Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu kadın cinayetlerinde mahkemelerin zanlının iyi halinden dolayı ceza indirimi yapmasına karşı çıktı.

Fotoğraf: DHA
Erzurum’da nişanlısı 18 yaşındaki Burcu Şengel’i 27 yerinden, babası 65 yaşındaki Salih Şengel’i ise üç yerinden bıçaklayarak öldürmekten yargılanan 22 yaşındaki Ahmet Yavuz’un son duruşmasına Feyzioğlu da katıldı.
Geçen yıl ağustos ayında, nişanlısı Burcu Şengel’i kendisiyle kaçma isteğini reddedince zorla kaçıran, genç kadının çığlık atması üzerine ise kadını ve babasını öldüren Yavuz, müdahale eden 61 yaşındaki anne Songül Şengel ve 58 yaşındaki komşuları Hayati Hıra’yı da yaralamıştı. Davanın savcısı Zehra Dönmez, kasaplık yapan Yavuz hakkında iki kez ömür boyu ağırlaştırılmış hapis istedi.
Son celsede, Erzurum Barosu Kadın Hakları Komisyonu adına Şengel ailesini avukatlar Bilge Mutlu Bilge, Ebru Arslan ve dosyaya müdahil olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adına Pelin Konur savundu.
Şengel ailesine destek için gelen TBB Başkanı Metin Feyzioğlu ve Erzurum Baro Başkanı Talat Göğebakan de duruşmayı izledi. Duruşma 12 Nisan’a ertelendi.
Kadın erkeğin mülkü değildir
Duruşma sonrası Metin Feyzioğlu, Şengel ailesini savunan avukatlarla gurur duyduğuna işaret ederek Erzurum’da bir gün önce de sokak ortasında bir kadının katledildiğini anımsattı: “Adaletin tecelli etmesini bekliyoruz ve takip ediyoruz. Barolar birliği olarak buradayız. İnşallah adalet tecelli edecek, ama işin özüne de inmek lazım. Salt cezalarla ya da kanun değişiklikleri ile mümkün değil. Ancak elbette uygulamada da, mahkemelerin başka gerekçe yoksa sırf ‘kravat taktı, takım elbise giydi, duruşmada boynunu 30 derece sola eğdi’ diye indirim yapmasını doğru bulamayız. Şunu kimse unutmasın: Kadın, erkek, kimse kimsenin mülkiyetinde değil. Bizler özgür bireyleriz. Bütün bu olaylar kadının bir erkek tarafından mülk edilmiş olmasından kaynaklanıyor. ‘Sokakta gördüm, beğendim, bana varmadın öl’, ‘istedim varmadın, öl’, ‘boşanmak istedin, hayır ben istemiyorum çünkü sen benim malımsın, öl’, ‘boşandın, hayatını bundan sonra da benim mülkiyetimde yaşamak zorundasın, öl’… Bu kabul edilemez. Mücadele etmemiz gereken zihniyet budur. Ta kreşten başlayarak doğru düzgün eğitim vermek zorundayız çocuklarımıza.”