Britanyalı bir baba, beş günlükken ölen oğlunun küllerini Afrika’nın en yüksek dağı Kilimanjaro’nun zirvesinden aşağı savurdu.
Tanzanya’daki 5 bin 895 metre yüksekliğindeki dağın zirvesine tırmanan Terry Devine (46), 2017’de doğan ve beş gün sonra ölen oğlu Jacob’un adını yaşatmak istediğini söyledi.
Terry Devine ve eşi Karen, ikinci çocuklarının Jacob’un evde doğmasını istedi. Son güne kadar her şey yolundaydı. Ancak doğum başladıktan sonra işler yolunda gitmedi. Ebe ve ona yardımcı olan diğerleri doğarken oksijensiz kalan Jacob ve anneyi St Michael Hastanesi’ne kaldırdı. Jacob, beş gün sonra hastanede öldü.
Bristol kentindeki Batı İngiltere Üniversitesi’nde öğretim üyesi Devine, geçmişteki uyuşturucu bağımlılığından kurtulmasının 10’uncu yıldönümüne denk gelen tırmanışın kendisini zorladığını ancak başardığı için mutlu olduğunu söyledi.
Devine, oğlunu kaybettikten sonra yeni doğan yoğun bakımındaki bebeklere ve ailelerine destek olmak için çalışan dernek Cots for Tots’a bağış toplamak amacıyla her yıl bir kampanya düzenledi.
Bu yıl da bir grup arkadaşıyla Kilimanjaro’ya tırmandı. Galler’de hazırlık kampı yaptıktan sonra eylülde tırmandılar. Zirveye çıkıp aşağı inmeleri altı gün sürdü.
Eroin bağımlısıydı, sokakta yaşadı
BBC’ye süreci anlatan Devine, 20 yıl boyunca eroin bağımlısı olduğunu, sokaklarda yaşadığını belirterek, ”Sonrasında hayatımı yoluna koydum. Son 10 yılımı buna adadım. Ve, bir bağımlıyken akademisyen oldum. Aile kurdum çocuklarım oldu” dedi.
Tırmanış sırasında ekipten Mark adlı arkadaşının pes ettiğini ve çok sinirlendiğini anlatan Devin yaşadıklarını söyle anlattı: ”Bir saat kadar sonra ben vazgeçme noktasına geldim. Bunu fark eden bir arkadaşım, ‘Zirvede olması en çok gereken isim sensin. Sen olmadan anlamı kalmaz’ dedi ve kendime geldim. Arkadaşlarımın ’30 dakika daha, bir saat daha’ diyerek yaptığı telkinlerle zirveye ulaştım.”
‘Acısı hep orada’
Oğlunun küllerinin bir kısmının yanında olduğunu ve aşağı attığını belirten Devin duygularını şöyle anlattı: ”Bir an Tanrı’yla, oğlumla, dağla yalnız kaldım. Huzur içinde bir andı. Tahmin edebileceğiniz gibi ağladım. İnsanlar Jacob’u kaybettiğimizde Karen ve bana zamanın en iyi ilaç olduğunu söyledi. Ancak buna inanmıyorum. Acısı hep orada duruyor. Oğlumun ölümünden sonra yakın olduğum bir öldüğünde içime, ruhuma işliyor. Evlat kaybeden başka ebeveynler tanıyorum. Hala iyileşememişler, kalpleri kırık. Sanırım geçen zamanda sizin neler yaptığınız iyileşme sürecini beliriyor.”