
PSK. DR. FEYZA BAYRAKTAR
[email protected]
Yine güneşli bir pazar günü. Birçok insan bugünü olabildiğince verimli geçirmeye çalışacak.
Tatil günü, hava da güneşliyse genelde dışarı çıkılır, eğer kalabalık göze alınamayacaksa evde kalınır ve yarım kalan işler tamamlanır. Her ikisi de yapılmayacaksa iliklerine kadar dinlenilmesi gereken bir gündür pazar.
Sonuç olarak, şöyle ya da böyle illa bir şey yapılmalı, ama asla canı sıkılmamalıdır insanın…
Can sıkıntısı problem mi?
Can sıkıntısının bir problemmiş gibi algılanmasının temel sebeplerinden biri, günümüz dünyasında insanın her dakikasını üretken geçirmesi gerektiğine inanması. Bu algının yaratılmasında medyanın, sosyal medyanın etkisi büyük. Çalışırken, eğlenirken, bir hobiyle meşgulken, dinlenirken dahi yapılan paylaşımlar, diğer herkesin her an bir şeyler yaptığı düşüncesine kapılıp o bir şeyleri kaçırıyormuşuz gibi hissetmemize sebep olabiliyor.
Can sıkıntısı, bir şey üretememe, keyif alamama, yani yaşanan anı boşa harcama, yaşamanın hakkını verememeyle özdeşleştiriliyor.
Can sıkıntısı bir duygudur. Diğer birçok duygu gibi yaşamın doğal bir parçasıdır. Yaşam, koşu pistinde tamamlanması gereken bir yarış olmadığı gibi can sıkıntısı da üstünden atlanması gereken bir engel değildir.
Ara ara monotonluktan canımız sıkılabilir. Hayatımızda yenilik ve heyecan arayabiliriz. Hayat bir lunapark olmadığı için her anımız da lunaparkta oynayan çocuklar gibi neşeli geçemez. Bazen sayısız alternatif arasında ‘en keyifli’yi , ‘en verimli’yi seçmeye çalışmak ya da keyif-verim ikilisine dair gerçekçilikten uzak beklentilere kapılmak da can sıkıntısını her daim önümüze çıkan, çözümsüz bir denklem haline getirebiliyor.
Boş anları bir hobi edinerek değerlendirmekte bir sakınca yok. Ancak boş kalmanın ya da can sıkıntısının bir problem olduğuna inanıldığı için bu konuda telaşla adım atılması, başlanan her hobinin yarıda bırakılmasına sebep olabiliyor.
Boş anları değerlendirmeye dair baskı yaratan düşünceler zihinde birbirini takip eden vagonlar gibi daireler çizerken, her anını üretken geçirmesi gerektiğine inanan insanın da çabucak tükenmesine sebep olabiliyor. Her zaman eğlenemediğimiz gibi her zaman çalışamayız. Bir şeyler yapmak için her daim motive olamayız. Gayet normal bunlar.
Ya sadece can sıkıntısı değilse?
İnsanın kendisi ve düşünceleriyle baş başa kalması kolay değildir. Özellikle de kendisi ve hayatıyla kavgalıysa… Böyle durumlarda çoğu zaman zihin susmaz, konuştukça konuşur.
Bazen can sıkıntısı olarak tanımlanan duygu, travmatik deneyimlerin maskesi olabileceği gibi, yapılması gereken bir işin ertelenmesi yönünde de kendini sabote etmenin anahtar kelimesi olabilir. Bu sebeple, duygularımızı daha yakından tanımalı ve hissettiğimiz her duygunun yaşamımızda bir işlevi olduğunun farkına varmalıyız. Zorlayıcı duyguları yönetmek için bir uzmandan destek almamız gerekebileceğini unutmamalıyız.
Can sıkıntısının faydaları
Can sıkıntısın -sanıldığının aksine- birçok faydası vardır. Günümüz dünyasında özellikle de internet aracılığıyla birçok farklı uyarana maruz kalmak, dikkatin sürekli farklı alanlara kaymasına, dolayısıyla da zihnin gereğinden fazla yorulmasına sebep oluyor. Can sıkıntısıyla baş başa kalmak pahasına tüm bu uyaranlardan uzak kalmak dinlendiricidir, enerji toplamaya yardım eder.
Bilimsel araştırmalara göre dış uyaranlardan uzak kalmak, problem çözme becerilerini güçlendirdiği gibi, yaratıcılığı da artırıyor. Yani, insan o çok kaçındığı can sıkıntısı duygusundan, hayatı ya da kariyeriyle ilgili yepyeni bir fikirle çıkarken bulabiliyor kendisini. Ayrıca can sıkıntısının ittirici gücü, bu fikri hayata geçirmek için de destek veriyor.
Bunun yanısıra, genç yaşlardan itibaren can sıkıntısına karşı tolerans geliştirmenin, bir işe odaklanabilmek, duygu, düşünce ve davranışları sağlıklı şekilde yönetebilmek üzerinde olumlu etkisi olduğu da yine o araştırmaların sonuçlarından biri.
Bu durumda, can sıkıntısını çözülmesi gereken bir problem olarak değil, problem önleyici ya da bir problemi çözmeden önceki mola alanı olarak tanımlamak daha doğru olur. Tek yapmanız gereken canınızın sıkılmasına izin vermek…
Şimdi yavaşça bu ekranı kapatın ve bırakın canınız sıkılsın.