HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Meclis’te partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasına gazeteci Hrant Dink’i anarak başlayan Buldan, gündeminde ekonomideki gelişmeler ve iktidar temsilcilerinin partisine yönelik açıklamaları vardı.
Buldan, konuşmasına 19 Ocak 2007’de genel yayın yönetmeni olduğu Agos Gazetesi önünde tetikçi Ogün Samast’ın silahlı saldırısıyla hayatını kaybeden Hrant Dink’i anarak başladı. Dink cinayetinin aydınlatılamadığını belirten HDP lideri, “Hrant Dink’i katleden bu mekanizmayı çok iyi tanıyoruz. Mekanizmaların sahipleri, işlenen cinayetlerin unutulacağını sanmasınlar” ifadelerini kullandı.
Ekonomideki gidişatı değerlendiren ve iktidarın politikalarını eleştiren Buldan, tüketici kredilerinde yaşanan faiz artışlarına dikkat çekti. AKP temsilcilerinden gelen “Doların köpüğünü aldık” sözlerine tepki göstererek, “Gelmiş geçmiş en büyük faizci iktidar AKP-MHP iktidarıdır, yalanları bile yüksek faizli” ifadelerini kullandı.
Elektrik faturalarına yansıtılan bedelleri eleştiren ve “Tarihte böyle dolandırıcılık görülmedi” diyen Buldan, faturalara yansıtılan bedellerle Suriye’de cihatçı grupların kontrolü altında bulunan İdlib vilayetinin elektriğinin karşılandığını savundu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘İmralı’ açıklamalarını değerlendiren Buldan, “Mutlak tecriti uygulamaya devam edenlerin diğer taraftan İmralı’dan söz etmelerini samimi bulmadığımızı ifade etmek isteriz” dedi. Erdoğan, Edirne Cezaevi’ndeki HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın İmralı Cezaevi’ndeki PKK lideri Abdullah Öcalan’a ‘hesap vereceğini’ söylemişti.
‘En büyük vurgunu yaptınız’
Buldan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Ekonomi ve geçim derdi can yakıcı bir sorun olarak halkın en temel gündemi olmaya devam ediyor. Geçinemiyoruz seslerinin yükseldiği ve iktidara yönelik itirazın büyüdüğü önemli ve sıkıntılı günlerden geçiyoruz. İktidarın bu seslere kulakları tıkalı.
Hafta sonu AKP grup başkanvekili hafta sonu bir toplantıda bol bol hamaset yaparken bir vatandaş itiraz etti. Asıl mevzunun işsizlik olduğunu söyledi, açız dedi. Vatandaşı apar topar salondan çıkardılar. Yarattıkları açlık tablosu ile yüzleşmek istemediklerini biliyoruz. Yalan siyasetinin halkta bir karşılığı olmadığını, hikâyelerinin bittiğini görmek istemiyorlar. Daha fazla kaçıp saklanamayacaklar, her yerde halkın ‘düşün yakamızdan’ tavrıyla karşılaşacaklar.
AKP-MHP iktidarının hamasetine karşı çarşıda, sokaklarda, marketlerde, ‘Geçin bu yalanları’ demenin tam da zamanı! Her gün çıkıp ekonomiyle ilgili güllük gülistanlık tablo çizmeye devam ediyorlar. AKP genel başkanı ‘Faiz sebeptir enflasyon netice’ diyerek olmayan bir bağ icat etmişti. Bunu söylerken faiz yüzde 16’ydı, enflasyon yüzde 21’di. Aradan bir ay geçti, faiz 14’e düşürüldü enflasyon yüzde 36 oldu. Bu iktidar her şeyde tekçidir ama enflasyonları çift hanedir.
Vatandaş açısından faiz hiçbir zaman düşmedi, düştü diyenler yalan söylüyorlar. Bir vatandaş ihtiyaç kredisi için en az yüzde 31 faiz ödeme zorundadır. Kredi çekecek bir esnaf yüzde 25, taşıt almak isteyen bir yurttaş yüzde 29 faiz ödemek zorunda. Hani faiz düşmüştü?
Siz dolardaki köpüğü almadınız, doların üzerindeki kaymağı aldınız ve yediniz. Yandaşlarınıza 20 Aralık’ta en büyük vurgunu yaptırdınız. Bunu hepimiz biliyoruz, utanmadan bir de köpük aldık diyorlar. İnsanda biraz utanma olur, insanın biraz yüzü kızarır! Bunlarda ne utanma ne vicdan var!
‘Zam pandemisi’
İktidarın yaslandığı bir başka kaynak zamlardır. Halkı zam pandemisine maruz bıraktılar. Hanelere tarihin en yüksek elektrik faturaları gelmeye başladı. Bir vatandaşa sorun herhangi bir yerde, size 500 liradan aşağı elektrik faturası göstermeyecektir. Haneler adeta sanayi gibi fatura ödemek zorunda bırakıldı bu dönemde. Fatura bedelleri nereye gidiyor sıralayayım. Faturadaki bedelin bir kısmı, İdlib’deki ÖSO çetelerinin elektrik masraflarını karşılıyor, onların maaşları ödeniyor buradan. Faturalardaki büyük artışlar TRT katkı payı olarak kullanılıyor. ÖSO payını etkilediler, İdlib’in elektriği çok ucuz bir fiyatla Türkiye’den sağlanıyor. Fatura bedelinin bir diğer kısmı ile israf sarayının maskeli baloları, şatafatları karşılanıyor. Fatura bedelinin bir bölümü yandaşlara dağıtılan ihalelerin garanti bedeli ödeniyor. Geriye kalan küçük miktar ise yurttaşın kullandığı elektriğin bedelidir. Tarihte böyle bir dolandırıcılık, hırsızlık ne görüldü ne görülecek. Elektrik hattını soygun hattına çeviren iktidar bu iktidardır. Aynısını doğalgazda da yapıyorlar. Bu iktidar insanları sobalı günlere geri götürdü. Onun fiyatları bile cep yakıyor.
Bunların küçük ortağı da muhalefetteyken şöyle demişti: ‘Nobel ödüllü 10 iktisatçı getirsinler, Erdoğan gitmeden ekonomideki sorunlar çözülmez.’ Zamanında doğru söylemişler ama sonradan pusulayı şaşırmış. Şimdi Erdoğan’ın arkasında takılmış bir küçük ortak var. Biz de diyoruz ki, AKP ve MHP, Erdoğan ve Bahçeli gitmeden ekonomi çözülmez, bu ülke huzura ve refaha asla kavuşmaz. Bunlar gitmeden kara delik kapanmaz, talan düzeni bitmez, bu kesindir. İnşallah ilk seçimde ikisini de göndereceğiz, bu ülke huzura ve refaha kavuşacak.
‘İmralı sözleri samimi değil’
HDP’nin durduğu nokta demokratik siyaset zeminidir. HDP’yi silah, şiddet ve çatışma ile bağdaştıramaz, öyle bir fotoğrafın içine yerleştiremezsiniz. İftiralarla partimizi illegalize etmeye çalışan yalan merkezlerine sesleniyorum, HDP’nin durduğu yer diyalog ve müzakere, demokratik çözüm ve barış zeminidir. Her koşulda bu zeminde yürümeye kararlıdır. HDP demokratik siyaseti tercih edenlerin mücadele ettiği bir partidir. Toplumsal barış için, demokratik çözüm için diyalog ve müzakereye dayalı yöntem tek çözüm yoludur. Bu çerçevede İmralı’da yürütülecek diyalog görüşmelerini sonuna kadar destekleriz. Ancak, bir taraftan mutlak tecriti uygulamaya devam edenlerin diğer taraftan İmralı’dan söz etmelerini samimi bulmadığımızı ifade etmek isterim. Bir tarafta rehin tutulan demokratik siyasetçiler, Demirtaş, Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak ve tüm arkadaşlarımız; diğer tarafta ise İmralı’da ağırlaştırılmış tecrit… Sürdürülen bu iki durumu da, bu iki durum üzerinden yürütülen tartışmayı da doğru bulmuyoruz ve kabul etmiyoruz. Biz demokratik müzakerenin ve onurlu bir barışın zeminini yaratma konusunda kararlıyız. HDP halkın sesini, barış taleplerini Meclis’e taşımak üzere yola çıkan köklü bir partidir.