Yaşanan tüm acılara ve yükselen itirazlara rağmen CHP’nin Hatay’da Lütfü Savaş’tan vazgeçememesinin temel nedeni, partinin önceki dönem alışkanlığı olan siyaset perhizine devam edip yerel seçimleri de adayların kişisel imajlarının yarıştığı bir takvim olarak ele almasıdır. Ortada siyasi bir iddia ve peşine düşülecek bir hikâye olmadığında, alınacak kararların ölçüsü, siyasi değerler etrafında partiyi hedefe ulaştıracak adaylarla yol yürümek değil, mevcut popüler aktörlerin dönemsel form grafikleri olur. Siyasetsiz parti de “kazanacak” adayı belirlemeyi, iyi siyaset yapmanın tek gerçek kriteri olarak görür.
Kentin uzaktan izlendiği, anketlerin tek referans kaynağı olduğu ve en popüler ismi aday belirleme stratejisinin izlendiği yerde, Lütfü Savaş’tan başka bir seçeneğin güçlü hale gelememesi gayet doğal. 2009’dan beri Hatay’ı yöneten, ekonomik imkânları ve siyasi nüfuz alanı geniş bir ismin, anketlerde farklı bir figüre kendiliğinden kaybetmesini beklemek tamamen hayal.
Lütfü Savaş kararı, yeni CHP’nin ilk yenilgisi oldu.