• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKYapı Kredi Step

Orhan Pamuk yazdı: Ben, Canbaz

13/10/2023 11:43

‘Orhan Pamuk. Eşyaların Tesellisi’ sergisi, Orhan Pamuk ve Dresden Devlet Sanat Koleksiyonları (SKD) işbirliğiyle, Alte Meister Galerisi Semper Salonu’nda açıldı. Pamuk, Dresden Müzeleri’ndeki koleksiyonlardan ilhamla bu sergiye özel 19 yeni eser üretti. Aynı zamanda yazılarını Pamuk’un kaleme aldığı Almanca bir katalog da çıkarıldı. Bu yazı, katalogdan seçilmiştir.

‘Türk Resmi’ ya da daha doğrusu ‘Türk Minyatürleri’ hakkında yazılan ilk kitap 1965’de İngilizce neşredilmiştir. Konuya fazla bir ilgi olmadığı için Türkçeye bile çevrilmeyen 52 sayfalık bu küçücük kitap zaten Unesco desteğiyle yayımlanabilmişti. Topkapı Sarayı Kütüphanesi’nde çok vakit geçirdiği anlaşılan yazar Richard Ettinghausen yazdığı kısa önsözde ilk olarak bu ‘sanat’ konusunda Batı’da hiçbir bilgi ve farkındalık olmadığını söyler. Türkiye’de de 1965’de kimse Osmanlı minyatürlerinin farkında değildi ve bunların varsa eğer bir ‘Türk Sanatı’nın kalbinde yer alması gerektiğini kimse düşünmüyordu. 


Fotoğraf: Ben, Canbaz – Emre Dörter

1965’de Ettinghausen ‘Türk Sanatı’ olarak dünyada bilenen şeylerin, 14. yüzyıldan itibaren dünyaya yayılan halılar, İznik çinileri ve tabakları ve İstanbul camileri olduğunu kısaca belirtir. Bende biri babamın yayımlandığı zaman 1965’de bana aldığı, bir diğeri yazarın Topkapı Sarayı’nın o zamanki müdürü Kemal Çiğ’e imzalanmış iki kopyası var bu kitabın. Kapağında Surname-i Vehbi’den (1730) soytarılı, köçekli, müzik heyetli, hareketli ve kıvrak bir dans ve müzik sahnesinin ayrıntısı olan bu küçük kitabın hayatımda özel bir yeri vardır. Otuz yıl sonra Benim Adım Kırmızı’ya, Osmanlı/İran minyatürleri hakkında beş yüz sayfalık bir roman yazmaya başlayacak olan ben, Osmanlı minyatürleriyle hayatımda ilk defa sayfaları renkli bir kitapta karşılaşıyordum. Yüzlerce kere çevirdim o sayfaları, bazı minyatürleri kareleme yöntemiyle büyütmeye, resim kâğıdına renklendirerek kopya etmeye başladım.

Kıyafetnameler gibi, Surnameler de çok kullanılan Osmanlı kitap biçimleridir. Surnamelerin konusu Osmanlı Sarayı’nın düzenlediği bir törendir. Bir padişahın kızının doğumu ya da düğünü, oğlunun sünneti olabilir bu tören. Hattatlarca pek çok kere kopya edilen Surname-i Vehbi dönemin padişahı III. Ahmed’in dört oğlunun 1720’de yapılan ve iki hafta süren sünnet şenliklerinin bir tarihidir. Bu kitabın Topkapı Sarayı Müzesi Hazinesi’nde 3593 envanter numaralı ve en parlak Osmanlı minyatürcüsü Levni (ölümü 1732) tarafından yapılmış 137 resimli levhası olan bir kopyası bana kalırsa Osmanlı resminin en önemli başeseri ve klasiğidir.

Fotoğraf: SKD, Alexander Peitz

Surnameleri çekici yapan şeylerden biri de törenler sırasında padişahın kurulduğu balkonun (bugünkü İslam Eserleri Müzesi’nin balkonu) önünden Osmanlı Devleti’nin bütün loncalarının yani bütün zanaatkârlarının, bir anlamda bütün mesleklerin ve çalışanların geçmesidir. Çadırlar kurulur, müzik çalınır, berberden halı ustasına zanaatkarlar  işlerini göstererek tekerlekli arabalar üstünde geçer, fişekler atılır, yabancı elçiler çağrılır, yemekler yenir, köçekler oynar, padişah altın saçar, mehter çalar ve canbazlar da gerilmiş ipin üzerinde çeşit çeşit numaralar yapar.

“Ben, Canbaz” adlı kutudaki, elinde denge sopası ip üzerinde yürüyen kırmızı gömlekli, kırmızı takkeli canbaz’ı Topkapı Sarayı’ndaki aynı el yazması resimli kitaptan alıp bu kompozisyona yerleştirdim, Çin’den gelme köpeği, Dresden deki Porselen Galerisi’nden aldım, Batılı beyaz köpek ise Joannes Fijt ve Erasmus Quellinus’un “Köpek,Cüce ve Oğlan” adlı resmindeki bir ayrıntıya bakarak genç ve parlak heykeltraş Başak Bugay tarafından üretildi. Köpeklerce temsil edilen biri Doğulu, diğeri Batılı iki sanat anlayışı arasında boşluğa düşmek istemiyorsa Canbaz’ın elinde ROMAN SANATI gibi bir denge unsuru olmalı ve her iki dünya arasında hiç durmadan koşarak ilerlemeli. Benim sanat edebiyat anlayışım budur! En büyük geleneksel ‘Türk ressamı’ Levni’nin ressam olduğu kadar şair oldugunu da kendi eserine kendi yorum yapan yazar ressam burada eklemeli.

Kategori:Sanat, Vitrin-mobil

SON HABERLER

Nobel Barış Ödülü’nü Nergis Muhammedi adına çocukları aldı

Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen ve kadın hakları konusundaki çalışmalarından dolayı cezaevinde bulunan İranlı aktivist Nergis Muhammedi’nin ödülünü çocukları aldı.

National Geographic’e göre 2024’ün en iyi seyahat rotaları

2024’e girmeye sayılı günler kalmışken, gelecek yılın seyahat planlarını yapmadan önce National Geographic’in listesine göz atmayı unutmayın.

Seri katiller birbirine benzemez

Seri katil psikopatolojisi hayli karmaşıktır. Ne olur da bir insan seri katile dönüşür sorusunun cevabı tam olarak bilinmemekte.

Unutkanlığı tetikleyen sekiz neden

Nöroloji uzmanı uzmanı Dr. Nil Çetin, unutkanlığı tetikleyen en önemli sekiz nedeni sıraladı.

Fahiş fiyat: İstanbul’da 822 fırın hakkında tutanak tutuldu

İstanbul’da, ekmek fiyat tarifesine uymayarak fahiş fiyatla satış yapan 822 fırın hakkında tutanak tutuldu.

Türkiye, Letonya’yı yenerse EURO 2024’ü garantileyecek
Gazze’deki üç rehinenin hikayesi: ‘Umarım hükümet aklını başına toplar’

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 231 gündür hapiste

YAZARLAR

Seri katiller birbirine benzemez

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Çar, Şeyh ve Fatih

Bahadır Kaynak

Zülfü Livaneli’nin mi’si

Mustafa Dağıstanlı

Kurtuluş son durakta bir tuhaf dörtlü: Minik, Mafya, Kamil Koç ve ben

Behzat Şahin

Kamusal entelektüel, akademi ve elitizm üzerine birkaç satır…

Murat Sevinç

Medeniyetler çatışması, Batı karşıtlığı ve İslamcılığın yeniden inşası

İhsan Dağı

Çok özel bir halk mıyız, neler oluyor, ne yaşıyoruz?

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Ali Sirmen: Meral Hanım AKP’ye payanda olmayı yeğledi

Ozan Gündoğdu: Adaletin bir motokurye cinayetiyle sınavı

Taha Akyol: Eğitim alarm veriyor

Gözde Bedeloğlu: Yurttaşını elin 7 günlük vize muafiyetine sevindirenler utansın 

Gökhan Aktürk: Penaltı pozisyonunda dört sarı kart ülkemize özgün bir durum

Can Ataklı: Yaşasıııın, Yunan adalarına gidiyoruz

Esfender Korkmaz: Faiz yine kaybettirdi

Saygı Öztürk: İYİ Parti’de taban ile tavan arasında müthiş bir görüş ayrılığı yaşanıyor

Uğur Meleke: Siyah-beyaz formalı gri adamlar

Bilal Meşe: Ne yaparsan yap, bu kadroyla kafa tutamazsın arkadaş!

Can Kakışım: İktidarı en zayıf argümanı üzerinden vurma zamanı gelmiştir

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×