• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Bu düzen değişmeli!

07/08/2022 19:26

Dr. FEYZA BAYRAKTAR

@FeyzaBayraktar_

info@feyzabayraktar.com

Norveç adalet bakanının -can yeleği giymeden- sörf tahtası üstünde paylaştığı fotoğraf, sadece Norveç’in değil, ülkemizin gündemini de -özellikle sosyal medyayı- epey meşgul etti. Bunun başlıca nedeni, Türkiye’de kadın bir bakan ola ki bikinili pozunu paylaşırsa yazılabilecek felaket senaryolarına dair fazlasıyla tahmin bulunmasıydı.

Aynı poz bizde yayınlansa…

Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de ekonomik ya da siyasi konularda işler çok da yolunda gitmediğinde yeni gündemler yaratılmasına, gündemi değiştiren haberlerin manşetlerinde de zaman zaman kadın bedenini hedef alan söylemlerin öne çıkmasına -ne yazık ki- alıştık.


Söz konusu fotoğrafın yayınlanmasıyla birlikte, gündem birkaç günlüğüne de olsa değişti, yani top yine saha dışına atıldı. Yalnız bu sefer gündemi değiştiren haber manşetlerinde kadın bedenini hedef alan söylemler yoktu. Oysa sosyal medyada paylaşılan, ‘Aynı poz bizim ülkede yayınlansa ne olurdu?‘ başlıklı senaryolarda ana tema yine kadın bedeniydi.

Yayınlanan fotoğraf üzerinden- kıyaslama yaparak- ülkemizde bir kadının bedenini hedef alan söylemler eleştirilse bile sonuç olarak o fotoğrafta gördüğümüz kano yapan bir kadın değil, bikini giymiş bir kadındı. Özetle istenen kıvama gelmemek için uğraşırken farkında olmadan bir kalıba dökülüp fırına konulmamız mümkün. Ayrıca, Norveç hayli gelişmiş bir ülke olabilir ama halkının büyük kısmının epey muhafazakar olduğunu söylemek yanlış olmaz. Gelişmişlik ve medeniyet kavramlarını da ‘Kadının bikinili pozu eleştirilmiyor, can yeleği giymemesi eleştiriliyor‘ söylemi üzerinden tanımlamak da ne kadar doğru tartışılır.

Ataerkil dünyada çalışan kadın olmak

27-28 yaşında bir kadın bakana sahip olmak, ataerkil dünyada gelişmişliğin simgelerinden birisi. Birçok ülkede- sadece devlet bünyesinde görev yapan kadınlar için değil- bir kadının iş hayatında yükselmesi, bir bilgisayar oyunu karakterinin tek canla önüne çıkan tüm canavarları devirip hedefe ulaşmasından farksız. Eğer arkanda çevresi ya da maddi durumu iyi bir baban ya da kocan yoksa kadın olarak iş hayatında var olabilmek için Çin Seddi rolünü en iyi oynayan oyuncu olmak için çabalaman kaçınılmaz. Dışarıdan sana bakanlar, arkanda bir torpilin varlığına inanmak isteyip kendilerini rahatlatırken adrenalin ve kortizolle kol kola yürüdüğün hayatında, sana genellikle midende -harakiri yapılıyormuş gibi- hissettiğin kramplar, uykusuz geceler, sonu gelmeyen fedakarlıklar ve malzemesinden çalınmamış korkular eşlik eder. Sahne önünde alkışlanırken perde arkasında sadece kadın olduğun için ayrımcılığa uğrayabilirsin.

‘Kadın duygusaldır‘, ‘Kadın hormonlarıyla hareket eder‘ , ‘Kadının annelik rolü iş performansını olumsuz yönde etkileyebilir‘ gibi düşünceler zamk gibi zihinlere yapışmış olsa gerek ki onları kazımakla zaman kaybetmek yerine çoğu kadın iş dünyasında var olabilmek için ister istemez maskülenleşti. Üzerlerine ‘dominant‘ , ‘baskın‘ ya da ‘kontrolcü’ sıfatlarından dikilmiş palto giydirilen kadınlar, iş arkadaşlarının estirdiği narsisistik istismar veya farklı mobbing türlerinden oluşan rüzgarlara karşı kendilerini korumaya çalışırken yeni sıfatlarla etiketlenmekten kaçamayabilir. Üstelik sadece erkekler tarafından değil, hem cinsleri tarafından da…

Kadınlar özel hayatlarında da fazla mesai yapıyor

Kadın, evlenmenin hayat arkadaşlığını resmi evraklara geçirmek değil de bir başarı olduğuna inanan bir topluluğun içindeyse bekar olduğu için kolayca başarısız ilan edilebiliyor. Bir kadının -iş dünyasında hangi pozisyonda olursa olsun- neden evlenmediği sık sık sorgulanırken, erkeğin evlenmeme sebebinin altından ‘Kimseye bağlanamıyor, özgürlüğüne düşkün‘ klişesi çıktığı gibi kabul görebiliyor. Hatta, kimseye bağlanamayan erkeği kendine bağlama fantezisi, bazı kadınların rekabetçilik damarına dokunduğundan olsa gerek üstüne bir de erkeğin gördüğü talebi arttırabiliyor. Özetle, iş dünyasında evlilik mevzu bahis olduğunda bile dezavantajlı taraf kadın olabiliyor.

Kadın iş hayatında istediği kadar yükselsin, itibarına gölge düşmemesi için özel hayatında da bazı tutum ve davranışlara özen göstermesi bekleniyor. İşyeri dışında da giydiği kıyafetler, birlikte görüldüğü insanlar, iş hayatındaki itibarını etkileyebiliyor. Biraz dekolte giyinse ya da sosyal medyada sık paylaşım yapsa, arkasından “Aranıyor” diye konuşulurken farklı insanlarla flört etmesi, hakkındaki gıybetlerde bir peynir çeşidine benzetilerek küflü zihinlerde şarküteri reyonuna konulmasını kaçınılmaz yapabiliyor.  ‘Erkektir yapar‘ zihniyeti , erkeklerin işini özel hayatta da kolaylaştırırken kadınlara ise fazla mesai yapmak düşüyor.

Cam ayakkabılar ve cam tavanlar

Andrew Mango’nun yazdığı Atatürk biyografisinde, “Türk kadınından beklenen, erkeği fark ettirmeden kontrol edebilmesi” iddiasının temeli ne kadar sağlamdır tartışılır ama günümüzde bazı kişilerin tutum ve davranışlarıyla bu iddiayı doğruladığını söylemek yanlış olmaz. Ne özel hayatta ne de iş hayatında kadın-erkek ayrımı yapmadan bir kişinin, diğerini kontrol etmeye çalışması yerine, iki kişinin yan yana yürüyebilmeyi öğrenmesi, yani ilişkinin paylaşımla güçlenmesi, eşitlik yönünde daha hızlı yol almayı sağlar. Üst-ast ilişkilerinde de bir takımın parçası olabilmek, hedeflere giden labirentte kaybolmadan doğru yolu bulmaya yardımcı olur. Takım olabilmek için de aidiyet hissetmek, bağ kurabilmek gerekir ki o da ancak eşit ilişkilenmeyi becerebilmekle mümkün olabilir.

Özetle kadının, elinde cam ayakkabıyla gelen bir prens tarafından kurtarılmayı beklediği ya da cam tavanları nasıl aşabileceğine dair düşüncelerle boğuşurken, uykusuzluğa aşina olduğu bu dünya düzeninin değişmesi gerek!

Kategori:Agora, Vitrin-mobil

Tüm yazılar: Psk. Dr. Feyza Bayraktar

SON HABERLER

İsrail-İran gerilimiyle ilgili provokatif paylaşımlara soruşturma

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İsrail-İran gerilimiyle ilgili provokatif paylaşımlara resen soruşturma başlatıldığını duyurdu.

Axios: ABD, İran füzelerinin savunulmasında İsrail'e yardım etti

İran’ın füze saldırılarının püskürtülmesinde ABD’nin İsrail’e destek verdiği öne sürüldü.

Netanyahu, İran halkını rejime karşı ayaklanmaya çağırdı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “İran halkının özgürlükleri için zalim ve baskıcı rejime karşı ayağa kalkmasının zamanı gelmiştir” dedi.

Atom Enerjisi Ajansı: İran'daki Natanz nükleer tesisinde sızıntı var

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) İsrail’in hedef aldığı İran’ın Natanz nükleer tesisinde sızıntı olduğunu bildirdi.

İranlı yetkili: İntikamımız daha yeni başladı

Reuters’a konuşan üst düzey bir İranlı yetkili, “İntikamımız daha yeni başladı. Komutanlarımızı, bilim insanlarımızı ve halkımızı öldürmelerinin bedelini ağır ödeyecekler” dedi.

Prof. Yıldırım'dan 'tedavi yolları': Bozulan bağırsak dengesi ciddi hasara yol açabilir
Ejderhaya nanik yapmak

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 782 gündür hapiste

YAZARLAR

Dere Sokak Üçlemesi, 'Körfez'le sona eriyor

Behzat Şahin

Yanlış 'tarafında' bu ısrar acep nedendir?

Mustafa Dağıstanlı

Mutluluk pazarlama

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Eşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi

Murat Sevinç

Bağıran lüks, suskun zarafet

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Halayda kiminlesin?

Ayhan Tinin

İlhan Şeşen'i üne kavuşturan aşkı: Bir adam, iki kadın ve 'ellerimde çiçekler'

Meşerret Şerbetçi

GÜNÜN 11’İ

Fehmi Koru: Sınırlarımızda yeni bir savaş çıkabilir…

Abbas Güçlü: Gençlerimiz mutsuz hem de çok mutsuz

Fikret Başkaya: Bireyler borçlu, aileler borçlu, belediyeler borçlu, şirketler borçlu, devletler borçlu…

Esfender Korkmaz: Türkiye yüksek teknoloji üretmezse, dış açıklardan kurtulamaz

Abdulkadir Selvi: Trump, İran'ı vurmak için vize isteyen Netanyahu'ya, 'Makul ol Bibi' demişti

Murat Muratoğlu: Mehmet Şimşek ne yapmaya çalışıyor gerçekten?

Mustafa Mutlu: İsrail'in arkasında ABD var

Zülal Kalkandelen: VELA, Mersin Limanı'ndan kolayca ayrıldı

Yalçın Karatepe: Raflarda ithalat, tarlada iflas, hanede açlık varken neyin büyümesi bu?

Çiğdem Toker: Milletin canı burnundayken Şimşek'in 'program çalışıyor' ezberi ziyadesiyle sıktı

Zeynep Aktaş: Son bilançolara göre Koç Holding'in esas faaliyet kârı yıllıklandırılmış verilerle yüzde 79 azaldı

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×