MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Bilgi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA) tarafından yürütülen ‘Çocuğun İyi Olma Hali İstanbul Araştırması’, çocukların boylarından büyük kaygı ve dertlerini ortaya koydu. İstanbul’un 100 mahallesinde, 803 hanede yapılan araştırmaya göre, çocukların yüzde 62’si ebeveynlerinin işsiz kalmasından, yüzde 57’si ekonomik durumlarından kaygı duyuyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, Prof. Dr. Emre Erdoğan, Dr. Öğr. Üyesi Başak Akkan ve Çocuk Çalışmaları Birimi Koordinatörü Gözde Durmuş araştırmayı 12-18 yaş aralığındaki çocuklar ve ebeveynleriyle yüz yüze görüşürek yaptı. Araştırmada çocukların iyi olma hali, maddi durum, sağlık, eğitim, risk ve güvenlik, barınma ve çevre, katılım ile ilişkiler başlıkları altında incelendi.
Araştırma, ailenin sosyoekonomik statüsü düştükçe çocukların yaşamdan memnuniyetinin azaldığını bir kez daha gösterdi.
Sosyoekonomik düzey düştükçe yaşamdan memnuniyet azalıyor
Orta ve yüksek sosyoekonomik statüdeki çocukların yaşamlarından memnuniyet oranı yüzde 70’ken bu oran en düşük sosyoekonomik statüye sahip çocuklarda yüzde 47. Görüşülen tüm çocukların üçte ikisi yaşamlarından memnun olduğunu söyledi. Çocukların yüzde 90’ı aile bireylerinin başına kötü bir şey gelmesinden kaygı duyduğunu ifade etti. Düşük sosyoekonomik statüye sahip çocuklar en fazla arkadaşsız kalmak, taşınmak zorunda kalmak ve okuldan ayrılmaktan kaygı duyarken; orta ve yüksek sosyoekonomik statüye sahip çocuklarda derslerde ve sınavlarda başarısız olma kaygısı öne çıkıyor.
Ekonomik kriz en kırılgan aileleri daha olumsuz etkiliyor. Düşük sosyoekonomik statüye sahip aileler, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Bu ailelerin üçte biri okul gezisi ve benzeri etkinlikleri, yüzde 27’si özel ders/dershane gibi masrafları karşılayamıyor. Kırtasiye ve okul masraflarını karşılayamadığını söyleyen ebeveynlerin oranı yüzde 15’in üzerinde.
En düşük sosyoekonomik statüye sahip çocukların yüzde 57’si yapmak istediği ama yapamadığı harcamalar olduğunu söylerken, bu oran en yüksek sosyoekonomik statüdekilerde yüzde 36. Görüşülen çocukların yüzde 86’sı düzenli olarak harçlık alıyor. Bu oran en düşük sosyoekonomik statüye sahip çocuklarda yüzde 70.
Çalışan çocuklar
Herhangi bir şekilde para kazanmak için çalışan çocukların oranı yüzde 5. Bu oran 2009 araştırmasında yüzde 11’di. Çalışan çocukların oranı en düşük sosyoekonomik statüde yüzde 13’ken, diğer kategorilerde çalışan çocuğa rastlanmıyor. Keza çalışan çocukların hemen hepsi erkek ve 15 yaş üzerinde.
Çocukların yüzde 53’ü ailelerinin maddi durumundan memnun, bu oran en yüksek sosyoekonomik statüye sahip çocuklarda yüzde 70’ken, en düşük kategoride yüzde 27’ye düşüyor. Bu kategorideki her 5 çocuktan 1’i ailesinin maddi durumundan memnun değil.
Araştırmanın diğer bulguları şöyle:
*Peynir, yumurta, süt, tüm gelir gruplarında tüketilirken; haftada iki ve daha sık kırmızı et tüketim oranında yüksek ve düşük gelir grupları arasında yaklaşık 2 kat fark var. Balıkta haftada iki ve daha fazla tüketim düşük sosyoekonomik grupta yüzde 2’ye kadar düşüyor.
*Düşük gelir grubunda tek başına odası olan çocuk oranı yüzde 31, aynı gelir grubunda odasını bir başkasıyla paylaşan çocuk oranı yüzde 52 seviyesinde. Yüzde 51’inin ise odası yok, salonda yatıyor.
Okula kayıtlı çocuk sayısı artıyor
*Araştırma ekibinin 2009’da yürüttüğü çalışmanın sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, okula kayıtlı çocuk oranında artış gözleniyor. Buna göre 15-18 yaş dilimindeki erkek çocuklar arasında herhangi bir okula kayıtlı olanların oranı yüzde 70’den yüzde 90’a, aynı yaş dilimindeki kız çocuklarında ise yüzde 77’den yüzde 96’ya yükseldi. Çocukların yüzde 97’si okula devam etmek istediğini belirtirken, düşük sosyoekonomik statüdeki çocukların yüzde 6’sı herhangi bir sebepten okulu bırakmak istediğini belirtiyor. Bu çocukların yüzde 34’ü zaman zaman dersleri takip etmekte zorlandıklarını söylüyor.
*En düşük sosyoekonomik statüye sahip çocukların yüzde 82’sinin okul için gerekli ders malzemeleri ve yüzde 84’ünün de kendisine ait yatağı var. Bu oranlar daha önce yürütülen çalışmalardan oldukça yüksek.
*En düşük sosyoekonomik statüye sahip çocukların arasında bilgisayar sahipliği oranı yüzde 47, internet bağlantılı cep telefonu sahipliği yüzde 73 ve internete erişimi olanların oranıysa yüzde 80.
*Çocukların yüzde 91’i her gün en az bir kere sosyal medya kullanıyor. Bu oran düşük sosyoekonomik statüye sahip çocuklarda yüzde 83. Yüksek sosyoekonomik statüye sahip çocuklar ağırlıklı olarak WhatsApp, Instagram, Tiktok kullanmayı tercih ediyor. Youtube ise tüm gruplarda izleniyor. Çocukların yüzde 86’sı kendilerini sosyal medya kullanırken güvende hissederken, bu oran en düşük sosyoekonomik statüye sahip çocuklarda yüzde 75’e düşüyor.
Üçte biri yaz tatillerinde çalışıyor
*En düşük sosyoekonomik statüdeki çocukların üçte biri yaz tatillerini çalışarak geçirirken, orta sosyoekonomik statüdeki çocuklar köye, memlekete gidiyor ya da aileleriyle tatil yapıyor.
*Çocuklar boş zamanlarını en fazla televizyon izleyerek ve aileyle vakit geçirerek değerlendiriyor. Düşük sosyoekonomik statüdeki çocuklar sosyal medyada daha sık vakit geçirirken, sinema-müze gibi faaliyetlere katılanların oranı yüksek sosyoekonomik statüde yüzde 24. Bu konuda kız ve erkek çocukları arasında da kayda değer farklar gözlemleniyor; kız çocukları aileleriyle daha fazla vakit geçirirken, erkek çocuklar dışarıda oyun oynamayı tercih ediyor.
Sosyoekonomik statü arttıkça çocuk sayısı azalıyor
Araştırmada ebeveynlerle ilgili verilere göre yüzde 37’si ilköğretim veya altı, yüzde 50’sinden fazlası ise lise mezunu. Üniversite ve üstü eğitime sahip olanların oranıysa yüzde 10’un altında.
*Ebeveynlerin üçte biri düşük, yüzde 44’ü orta ve yüzde 11’i yüksek sosyoekonomik statüye sahip. Sosyoekonomik statünün, ebeveynlerin ve çocukların iyi olma halindeki farklılıkları etkilediği ortaya çıktı. Düşük sosyoekonomik statüdeki ailelerde hem çocuk sayısı fazla hem de haneler daha kalabalık.
*Ailede 3 ve daha fazla çocuk bulunan hanelerin oranı en düşük sosyoekonomik statü grubunda yüzde 64, en yüksekte yüzde 24.
*En düşük kategorideki ailelerin yüzde 59’unda hanedeki kişi sayısı 5’ten büyükken, en yüksek kategoride bu oran yüzde 22.
*Ailenin İstanbul’a göç etmiş olması ve sosyoekonomik statü arasında da güçlü bir ilişki var. İstanbul’a göçle gelen ebeveynlerin oranı en düşük sosyoekonomik statü kategorisinde yüzde 76, en yüksekte yüzde 40.
*Kente göçle gelenlerin üçte biri köylerden. Bu oran en düşük sosyoekonomik statü kategorisinde yüzde 50.
*Hanelerin yüzde 3’ünde fiziksel ya da zihinsel engelli bir kişi var. Bu oran en düşük sosyoekonomik statüde yüzde 7’ye çıkıyor, yani iki katından fazla.
*En düşük sosyoekonomik statüye sahip ailelerin üçte birinde otomobil, yaklaşık yüzde 60’ında kredi kartı bulunuyor. Bu kategoride evde kullanılan bir bilgisayar/tablet olanların oranı yüzde 68, sürekli bir internet bağlantısına sahip olanların oranıysa yüzde 75. Diğer sosyoekonomik statü gruplarında bu oran yüzde 100’e yaklaşıyor.
Ekonomik kriz en kırılgan aileleri daha olumsuz etkiledi
*Ekonomik kriz en kırılgan aileleri daha olumsuz etkiledi. Kriz döneminde bankalardan ya da yakın çevreden borç alma yaygın bir davranış. En düşük sosyoekonomik statüye sahip ailelerin yarısına yakını bu dönemde borç almış. Ödemelerini geciktirenlerin oranı yüzde 43, en yüksek kategoride bu oran yüzde 16 civarında.
*En düşük sosyoekonomik statüye sahip ailelerin üçte birinde aileden birisi işsiz kalmış, yüzde 29’u sahip olduğu eşyaları satmış.
*Burs olanaklarına erişim kısıtlı. Toplam veride yüzde 6’lık bu oran, en düşük sosyoekonomik statüde yüzde 11. Bursların öncelikli kaynağı da Milli Eğitim Müdürlüğü ve Belediyeler.
Değerler sosyoekonomik statüye göre değişiyor
*Aileler arasındaki sosyoekonomik statü farklılıkları ebeveynlerin sahip olduğu değerlere yansıyor. Yüksek sosyoekonomik statüye sahip ailelerde çalışkanlık, sorumluluk duygusu, başka insanlara karşı saygı ve hoşgörü ön plana çıkarken, düşük sosyoekonomik statü kategorisinde dindarlık, tutumluluk ve söz dinleme gibi değerlere daha fazla vurgu yapılıyor.
• Çalışmaya göre aileler çocuklarına derslerinde yardımcı olabilme konusunda kendilerini çok yetkin görmüyor. Ebeveynlerin yüzde 37’si çocukların derslerine ‘yüksek derecede’ yardımcı olabildiğini söylüyor. En düşük sosyoekonomik statüye sahip ailelerde kendisini yetkin görenlerin oranı yüzde 8, en yüksek kategoride bu oran yüzde 55.
*Ebeveynlerin büyük çoğunluğunu kendisini internet ve sosyal medya konularında yeterli buluyor (yüzde 76). Ancak en düşük sosyoekonomik statüye sahip ailelerde bu oran yüzde 46’ya kadar düşüyor.
*Yaşamdan memnuniyet konusunda toplumsal cinsiyetin ve çocuğun yaşının da etkili olduğu görülüyor. Kız çocukları, erkek çocuklarına kıyasla daha fazla, 15-18 yaş dilimindeki çocuklar daha küçük çocuklara kıyasla daha az yaşamlarından memnun.