AYŞEGÜL KASAP
aysegulkasap@diken.com.tr
@aysegul_kasap
Muğla’nın Bodrum ilçesindeki Kızılağaç, Çamlık, Çiftlik ve Armutçuk köylerinde faaliyet gösteren taş ocaklarını işleten şirketler köylünün geçim kaynağı zeytinlik araziye göz dikti. Arazide 500 yıllık zeytin ağaçları var.
Şirketler, köylünün yaklaşık 1 milyon metrekare arazisini kamulaştırma sonucu almak istiyor. Bölge halkı bu girişime tepki göstererek eylem başlattı. Kamulaştırıldıktan sonra bu bölge 25-50 yıl gibi süreler için belli bir para karşılığı şirketlere devredilecek.
Deniz Madencilik A.Ş. Bodrum’da dört köyde taş ocağı işletiyor. Bu bölgedeki çalışmalarını genişletmek ve kırma eleme tesisleri kurmak için zeytinliklerin de içinde olduğu ormanlık alanı genişletmek için harekete geçti. Çevreyi her yönden etkileyecek olan bu işlem içinse valilik ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verdi. Ama bu karar verilirken alana gidip herhangi bir araştırma yapılmamış. Sadece teorik bilgiler göz önüne alınmış.
Kararın iptali için açılan dava dilekçesinde şöyle deniyor: “Projenin kurulacağı bölgede yeterli gözlem yapılmadan, çevrenin şartları ve doğal yapısı yeterince incelenmeden, yeterli araştırma yapılmadan proje dosyası hazırlanmıştır.”
‘Giderayak yağmanızı köylünün üzerinden yapmayın’
Köylülerin avukatı Remzi Kızmaz şunları söyledi: “Zeytincinin 1 milyon metrekare alanı kamulaştırılacak ve valilik ÇED gerekli değildir raporu verecek, hiçbir vicdan bunu kabul etmez. Cuma yapılacak keşif öncesi bu yanlış karardan acilen dönülmesini bekliyoruz, köylünün geleceği, canı, havası, suyuyla oynamayın, giderayak yağmanızı köylünün üzerinden yapmayın.”
Kararın iptali için köylü hukuki süreç başlattı.
‘Köylünün haberi yok’
Taş ocağının içine aldığı Kızılağaç köyününün muhtarı Mehmet Karaca şunları söyledi: “Köylülerin haberi olmadan zeytinlik tarlalarını bu ruhsatlandırmanın içine almışlar.“
Köylü, taş ocaklarının ruhsatları bitince bölgeyi terk etmesini bekliyordu. Çünkü mevcut ocaklar, üretimi de olumsuz etkiledi. Ama ‘bırakın gitmeyi alanı genişletmeye çalıştıklarını’ öğrenince harekete geçtiler.
‘Zeytin mi taş mı yiyeceğiz?’
Köy sakini Fatma Yağcı şunları söyledi: “Bizim bu dönen işlerden yeni haberimiz oldu. Bugün tarlamızdayız, dedemden babamdan kalma zeytinliklerimiz çocuklarımıza yadigar kalacak. 500 yıllık ağaçlarımız var, kamulaştırıp taş ocakları yapacaklarmış. Ne hakla bunu yapacaklar malımızı canımızı elimizden alacaklar? Zeytin yerine taş mı yiyeceğiz? 1 ton taş satsan 100 bin TL, 1 ton zeytinyağı 1 milyon TL. Zaten biz taş ocaklarının kapatılması için yıllardır mücadele verirken şimdi birde sahalarını büyütüleceğini ve arsalarımızı alacaklarını söylüyorlar, biz devletimize nasıl güveneceğiz, devlet vatandaşın malını elinden alır mı?”
Bölgede yaşayan Osman Sarıçakır, bu işlemin köylünün yararına olmadığını söyledi: “Bir şahsın, bir şirketin çıkarları doğrultusunda bir çalışma. Benim çocuklarımın geleceği için bırakacağım zeytin tarlası var. Taşocağı sahibi gider ocağını başka yere kurar, ama biz tarlamızı nereye götüreceğiz, zeytinsiz tarlasız ne yapacağız. Buna karşıyız.”
Taş ocağının genişletilmesiyle birlikte ‘yeraltı su kaynakları, tarım ve hayvancılığı bitecek.’
Söz konusu bölgede 1’inci derece arkeolojik sit alanları da var. Çam ormanları ve 500 yıllık zeytin ağaçlarının da olduğu alan kamulaştırılarak taş ocaklarına verilmesi planlanıyor. Bunun ne anlama geldiğini sorduğumuz Kazmaz şunu söyledi: “Orada vatandaşların tapulu arazileri var, köylünün faydalandığı orman alanları var, bütün bunlar köylünün elinden alınacak. Şirket kendisine aldıktan sonra buraların yasal temsilcisi olacak. Sizin de artık oralara girme olanağınız kalmayacak. Şirket buralar benim diyecek. Zeytinliğine girme ben buraları kamulaştırdım diyecek. Bunun adına acele kamulaştırma diyoruz.”