• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Bu Mekan'da başka masalara salça olmak katiyen memnudur! 

14/12/2023 17:51

BEHZAT ŞAHİN

@behzatsahin7

Meyhâne mukassî görünür taşradan amma

Bir başka ferah, başka letâfet var içinde                                                                                        Nedim


Eski adı 1 Mayıs Mahallesi idi. İstanbul’un ilk gecekondu bölgelerinden. 1980 darbesine kadar devrimci örgütlerin kurduğu ‘Halk Komitesi’ kararlarıyla yönetilen, devlet otoritesinin müdahale edemediği bir ‘kurtarılmış bölge’ idi. 12 Eylül’ün ardından adı Mustafa Kemal Mahallesi olarak değiştirildi.  

Sosyolog Şükrü Aslan, İletişim Yayınları’ndan çıkan  ‘1 Mayıs Mahallesi-1980 Öncesi Toplumsal Mücadeleler ve Kent’ isimli incelemesinde, mahallelinin kendi kurduğu sistemle bölgeyi yönettiği, yapılandırdığı, arsaların dağıtımını yaptığı semti anlatır. Devrimcilerin yönetim denemesinin vücuda gelmiş halidir o dönemde 1 Mayıs Mahallesi.  

Bugün de nüfusun büyük bölümü, kuruluş günlerinde göç edenlerin ikinci, üçüncü, hatta dördüncü kuşak devamı. Halen CHP, HEDEP (bu yazı yazıldıktan sonra DEM oldu) ve sol partilerin en çok oy aldığı, en basit tanımıyla, solun kalesi mahallelerden. 

Ana damarı 3001. Cadde. Marketler, okul, yapı malzemeleri satan dükkanlar, giyim mağazaları ve meyhaneler yoğun olarak bu cadde üzerinde. Bir de daha çok Güneydoğu’da rastladığımız, İstanbul’da pek örneğini görmediğimiz ‘kalekol’ mevcut. Bu tahkim edilmiş karakolun önünde sürekli TOMA ve diğer zırhlı polis araçları duruyor. 

Mekan Restaurant işte bu cadde ile 3098. Sokak’ın köşesinde yer alıyor. Tabelalarında şapkasız a kullandıkları için orijinaline sadık kalıyorum ben de. 

Üç ayrı zamanda uğradım Mekan’a.  

Çoğunlukla Alevi sanatçılar çalıyor 

İlkinde nasıl bir yere geldiğimi anlamak için, yüzüm salona dönük şekilde girişteki masaya oturup bir duble rakı, üç çeşit de yarımşar porsiyon meze söyledim. Duvarda at yarışı yayını veren büyükçe dört televizyon ekranı, Hasret Gültekin, Mahsuni Şerif, Uğur Mumcu, Ahmet Kaya, Yılmaz Güney, Aşık Veysel, Kıvırcık Ali, Nâzım Hikmet ve Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafları asılı. Fonda da Tülay Maciran, Kıvırcık Ali, Özcan Türe, Halit Bilgiç, Hirai Zerdüş ve Grup Abdal gibi çoğunlukla Alevi grup ve sanatçılardan türküler çalıyor.  

Dört-beş masa dolu. Önümdeki masada bira içen dört kişiden en çok, tişörtünde ‘Don’t stop dreaming just because you had a nightmare’ (Sırf bir kabus gördün diye rüya görmekten vazgeçme) yazan kişi konuşuyor. Telefon konuşmalarından anladığım kadarıyla -ki ses tonu mahremiyetine izin vermeyecek düzeyde- küçük çaplı bir müteahhit. Nefes alsa diğerleri de lafa girecek, ama nokta koymuyor. Bir ara tuvalete kalktığında kalanlar aralarında sohbet edebiliyor. Döndükten sonra kaldığı yerden, ödediği pavyon hesaplarından futbol aktörlerine kadar mevzuları birbirine bağlaya bağlaya gidiyor.  

Belli ki Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç ile yedikleri-içtikleri ayrı gitmiyor. “Ali Koç şöyle dedi, Ali Koç böyle dedi” diye neler anlatıyor neler. Ayrıntı veremem, mahreme girer. 

Rakım bitince 250 lira tutan hesabımı ödeyip kalkıyorum. 

İkinci gidişim iki hafta sonra Mustafa Seven ile birlikte. Mustafa sadece bence değil, otoritelerce de dünyanın en iyi fotoğrafçılarından biri. Özellikle sokak fotoğrafçılığında. Yurt dışında bile durdurup imza isteyen hayranları var. Hem de muhabbetli bir yol ve rakı arkadaşı. Tabii ki Mustafa varken fotoğrafları ben çekecek değilim; had bilmek diye bir şey var. 

Rakının yanında Munzur su

Hava kararmadan Mekan’dayız. Önce altlık olarak bir şişe birayı paylaşıyoruz. Tek marka çalışıyorlar, onun da her çeşidi yok. Ardından 35’lik rakı, yarımşar porsiyon köpoğlu, acılı ezme, şakşuka, barbunya pilaki, zeytinyağlı taze fasulye sipariş ediyoruz. Rakı ile beraber buz ve pek sevdiğim Munzur Su getiriyorlar. 

Birleştirilmiş iki dörtlü masanın duvar kenarında karşılıklı oturuyoruz. Muhabbeti koyulaştırmışken fark ediyoruz ki içerisi kalabalıklaşmış. Meğer Beşiktaş’ın maçı varmış; futbola ilgimiz olmadığı için ikimiz de bihaberiz. Ee, namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmazmış. 

Bizim masanın boş sandalyeleri de yavaş yavaş doluyor. Her gelenin samimi selamını alıp buyur ediyoruz. Neredeyse boş sandalye kalmadı. Kimi rakı kimi bira masası.  

Yanımdaki beyefendinin adı Mahir Ergun. 44 yaşında, EYT emeklisi. Müdavim. Esenevler’den geliyormuş: 

“20 yıldır gelirim. Bu zamana kadar üç el değiştirdi. Herkes birbirini bilir, kimse kimseyi rahatsız etmez.” 

Nitekim yükünü almış, tanıdığı masalara uğrayıp dili dolaşarak muhabbet etmeye çalışan orta yaşlı bir beyefendiyi servis yapan kişi tatlı-sert dışarı çıkarıp yolcu ediyor. Zaten barda da ‘Başka Masalara Salça Olmayınız’ yazılı bir plaka asılı. Bir başkasında da ‘Aslan Gibi Gelip Maymun Gibi Çıktığında Akılda Maymun Halin Kalıyor’ yazıyor. 

Maç başladı. Herkes ekrana kilitlendi, hop oturup hop kalkıyorlar. Mustafa şanslı, sırtı ekrana dönük. Benim bile gözüm kayıyor, anlamadığım halde. Maç varken muhabbet bitti. Neyse ki dostluğumuz, susarak zaman geçirecek kadar eski. Ortaya ciğer şiş söylüyor, içmeye devam ediyoruz.  

İki ortaktan Doğukan Bulut ile tanışıp telefonunu alıyorum. Bu yoğunlukta onu meşgul etmek düşüncesizlik olur. Tekrar uğramam gerek. 

Mustafa ara ara fotoğraf çekiyor, çok güzeller. Adamın elinde ayfonun son versiyonunun en donanımlısı var. Üstelik ayfon, Amerika’daki her lansmanına davet edip kullanması ricasıyla yenisini hediye ediyor. Şimdi, onun kullandığı telefonun marifetlerine bakınca, o telefon olsa ben de çekerim, ne var ki?  

Yediklerimizden memnunuz. Hesabımız 1180 lira. Üzerine bahşişi de ekliyoruz. Bira 60, 35’lik klasik rakı 450, içtiğimiz altın sarısı 580, mezeler 70-120 arası, ciğer şiş 180, köfte 180, tavuk kanat 180, çoban kavurma 300 lira. 

Felekten bir gün daha çaldık. 

Dedesi mahallenin kurucularından

Mekan’a üçüncü gidişimde, o gün maç olup olmadığını kontrol ediyorum. Günlerden pazar, öğleden sonra. Doğukan henüz gelmemiş. Bu kez bara oturup bira ve patates tava sipariş ediyorum. Patatesler temiz yağda kızartılmış. Donmuş değil, kendileri hazırlıyor. Çok iyi. 

Doğukan da geldi. Diğer masalarla ilgilendikten sonra sohbet ediyoruz. Çocukken meyve suyu içermiş burada. 40 yaşında olduğuna göre, demek ki en az 30 yılı varmış buranın. Mesleği dijital baskı, matbaacılık iken 2017’de çocukluk ve askerlik arkadaşı Bülent Bora ile devralmışlar Mekan’ı. “Aldıktan iki gün sonra FB-GS derbisi vardı. Dükkan tıklım tıklım, hiçbir şey bilmiyorduk. Yapa yapa öğrendik işi.” 

Baba tarafından Dersim, anne tarafından Erzincanlı. Anne tarafından dedesi, baba tarafından amcaları yerleşmiş buraya. 1 Mayıs Mahallesi kurucularından hepsi. Burada tanışıp evlenmiş anne-babası. Doğukan da burada doğmuş. “Müşterilerimiz yoğunluklu bu mahalleden ama başka mahallelerden, karşıdan gelenler de oluyor. Herkes bizim çevremizden. Esas mezemiz futbol maçları. Genellikle maçlarda ‘full’ çekiyoruz.” 

Baskı var mı? 

“Olur olmaz saatlerde Kalekol’dan TEM (Terörle Mücadele Şubesi) polisleri gelip GBT (Genel Bilgi Toplama Sistemi) kontrolü yapıyor. Belgelerimiz tamam, buna rağmen müşterimizi rahatsız edecek şekilde, baskın yapar gibi geliyorlar. Normal polis ile sorunumuz yok.” 

Öğlen 12:00 gibi açıyorlar, gece 24:00’de mutfak, 02:00’de de dükkân kapanıyor. Dini bayramların ilk günü, yılbaşı akşamı erkenden ve 1 Ocak günleri kapalı. Tabii seçim günleri de, zorunlu olarak. Meze dolabıyla ayrılan genişçe mutfağı, biri alaturka iki kabinli tuvaleti, fıçı bira da servis edilen barı var. 

Doğukan ile sözleşiyoruz, bir gün misafirim olacak, birlikte rakı içeceğiz. 

Kategori:Agora, Vitrin-mobil

Tüm yazılar: Behzat Şahin

SON HABERLER

Yarın İstanbul'da bazı yollar kapalı

İstanbul’da yarın (25 Mayıs) Galatasaray’ın şampiyonluk kutlaması nedeniyle bazı yollar kapalı.

Sorun çözüldü: X'e (Twitter) erişilebiliyor

Sosyal medya platformu X’e (eski adıyla Twitter) erişilebiliyor.

Erdoğan ve Ahmed Şara Dolmabahçe'de görüştü

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye lideri Ahmed Şara’yla Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde görüştü.

Gazeteci Furkan Karabay'ın tutukluluğuna yapılan itiraz reddedildi

Gazeteci Furkan Karabay’ın tutukluluğuna yapılan itiraz reddedildi.

Efsanevi fotoğrafçı Sebastiao Salgado hayatını kaybetti

Dünyanın en büyük belgesel fotoğrafçılarından biri olarak kabul edilen Sebastião Salgado, 81 yaşında hayata veda etti.

Akşam Postası / 14 Aralık 2023
'Sanatta Yaratıcı Bakışlar' 2024'te devam

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 762 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Berkant Gültekin: Bahçeli bir bakıma tüm sırrı ve gizemi bozdu

Gündüz Vassaf: Gün, Harvard'la dayanışmanın günü

Mithat Fabian Sözmen: İşçi sınıfının taraftarlığı anonimliğe, edilgenliğe ve seyirciliğe mahkum

Selin Nakıpoğlu: Diyanet iktidarın emrindeki politik bir aygıt

Cihan Tuğal: Uluslararası ilişkileri aile ilişkilerinin belirlediği bir döneme mi giriyoruz?

Recep Genel: O mis kokulu salatalıklar, domatesler, marullar bizi yavaş yavaş öldürüyor

Rahmi Turan: Erdoğan'a 'ömür boyu cumhurbaşkanlığı' sağlanmak için çalışmalar olduğu iddiaları var

Timur Soykan: Türkiye'de yaşamak vahşi bir dolandırıcı ormanında hayatta kalmaya benziyor

Onur Çanakçı: 'Faizle değil, üretimle büyüme' anlayışının uygulanması şart

Özgür Müftüoğlu: Lozan dahil kurucu belgeler tartışılabilmeli!

Umur Talu: Adalet adına feryadı olan da kendine bakacak

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×