Hakan Fidan’ın meseleye el attığı, Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı’nın bu amaçla kurulmasını istediği belirtiliyor. Yurt dışındaki aracı şirketler kapanmaya başlamış.
Mesele şu ki; Türkiye’de yönetimler bir uçtan diğerine savrulup, işin ortasını bulmayı bir türlü beceremiyorlar. Anladığım kadarıyla seçim yenilgisinden sonra özellikle toplumdaki tepkiyi de dikkate alıp vize verme konusunda bir sıkılaştırmaya gidilmiş. Bu durumda aynen Avrupa-Türkiye vize sorununda kurunun yanında yaşın da yanması hâli Afrikalılar için de geçerli olmaya başlamış. Yani normalde vize almasında sorun olmaması gereken, her türlü gerekli kriteri dolduranlar mağdur olmaya başlamış. Afrika ülkelerinden bakan dahil bazı üst düzey yetkililer, kızı ya da oğlunun vizesinin reddedilmesi üzerine, meselenin teknik değil, siyasi olduğunu düşünmeye başlamışlar.
Türkiye “Küresel Güney”in sözcüsü olmaya çalışıyor. Afrika’da yükselen bir profili var. Ama gelin görün ki, Afrikalıların kara kaşı kara gözü için değil, bir kısım üniversitenin gelir arttırma hırsı ve tabii sistemin suistimale açık olmasının yol açtığı haksız kazanç sonuçta Türkiye’yi ara durak olarak gören çok sayıda ekonomik göçmenin ülkeye gelmesine neden oldu. Bu hem toplumun kimyasını bozdu, hem Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerini gölgeledi, hem de durumu düzeltelim derken, Afrika’yla da aramızın bozulmasına neden olan bir sürece evrildi.