MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Türkiye’de HIV enfeksiyonuyla ilgili faaliyet gösteren beş hekim derneğinin oluşturduğu ‘Türkiye HIV/AIDS Platformu’, HIV tanısındaki yetersizlik ve gecikmenin en önemli sorunlardan biri olduğu konusunda uyardı. Türkiye’de HIV’le yaşayanların sayısı yaklaşık 20 yılda yüzde 400 arttı.

Platform, HIV edinme riski yüksek grupların tespit edilmesi ve yenilikçi yöntemlerle test yaptırmaya teşvik edilmesinin önemine bir kez daha dikkat çekti.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu Orta ve Doğu Avrupa bölgesinde HIV enfeksiyon hızında artış katlanarak devam ediyor. Türkiye, 2020’de Orta Avrupa ülkeleri arasında bildirilen yeni tanı sayıları en yüksek olan iki ülkeden biriydi. Bu nedenle HIV epidemisine hızlı ve gerektiği şekilde yanıt verebilmek her zamankinden daha önemli.
Resmi sayılar, gerçeğin yarısı kadar
1985’den 15 Kasım 2022’ye kadar doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 34 bin 453 HIV (+) birey ve 2 bin 177 AIDS vakası var. En az bu kadar kişi ise hastalığını bilmiyor. Gerçek HIV (+) birey sayısının 65 bin-70 bin arasında olduğu tahmin ediliyor.
HIV’le yaşayanların sayısı her geçen gün katlanarak artıyor. 2000 yılının başından 2018 yılına kadar yüzde 400 arttı. HIV sıklığı yüksek bazı komşu ülkelerle yakın turistik ilişkilerimiz, toplumda HIV enfeksiyonu hakkında farkındalığın yeterince gelişmemesi, enfeksiyon açısından riski daha yüksek hassas (kilit) gruplara yeterince ulaşılamaması, damgalama, ayrımcılık ve orta öğretimde cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan korunma eğitiminin yeterli olmaması gibi nedenler bu artışta rol oynayan önemli faktörler.
AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Derneği (AIDS ve CYBH Derneği), HIV/AIDS Korunma ve Eğitim Derneği (HAKED), HIV Enfeksiyonu Derneği (HIVEND), Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) ve Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği’nden oluşan platformun düzenlediği Ulusal HIV/AIDS Kongresi 2022’nin sonuç bildirgesi yayımlandı. Beş hekim derneğinin yanı sıra alanda faaliyet gösteren Pozitif-iz, Pozitif Yaşam ve Kırmızı Kurdele İstanbul Derneklerinin de katkıda bulunduğu bu bildirge Sağlık Bakanlığı’na da iletilecek.
‘Gönüllü Test ve Danışmanlık Merkezlerinin sayısı artırılsın’
Sonuç bildirgesinde Türkiye’de karşılaşılan sorunları ve bunlara ilişkin çözüm önerileri sıralandı. İlk vurgulanan sorun, HIV tanısındaki yetersizlik ve gecikmeydi. HIV edinme riski yüksek grupların tespit edilmesi ve bu kişilerin yenilikçi yöntemlerle test yaptırmaya teşvik edilmesi için Gönüllü Test ve Danışmanlık Merkezlerinin tüm coğrafi bölgelere, özellikle de HIV enfeksiyonunun yoğun olduğu yerlere yaygınlaştırılması ve çalışma saatlerinin, yüksek riskli grupların başvurusunu kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi istendi. Halen İzmir’de Konak Belediyesi, Bursa’da Nilüfer Belediyesi, Ankara’da Çankaya Belediyesi, İstanbul’da Şişli ve Beşiktaş Belediyesi ve Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Gönüllü Test ve Danışmanlık Merkezleri bulunuyor. Bildirgede, etkin biçimde hizmet veren bu merkezlerin tüm coğrafi bölgelere, özellikle de HIV enfeksiyonunun yoğun olduğu yerlere yaygınlaştırılması ve çalışma saatlerinin, yüksek riskli grupların başvurusunu kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi istendi.
‘Temas öncesi HIV bulaşmasını önleyen ilaç yaygınlaşsın’
HIV tanılarını artırmak için tüm dünyada özellikle pandemi döneminde değeri anlaşılan yaygın kullanılan ‘kendin yap’ testlerin ülkemizde de kullanıma sunulması istendi.
Temas öncesi profilaksi (kişinin, cinsel ilişkiye girmeden önce ve cinsel aktivitesi devam ettiği müddetçe ilaç kullanarak HIV bulaşından korunması) HIV bulaşını önleme konusunda etkinliği kanıtlanmış bir korunma yöntemi. Tüm dünyada yaygın kullanılan, cinsel eyleme dayalı dört tabletlik ilaç geçtiğimiz yıl Türkiye’de de ruhsat aldı. Günümüzün HIV enfeksiyonunu kontrol altına almada en değerli yöntemlerden kabul edilen temas öncesi profilaksiye ilişkin bildiride şu öneriler yer aldı: “Temas öncesi profilaksiye ilişkin önerilerin Sağlık Bakanlığı HIV/AIDS Tanı ve Tedavi Rehberi’ne eklenmeli. Günlük kullanılan temas öncesi profilaksinin lisans (ruhsat) alması için çalışmalar yürütülmeli. Temas öncesi profilaksinin maliyetinin azaltılması (düşük fiyatlandırma, tam veya kısmi geri ödeme) için girişimlerde bulunulmalı. Toplumda temas öncesi profilaksiyi tanıtacak kampanyaların yapılmalı.”
‘Kondom ücretsiz olsun’
Kondom HIV enfeksiyonu ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan korunmada halen en etkili korunma yöntemlerinden biri. Temas öncesi profilaksi kullanılsın ya da kullanılmasın, cinsel ilişkilerde kondom HIV epidemisine verilen yanıtta halen büyük değer taşıyor. Bildiride, “Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullarda riskli ilişkilerde kondom kullanılması bireye ciddi bir mali yük getirmektedir. Bu bağlamda, geçmişte olduğu gibi, birinci basamak hekimlikte ücretsiz kondom dağıtma uygulamasının tekrar başlatılması ve kondom kullanımını teşvik edecek ulusal eğitimlerin/kampanyaların yaygınlaştırılması önerilir” dendi.
‘Müfredata cinsel sağlık dersi eklensin’
Bildiride toplumun HIV/AIDS enfeksiyonu konusundaki bilgi ve bilinç düzeyinin artırılması gerektiği vurgulandı. Bunun için başta sağlık otoritesi olmak üzere, kamuya ait ve özel sağlık kuruluşları, eğitim kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliği ve yazılı ve görsel medya aracılığı ile bilinçlendirme etkinlikleri yapılması istendi: “Ayrıca, örgün ve yaygın eğitim müfredatında cinsel sağlık ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyon bilgilerinin ve bu enfeksiyonlardan korunma becerilerinin yeterli düzeyde yer alması sağlanmalı, odak grup eğitimleri aracılığıyla akran eğitimlerinin artırılmasına yönelik aktiviteler hayata geçirilmeli.”
Bildiride ayrıca şu konulara dikkat çekildi:
*İşe girişlerde sağlık raporunun işin gereklilikleri gözetilerek tasarlanması ve zorunlu HIV testinin kaldırılması gerekmektedir. Bunun önünün açılması amacıyla iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının değiştirilmesi konusunda çalışmalar yürütülerek HIV ile yaşayan kişilerin temel haklarına erişmeleri sağlanmalıdır.
* Antiretroviral tedavide son yıllarda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Ülkemizde de genel sağlık sigortası (GSS) kapsamındaki her Türk vatandaşının tedaviye erişimi özel durumlar haricinde sorunsuz sağlanmaktadır. Buna karşılık, tedaviye erişimin önünde halen bazı engeller bulunmaktadır. Bu engellerin önemli bir kısmını tedaviye erişimde ayrımcılık, kişinin kendisine dair veya toplumsal faktörler, mahremiyet ihlalleri, ayrımcılığa uğrama korkusu, sistemsel faktörler, mevzuata ilişkin problemler ve destek mekanizmalarının yetersizliği oluşturmaktadır.
‘Herkes kesintisiz tedaviye ulaşabilsin’
Bazı gruplarda sorun ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Türk vatandaşı olmayan, ancak Türkiye’de yaşayan kişiler, geçici TC kimlik numarasına sahip olsa da HIV enfeksiyonunu Türkiye dışında edindiği takdirde tedaviye erişememektedir. Koruma altında olmayan göçmenlerin acil durumlar dışında hastaneye başvurma, tetkik yaptırma ve tedavi kullanma hakkı bulunmamaktadır.
Herhangi bir nedenle sigortası kesintiye uğrayanlarda antiretroviral ilaçları da kesilmektedir. Uzun süre ülke dışına çıkması gereken (örneğin gemi kaptanları veya çalışanları, Erasmus programı kapsamındaki öğrenciler) kişiler, üç aylıktan fazla ilaç reçete edilemediğinden, üç ayı aşan süreler için ya cebinden ödeyerek ilaç almak zorunda kalmakta, ya da kliniklerden ilaç talebinde bulunmaktadır. Antiretroviral tedavi kullanmayan HIV ile enfekte kişilerde viral yükün yükseleceği ve bulaştırıcılığın artacağı dikkate alındığında, bu sorunların acil olarak giderilmesinin önemi ortaya çıkmaktadır. Tanı konulmasından sonra en kısa sürede herkesin koşulsuz ve kesintisiz tedaviye (GSS kapsamına alınarak) erişme hakkı bulunmaktadır, bu ayrıca toplum içindeki bulaşın azaltılması ve HIV epidemisinin kontrol altına alınması açısından da önem taşımaktadır.
‘Damgalama ve ayrımcılık sürüyor’
* Damgalama ve ayrımcılık HIV ile yaşayan kişilerin temel haklarına erişmelerini engellemektedir. Hak ihlallerinin yoğun olarak yaşandığı alanda izleme ve raporlama çalışmalarının artırılması öncelenmelidir. HIV ve hasta hakları ve özel hayatın gizliliği konularında ulusal ve uluslararası mahkeme kararları derlenerek ayrımcılık eksenli kararların engellenmesi gerekmektedir.
* Belirlenemeyen=Bulaştırmayan (viral yükün belirlenemeyen düzeylere düşmesi, bu sayede enfeksiyonu bulaştırmaması) ) özellikle sağlık sisteminde yaygın olarak bilinmemektedir. Belirlenemeyen = Bulaştırmayan’ın, ulusal HIV tedavi kılavuzuna dâhil edilmesi ve bu mesajın yaygınlaştırılmasına ilişkin çeşitli çalışmaların yapılması önerilir.