Boğaziçi Üniversitesi’nde Zeytin Dalı Harekatı’nı protesto eylemi sonrasında gözaltına alınan öğrencilerden dokuzu tutuklandı.
Emniyetteki işlemleri tamamlanan 15 öğrenci bugün İstanbul Çağlayan’daki adliyeye götürüldü.
Savcılık sorgusunun ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen öğrenciler ‘örgüt propagandası’yla suçlandı.
Slogan ve dövizlere yer verildi
AA’nın haberine göre savcılığın mahkemeye sevk yazısında, İslam Araştırmaları Kulübü’nün ‘insani duygularla’ lokum dağıtma etkinliği sırasında, barışçıl etkinliğe ‘fiziksel şiddet uygulanmaya çalışılması’ sonucunda arbede yaşandığı belirtildi.
Yazıda, şüphelilerin olay gününde ‘Saray savaş, halklar barış istiyor’, ‘Savaşa hayır, barış hemen şimdi’, ‘Katil AKP, işbirlikçisi ÖSO’ sloganlarını atarak ‘İşgalin, katliamın lokumu olmaz’ yazılı pankart açtıklarını, ‘Kürdistan faşizme mezar olacak’ ve ‘Okulumuzda ÖSO’cu istemiyoruz’ yazılı afişleri duvarlara astıkları ifade edildi.
‘PKK’nın stratejisi doğrultusunda…’
Yazıda, öğrencilerin olaya karışmadıklarını, oradan geçtiklerini söyledikleri dile getirilerek bunun yalan olduğu kaydedildi. Sevk yazısında, harekata dair bilgi verilip amaçları anlatılırken, harekatın tüm toplum kesimlerince desteklediği aktarıldı.
Yazıda şöyle dendi: “Şüphelilerin PKK, KCK, YPG silahlı terör örgütlerinin genel tavrı ve stratejisi doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa ve terör ile terörist faaliyetlerle mücadele haklarını kullanan bir devlet değil de bölgede işgal gerçekleştiren, şiddet uygulayan bu suretle gayrimeşru faaliyette bulunan gayrimeşru bir güç olarak gösterme çabası içerisindedirler.”
‘Terör örgütleriyle organik bağları var’
Yazıda şunlar kaydedildi: “Bahse konu olaylar bir üniversite içerisinde masum bir öğrenci grup tarafından, masum duygularla gösterilen demokratik tepki olarak gösterilmesi istenmekte ise de asıl amaç bu grubun organik bağlar içerisinde olduğu terör örgütlerinin yöntemlerinin meşru göstermeye yönelik kamuoyu oluşturmaya dair eylemler olduğu sabittir. Şüpheliler organik bağ içerisinde bulundukları terör örgütlerini meşrulaştırmaya çalışırken, gerek TSK gerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni itibarsızlaştırmak, tepkisel uluslararası kamuoyu oluşturmak, terör örgütlerinin amacı doğrultusunda toplumda kargaşa yaratmak, barış ve huzur ortamını bozmayı amaçlamaktadır. Şüphelilerin bu şekilde gerçekleştirmiş oldukları eylem Anayasada sınırları ortaya konan düşünce ve ifade özgürlüğü yahut toplantı ve gösteri yapma hakkı kapsamında değerlendirilemez. Şüpheliler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, işgalci, gayrimeşru, şiddet uygulayan bir güç olarak lanse ederek, PKK, KCK, YPG silahlı terör örgütünün ise cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru göstererek terör örgütünün propagandasını yaptıkları anlaşılmıştır.”
Öğrenciler iki farklı hakim tarafından nöbetçi mahkemelerde sorgulandı. Öğrencilerden dokuzu tutuklandı, altısı serbest bırakıldı.
Adliye önünde destek
Öğrencilerin aileleri ve arkadaşları adliye önünde ‘Eğitim hakkın engellenemez’ yazılı pankartın arkasında toplandı.
Grup adına konuşan Tilbe Akın, öğrencilerin ‘demokratik hakkı’nı kullandığını belirterek 22 Mart-3 Nisan tarihlerinde toplamda 26 öğrencinin gözaltına alındığını, 10’unun farklı tarihlerde serbest bırakıldığını kaydetti.
‘Özgürlüklerini kullandılar’
Öğrencilerden birinin babası Mustafa Kök, “Gözaltına alınan çocuklarımızın şu anda yargıda ceza alacak hiçbir şekilde ceza alacak bir şey yaptığını düşünmüyoruz” diye konuştu.
Gözaltındaki bir başka öğrencinin velisi “Çocuklarımız ifade ve düşünce özgürlüğünün gereğini yapmışlardır. Üniversite ortamında olması gereken özgürlükleri kullanmışlardır. Buraya çocuklarımızı almaya geldik” dedi.
Erdoğan hedef göstermişti
Zeytin Dalı Harekatı’nda Afrin kent merkezine girilmesinin ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde bir grup öğrenci lokma dağıtmış, bir başka bir grup öğrenci de “İşgalin, katliamın lokumu olmaz” yazılı pankart açmıştı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, lokum dağıtanlara saldırdığını söylediği öğrenciler için ‘terörist’ ve ‘vatan haini’ gibi ifadeler kullanmış, bu tür öğrencilerin öğrenim hakkının ortadan kaldırılacağını söylemişti.