Güray Belhan’ın, bölgeye gitmeden bölge üzerine karar verenlere yönelik kullandığı “Ankara Paşaları” ifadesinden bakanlık meğer rahatsız olmuş. Mahkeme bu ifade için de şunu söylemiş:
“TSK’de liyakatin önemli olduğu, ‘Ankara Paşası’ olarak tabir edilen Amerika ve Avrupa’da bulunup Ankara’da görev yapan kişilerin oluştuğu, operasyonları yönetecek olan kişilerin sahaya gitmesi ve sahayı bilmesi gerektiği, Genelkurmay ve siyasetin buna özen göstermesi gerektiğine yönelik açıklamaların ise açıkça aşağılayıcı bir ifade olduğunun söylenilemeyeceği…”
Sonuç olarak mahkeme, “Bırakın askerler konuşsun” demiş!
Devletin üniforması öyle bir hale geldi ki… Üstüne giyen kendi mensubiyetinin kanunlarını uyguluyor. Kimi örgütü, kimi ideolojisi, kimi cemaati adına yetkisini başlarımıza vuruyor. Telefonlar dinleniyor, konumlar takip ediliyor, tetikçiler taşınıyor, torbacılar korunuyor, insanlar vuruluyor. Sonuçta suçlu; yazanlar, konuşanlar oluyor.
Devletin çeteleşmesinin sonucunun çetelerin devletleşmesi olduğunu yaşayarak öğrendik. Kurakta solmayan çiçekten, esarette yenilmeyen iradeden, güçle bükülmeyen bilekten de öğrendik: Torbacılar ve tetikçiler ittifakı kaybedecek!