Metropollerde ev sahipliği düşüyor, kent yoksulluğu artıyor. Gündelik yaşam pratikleri değişiyor ama kültürel değerleri değişime direniyor, çünkü değişime güvenemiyor.
Birey olmaya gayretli, yurttaş olmaktan korkan insanlar.
Ne kentler eski bildik kentler ne seçmen ne tüketici ne de çalışan olarak bireyler. Arada kalmış, bedenleri ile ruhları ayrışmış, korkuları beklentilerine baskın, kimliğine sığınmış sıkışmış kalabalıklar haline dönüşüyoruz.
Ortak iyi, doğru, güzeli ya da ortak ayıp, günah, suç algıları eksilen, biz duygusu eksilen bir topluma evriliyoruz. İyisiyle kötüsüyle, doğrusuyla yanlışıyla bu memleket, bu toplum biziz.