Adeta bir yılbaşı armağanı oldu. Galatasaray ve Fenerbahçe hem Suudilere hem de AKP iktidarına onur dersi verdi. Öyle ya Türkiye 80 senedir Amerikan emperyalizmini tartışıyor. Fakat aklımız almasa da bir Arap emperyalizmiyle de karşı karşıyayız. Limanların, otellerin, bankaların, enerji varlığının Arap sermayesine satılması yetmedi; kültür, dil, nüfus hatta dış politika Arap emperyalizminin tahakkümü altında. Üstelik bunlar sözde milliyetçi iktidarın kanatları altında yaşanıyor.
Gelelim futbola…
Kupa maçından beş gün önce ligde Fenerbahçe ile Galatasaray karşı karşıya gelmişti. Fenerbahçe ceza sahası içinde Icardi’ye yapılan hareket maçın önüne geçmişti. Maçı canlı yayımlayan BeIN Sport tartışılan pozisyonu yayımlamayı bir türlü beceremedi. Güntekin Onay ve Musa Çözen gibi tecrübeli isimler, laf arasında olayı yönetmenin yabancı olmasıyla açıkladı.
Malum Türkiye liglerinin yayın hakları da Katarlı kuruluşa satıldı. Bir zamanlar yayın hakkı için 500 milyon dolarların verildiği Türk liginin değeri günden güne düştü. TFF başkanı “2 yıllığına 2 milyar 200 milyon Türk Lirası’na anlaştık” diye açıkladı komik rakamı.
Meğer dünyada pek çok ülkede yayın yapan BeIN için Türk ligi önemini yitirmiş. Teşbihte hata olmaz, Türkiye’deki kurum, üst liglere geçmek için tecrübe kazanma alanı olmuş. Nitekim Fenerbahçe-Galatasaray maçının yönetmeni de Katarlı imiş. Türk liglerini tanımayan H. ismindeki yönetmen, kritik pozisyonu yayına aktarmaya gerek görmemiş. Haliyle günlerce konuşulan pozisyon canlı yayında atlanmış.
Mayıs seçimlerinde muhalefetin vaatlerinden biri lig maçlarını TRT’nin satın alması ve herkese açık kanaldan yayımlamasıydı. Seçim sonuçlarını bir de penaltı pozisyonuyla okumak lazım belki de…