Bilal Erdoğan, iktidarın Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesiyle ‘kandırıldıklarını’ söyledi: “EYT büyük bir felaketti. Kirli muhalefet anlayışıyla, siyasetin popülizme zorlanmasıyla bunlar mümkün hale geldi.”
Yaş beklemeden erken emekliliğin önünü açan EYT düzenlemesi geçen yıl yasalaşmıştı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Mart 2024’te partisinin Bursa mitinginde düzenlemeyi ‘içlerine sinmese de halktan gelen yoğun talepler üzerine hayata geçirdiklerini’ söylemişti.
Bakan Şimşek de düzenlemeden “Geçen sene seçimden önce muhalefetin popülist iteklemesiyle EYT geçti. Geçen sene EYT’nin yıllık maliyeti finansman maliyetiyle birlikte 724 milyar TL oldu” diyerek yakınmıştı.
EYT’ye hak kazandığı söyleyen Bilal Erdoğan da ‘kandırıldıklarını’ söyledi, muhalefeti suçladı.
İHA’nın aktardığına göre AKP’nin Kocaeli’de düzenlediği ‘İnsan Hakları Eğitim Kampı’nda gençlerle sohbet eden Bilal Erdoğan, şunları söyledi:
‘EYT büyük bir felaketti, kandırıldık mı kandırıldık’
* EYT’nin propagandasını yapanlar gençlere “EYT çıksın, bir sürü insan emekli olacak. Onların boşalttığı iş sahalarına gençler girecek” dedi. Oldu mu öyle bir şey? Kandırdılar mı gençleri? Kandırdılar. Gençler EYT’ye karşı bir kamuoyu oluşturmadı. Şu anda sosyal medyada atanamayanlarla ilgili şeyleri düşünün. “Gençler EYT karşı” diye bir hashtag gördünüz mü? Gençler bunu ıskaladı, gençler burada aldatıldı.
‘Ben de EYT’ye hak kazandım’
* Ben de EYT’ye hak kazandım bu arada, karşı olmama rağmen. 42-45 yaşındakiler emekli oldu. Kim ödeyecek onların maaşını? Siz ödeyeceksiniz. Çalıştığınız süre boyunca erken emeklilerin maaşını ödeyeceksiniz. Kandırıldık mı? Kandırıldık. EYT büyük bir felaketti.
* Bu kirli muhalefet anlayışıyla, siyasetin popülizme zorlanmasıyla bunlar mümkün hale geldi. EYT kötüyse, yanlışsa yanlış olduğunu söyleyebilen bir nesil olması lazım. O, 43 yaşındaki emekli ölene kadar o maaşı alacak. Daha iyi bir şey düşünelim, yerine alternatif önerelim.
‘Ekmek elden, su gölden yaşamak en güzel hayat mıdır acaba?’
* Neden daha çok çalışmak yerine de daha az çalışmayı özendirici buluyoruz? Çalışmadan ekmek elden, su gölden yaşamak en güzel hayat mıdır acaba? Bunu bir sorgulayın. Çalışılan, üretilen, çevremize, ülkemize bir şeyler katılan hayat yaşamak lazım. İnsanın kendini değerli hissetmesini sağlayan şeyler budur. Dünyanın en zenginleri de eninde sonuna duvara tosluyor. “Ben hayatımı neyin peşine harcadım” diyor. Bunlar gerçek. Ya sapıtıyorlar ya da hayatlarının anlamsızlığı içinde bunalıma giriyorlar.
‘Karl Marx okurken, yanına İbn-i Sina koyun‘
AA’nın aktardığına göre Erdoğan etkinlikte gençlere kitap tavsiyesinde de bulundu.
Batı’nın ilerlediğini, Doğu’nunsa geride kaldığını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bir Adam Smith okurken, yanına bir İbn-i Haldun koyun. Bir Karl Marx okurken, yanına İbn-i Sina koyun. Bizim de düşünce büyüklerimizi ihmal etmeyin. Mehmet Akif ne anlatmaya çalışıyor. Cemil Meriç’in derdi ne? Hiç olmazsa bunu anlayalım çünkü onlarda şunu göreceksiniz. Batı’nın endüstri devriminden sonra aşağılık kompleksine sahip bir entelektüel sınıfımız oluşuyor.
‘Batı’yı yakabiliriz’
Yani bak aldılar, yürüdüler, biz geride kaldık. Onlar ileri, biz geri. Onlar kazandı, biz kaybettik. Biz kaybetmeye mahkumuz çünkü biz Türk’üz, Müslüman’ız. Buraya bağladı bazıları ama şimdi görüyoruz ki bu böyle değil. Mehmet Akif de bunun mücadelesini vermiş. Biz gelişmek için Batılı olmak zorunda değiliz. Batılıya benzemek zorunda değiliz. Sadece çalışmak zorundayız, azimli, kararlı, iradeli olmak zorundayız. Biz Batı’yı yakalayabiliriz, geçebiliriz.”
‘Namazlı, niyazlı insanlar şimdi TEKNOFEST yapıyor’
Bilal Erdoğan, son olaraksa TEKNOFEST’le övündü:
“TEKNOFEST ceketlerini görünce Türkiye’de dine küfredenler, kimliğimizi yok etmeye çalışanlar, kimliğimizi küçümseyenler, ne yaptılar teknoloji adına? Ne ödül aldılar uluslararası boyutta. Hangi akademik başarıya imza attılar? Hiçbir şey yok.
Ne oldu işte, namazlı, niyazlı insanlar şimdi TEKNOFEST yapıyorlar. Oluyor muymuş? Oluyormuş. Var mıymış alakası? Yokmuş. Bunu da bugün görerek kendimize bir gelecek oluşturmamız lazım.”