısını yaşadıklarını görüyoruz. Eğer amacınız halkla, Amedliler ile maç yapmaksa, Nevruz’da bir maç yapmaya kalkıştınız, ‘1 milyona 0’ yenildiniz. Daha neyin peşinde olduğunuzu sormak isteriz. Yenilgiye doymadınız mı? Partili yargı sistemi kurdular, bu yargı düzeni ile seçim kampanyası yürütüyorlar. Canan Kaftancıoğlu’na verilen ceza da aynı mantığın sonucu. Kaybettikleri İstanbul seçiminin intikamını yargı eliyle almak için Kobani ve kapatma davasını açıklarını biliyoruz. Gezi davasında hukuksuzca ceza yağdırdılar. Yenilgiyi bir türlü hazmedemediler. Yargı süsü verilmiş siyasi kararları bir de hukuk diye halka yutturmaya kalkıştıklarını biliyoruz. AKP Genel Başkanı Gezi davası için ‘Bizde yargı bağımsız, kusura bakmasın’ dediler. Sanki ortada gerçek bir yargı, işleyen bir hukuk var! Bağımsız dediğiniz yargının elindeki Kaşıkçı dosyasını bir balya dolar için satan siz değil misiniz? BAE’den döviz gelsin diye kendi içinizde kaç gündür birbirinizi yiyorsunuz.
‘Uçan kuştan korktuğunuzu biliyoruz ama nafile’
* Hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye’yi 139 ülke arasından 117’nci sıraya yerleştiren, sizin hukuksuzluklarınız değil mi? Geçin bu lafları. Sizdeki bağımsız yargı ve hukukun üstünlüğü asla değil. Sizdeki, yalanın, hukuksuzluğun, kumpasların üstünlüğü. O kararlar mahkemede değil sarayda verilmektedir.
* Siyaseten yaşadığınız erimeyi yargı gücüyle durdurmaya çalıştığını görüyoruz. Uçan kuştan korktuğunuzu biliyoruz ama nafile. Ne yaparsanız yapın, gideceksiniz! Ne siyasi mahkemeleriniz ne SADAT’larınız ne kumpaslarınız sizi kurtarmaya yetmeyecek.
* İktidarın kendi bekası için yürüttüğü savaş politikasına karşı sessizlik, bu baskı rejiminin devamına hizmettir. Sürekli güç toplama arayışında olan iktidarın, ülke yararına olmayan iç ve dış politikasına bir bütün olarak karşı çıkılması tüm muhalefetin ortak sorumluluğudur. O yüzden iktidarın her gün çoğalttığı adaletsizliklerin karşısında barışın sesini, mücadeleyi daha fazla büyütmemiz gereken en önemli dönemlerden geçiyoruz.
‘Babasının çiftliği gibi yönetiyor’
* Daha birkaç gün önce Silopi’de katledilen Sakine Kültür’ün yakılmış cesedi bulundu. Katil tanıdık biri. Şırnak Özel Harekât başkanı çıktı. Özel savaş elemanı… Yani, iyi çocuklardan biri. Bu yapının iktidarla, SADAT’la, güvenlik mekanizmalarıyla ilişkileri sabit, yaptığımız araştırmalardan öğrendik. Ankara’da, genel merkezimizin önünde bir Kürt ve kadın düşmanı kolluk görevlisi, Ayşe Acar Başaran’ı tehdit etti. Ortada soruşturma başlatacak savcı olmadığını biliyoruz. Hepsi birbiriyle iş birliği içindeler. Kadına şiddette bütüncül bakmazsak, son veremeyiz. Meydanı bu erkek düzene de erkek yargıya da erkek katillere de asla bırakmayacağız. Sizden korkmuyoruz. Kadınların büyük bir direniş ve hesap sorma gücü vardır ve bu güç karşısında yenileceksiniz. Az kaldı, kadınlara hesap vereceğiniz günler çok yakın.
* 2002’de kayıtlı çiftçi sayısı 2,5 milyonken, 2022’de bu sayı 500 binin altındadır. 2002’de 2,5 milyar TL olan çiftçi borcu, 2022’de 200 milyar lirayı aşmıştır. Çiftçiyi tasfiye eden politika, iktidarın bu ilkeyi babasının çiftliği gibi yönetme anlayışından kaynaklanıyor. Çiftçiye verilmeyen kaynakların nerelere gittiğini bilmeyen kalmadı. İşçilere şükredin, halka sabredin diyen iktidar, Ahlat’taki sarayın yanında şimdi de bakanlık konutları yaptırmaya başladı. Yandaş müteahhitlere yeni bir rant tesis ettiklerinin farkındayız.