AYŞEGÜL KASAP
aysegulkasap@diken.com.tr.
@aysegul_kasap
Muğla’nın Bodrum ilçesindeki Kızılağaç, Çamlık, Çiftlik ve Armutçuk köylerinde, valiliğin zeytinlikleri talanın önünü açacak olan “Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararına karşı bilirkişi keşfi düzenlendi.
Bölgede yaşayan yurttaşlar da keşif alanına gitti: “Çocuklarımın birisi üniversitede okuyor. Ben onu zeytinyağımın geliriyle okutabiliyorum. Ölürüm asırlık ağaçlarımı kimseye vermem, tarlanın içerisine sokmam. Kepçeyle de kazısalar çıkmayacağız.“
Köylülerin avukatı Remzi Kazmaz bunun ‘adrese teslim yağma ve talan projesi’ olduğunu, köylünün tarlalarının taş ocağı şirketine verilme girişimine karşı hukuki mücadeleyi sürdürmekten geri adım atmayacaklarını söyledi: “Milli servet düşmanı değiliz. Ancak burası Bodrum’un akciğerleri olan, 1’inci Derece Arkeolojik ve Doğal sit alanları. Hektarlarca zeytinlik alan var. Köylünün tek geçim kaynağı zeytin ve zeytinyağı.”
Deniz Madencilik A.Ş. Bodrum’da dört köyde taş ocağı işletiyor. Bu bölgedeki çalışmalarını genişletmek ve kırma eleme tesisleri kurmak için zeytinliklerin de içinde olduğu ormanlık alanı genişletmek için harekete geçmişti. Çevreyi her yönden etkileyecek olan bu işlem içinse valilik “ÇED gerekli değildir” kararı vermişti ama bu karar verilirken alan araştırılmamış. Sadece teorik bilgiler göz önüne alınmış.
Bunun üzerine yöre halkı kararın iptali için dava açmıştı: “Projenin kurulacağı bölgede yeterli gözlem yapılmadan, çevrenin şartları ve doğal yapısı yeterince incelenmeden, yeterli araştırma yapılmadan proje dosyası hazırlanmıştır.”
Söz konusu bölgede 1’inci derece arkeolojik sit alanları da var. Çam ormanları ve 500 yıllık zeytin ağaçlarının da olduğu alan kamulaştırılarak taş ocaklarına verilmesi planlanıyor.
Söz konusu arazinin şirkete verilmesi için çıkartılan ‘acele kamulaştırma’ kararından köylülerin haberi yoktu. Muhtarlarına da bilgi verilmedi.
Haber alır almaz da hukuki mücadele başlattılar.
Muğla İdare Mahkemesi’ne açılan yürütmeyi durdurma davasında bilirkişi keşfi yapıldı.
Yöre halkı ve avukatları Remzi Kazmaz ile Esra Kazmaz da keşif alanına gitti.
‘Doğal, ekolojik ve yaşamsal felaket’
Kazmaz bölgenin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından turizm alanı ilan edildiğini hatırlatarak şöyle devam etti: “Turizm alanının ilan edildiği yere diğer bakanlık taş ocağı ruhsatı veriyor. Orman, hazine ve tapulu zeytinlikler olan bölgede bir oldu bitti getirilmeye çalışılıyor. Milli servet düşmanı değiliz. Ancak burası Bodrum’un akciğerleri olan, 1’inci Derece Arkeolojik ve Doğal sit alanları. Hektarlarca zeytinlik alan var. Köylünün tek geçim kaynağı zeytin ve zeytinyağı. Taş ocağı şirketi kapasitesini 100 mislinden fazla arttırırken ‘ÇED gerekli değildir’ raporu alabiliyor.
64 hektara yayılacak taş ocağı hem bölgenin hem de Bodrum’un geleceği için doğal, ekolojik ve yaşamsal bir felaket anlamına geliyor. Eğer bugün bu faciayı önleyemezsek ileride telafisi mümkün olmayan zararlar ortaya çıkacak. Bu nedenle köylünün yaşam alanları içerisinde olan bu taş ocağının önce ‘ÇED gerekli değildir’ raporunun iptal edilmesini ardından bölgedeki taş ocaklarının faaliyetlerinin ruhsat bitimlerinde tamamen kapatılması için hukuk mücadelesini sürdüreceğiz.”
‘Kepçeyle de kazısılar çıkmayacağız’
Geçimini oradaki zeytinliklerden sağlayan iki çocuk annesi şöyle konuştu: “Çocuklarımın birisi üniversitede okuyor. Ben onu zeytinyağımın geliriyle okutabiliyorum. Tarlalarımızı elimizden alırlarsa biz neyle geçineceğiz, taş mı yiyeceğiz? Bu konuda büyük savaş vereceğim hem hukuki hemde arazimin içerisinde savaşırım. Ölürüm asırlık ağaçlarımı kimseye vermem, tarlanın içerisine sokmam. Kepçeyle de kazısalar çıkmayacağız. Zaten olan taş ocakları yüzünden on yıldır zeytinde üretim düştü. Bunu bilirkişiler görmeyecek mi? Nasıl oluyor da ÇED gerekli değildir raporu verebiliyorlar?”
Diğer köylüler de beş yaşında beri bu tarları ekip biçtiğini, karınlarını böyle doyurduklarını söyledi: “52 yıldır burdayım. Zeytin ekmediğim, toplamadığın yer yok. Maden ocağı açsınlar ama bizim ağaçlarımıza dokunmasınlar.”
Bilirkişi heyetinden keşfe, ziraat, maden, çevre, tarım mühendisleri ve arkeolog katıldı.
Kızılağaç köyünün muhtarı Mehmet Karaca ve köy sakinleri mahkeme heyetine açıklama yaptı.
‘Adrese teslim yağma ve talan projesi’
Keşiften sonra konuşan avukat bölgeyi ranta karşı korumak için direnmeye devam edeceğini söyledi: “Seçimlere giderayak, Ankara’dan planlanan adrese teslim yağma ve talan projelerine köylüyle direneceğiz, Bodrum’un geleceğini rant ve yağmaya teslim etmeyeceğiz. Bodrum’un cennet koylarına, ormanlarına, şimdide köylünün zeytin tarlalarına dört bir yandan rant amaçlı saldırmaya başladılar. Bunların RES’lerini durdurmuştuk, bunu da durduracağız.”