CANAN COŞKUN
canancoskun@diken.com.tr
@canancoskun
İstanbul’un Adalar ilçesi için hazırlanan yeni imar planıyla ilgili ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Adalar Belediyesi’nin hazırlayıp Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın onayladığı planlar hayata geçerse en büyük tahribatın Burgazada’da olması bekleniyor. Büyükada’da da Aya Nikola Manastırı yakınlarına devasa bir lojistik alanı planlanıyor. Ada sakinleri, imar planlarının adaları koruma amacı taşımaktan çok turizm amaçlı gelişmelere zemin sağlayacağını düşünüyor.

Fotoğraflar: Diken
Prens Adaları, 1984’ta doğal SİT alanı ilan edilmişti. O günden bugüne kadar Adalar’ın bir imar planı yoktu, bu nedenle inşai faaliyetler geçici yapılaşma koşullarına göre yapılıyordu. Erdoğan’ın kararıyla Adalar, Kasım 2021’de ‘Özel Çevre Koruma Bölgesi‘ ilan edildi ve imar planı yapma yetkisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verilmişti. Bakanlık, adalardaki parsellerle ilgili zaman zaman projeler hazırlamışsa da yargı süreci sonunda hayata geçmemişti. Geçtiğimiz günlerde bakanlığa bağlı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün internet sitesinde adalarla ilgili hazırlanan yeni imar planı askıya çıkarıldı.
Planlar İBB ve ilçe belediyesinden
Diken’in planları kamuoyuna duyurmasından sonra İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün’den bir e-posta aldık. Akgün, e-postada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği ‘özel çevre koruma bölgesi’ kararından önce Adalar’la ilgili imar planı hazırladıklarını, karardan sonra hazırladıkları planların onaylanması için bakanlığa ısrar ettiklerini dile getiriyordu. Akgün’ün aktarımına göre, bakanlık da yeni bir plan yapmak yerine ‘kıyı kesimi ve bazı alanları çıkararak’ planları onadı. Bunun üzerine ilçe belediyesi de uygulama imar planını hazırladı.
‘Büyükada Beylikdüzü’nde bir yer değil’
İmar planının hükümlerine itirazların yükselmesi üzerine Büyükada sakinleri Gizem Gülen, Beril Ünal, Korhan Gümüş ve yazar Viktor Albukrek’le bir araya geldik. Planın ayrıntılarını Diken’e anlattılar.
Ada sakinlerinin planlarla ilgili tepki gösterdiği konuların başında kıyı kesiminin planlara dahil edilmemesi geliyor. Mimar Korhan Gümüş, kıyıların plan dışı bırakılmasıyla dolgu alanların da legalleştirildiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor:
“Kıyı peyzajının olmadığı bu imar planında korumadan bahsedilemez. Burası karada bir toprak parçası değil. Adayla ilgili bir imar planına kıyıları katmamak, Beylikdüzü’nde bir yeri çevirip ‘Burayı Büyükada yaptık’ demekle aynı şey. Adanın denizle ilişkisi kesilerek bir koruma planı hazırlanmaz.”

Dolgu alana heliport
İmar planına göre, adaya bir de Heliport yapılmak isteniyor. Gümüş’ün aktarımına göre, Heliport dolgu alanlardan birinin üzerine yapılmak isteniyor. Projenin yapılacağı söylenen alan Büyükada’nın doğal miras alanlarından biri olmasının yanında kuşların da yuvalandığı bir yer. Heliport projesi, imar planlarının hazırlanmasından önce davalık olmuştu. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin projenin iptali için açtığı davada yerel mahkeme ve istinaf mahkemesi odayı haklı bulmuştu, ancak imar planının ortaya çıkmasından birkaç gün sonra Danıştay’da bekleyen Heliport dosyasında karar bozuldu. Danıştay’ın bozma gerekçesi, daha önce belediye meclis üyelerinin Heliport’a karşı açtığı davanın reddedilmiş olmasıydı. Belediye meclis üyeleri, dava reddedilince temyiz etmediği için ret kararı onanmıştı.

Mimar Gizem Gülen de kıyıların plan dışı bırakılmasıyla ilgili şunlara dikkat çekiyor:
“Planlarda gösterilen günübirlik tesis alanlarıyla ilgili arıtma projeleri olması gerek, ama yok. Kıyı bölgelerini turizme açıp otel, pansiyon sayısını artırarak kontrolsüz bir turizm yapılamaz.”
Viranbağ plajı, Yorguli (Yörük Ali) plajı ve sırtlarıyla Heybeliada’daki Çam Limanı koyu imar planının yapılaşmaya zemin sağladığı diğer yerler. Plajların çevresindeki alanlar 1’inci derece doğal sit alanı olmasına karşın buralar 3’üncü derece sit alanı olarak görülüyor. Planlardaki bu karar, söz konusu alanlara marina, katı atık düzenli depolama tesisi, atık su arıtma tesisi ve akaryakıt istasyonu yapılmasına izin veriyor. Bu alanlarda turizm ve yerleşime de izin verilebiliyor.
Rehberler ortada yok
Gizem Gülen, planlara hizmet edeceği söylenen dört rehberden bahsediyor. Ekolojik Kentsel Tasarım Rehberi, Ziyaretçi Yönetim ve Turizm Taşıma Kapasitesi, Lojistik Yönetim, Biyoçeşitlilik Koruma Eylem Planı. Gülen, söz konusu dört rehberin adaların çalışılması gereken başlıklarını toparladığını söylüyor, ancak bu rehberlerin ortada olmadığını aktarıyor. Gülen’in anlatımına göre, imar planı hazırlanmadan önce yapılan toplantılarda Kentsel Tasarım Rehberi’nin bitmek üzere olduğu ve ‘adalıların çok seveceği’ söylenmiş.
Aya Nikola’ya lojistik alanı
Büyükada’nın arkeolojik sit alanı olan Aya Nikola da imar planının etkileyeceği bölgeler arasında yer alıyor. Burada Adalar Belediyesi’nin atölye şefliği bulunuyor ve kamyonların park alanı olarak kullanılıyor. Geçmişte manastırın bahçesi olduğu için tapu kayıtlarında ‘bostan’ olarak geçen yere lojistik alanı yapılmak isteniyor. Korhan Gümüş söz konusu kararla ilgili şunları söylüyor:
“Yerleşim alanıyla üretimi ayırmak, geçmişte kalmış bir şehircilik anlayışı. ‘Merkezde depolama olur mu, demir atölyesi olur mu’ diyorlar. Gitsinler İtalya’ya, başka yerlere baksınlar. Pek âlâ mimarlık, sanat, restorasyon gibi demir atölyeleri var. Ellerinde eldivenlerle uzmanlar çalışıyor. Adalar’ın neyi eksik? Depolama yapısı, gıda, teknoloji marketlerinin bir ihtiyacı. Burada küçük üretim ve ticaret ağlaşmış durumda. Bu müdahale adanın merkezini turistikleştirerek steril bir doku yaratır.
Ayrıca Büyükada’nın en önemli anıtlarından birinin önüne, Bizans döneminden beri kalıntıların bulunduğu bir yere hiçbir araştırma yapmadan koskoca bir kazulet dikmeyi planlıyorlar. Burası eskiden bir üretim alanı olan manastırın bostanı, adanın en sulak yeri. Adanın gıda ihtiyacı için olduğu kadar, değerli bir anıtın ayrılmaz bir parçası, arkeolojik miras alanı olduğu için korunması gereken bir yer. Plan hayata geçerse Aya Nikola ve adanın merkezi arasında otoyol gibi işleyen bir araç trafiği oluşacak.”

Adalar Sivil İnisiyatifi üyesi Beril Ünal da, adada lojistik alanı olmadan bir yaşamın nasıl tekrar kurgulayabileneceğini şöyle anlatıyor:
“Sezon boyunca günübirlikçi turist akınına uğrayan Adalar’a her gün tonlarca yarım litrelik plastik şişelerde forkliftlerle su geliyor. Belki de depolama alanı ihtiyacı duyulan ana kalemlerden en büyüğü. Ama biz bu ‘ihtiyaca’ depo alanı aramak yerine ihtiyacın kendisini sorgulamaya başlarsak ne olur? Adalar geneline yaygın lezzetli suların aktığı çeşmeler olsa, işletmelere arıtma suyu sistemi zorunluluğu gelse, Avrupa’daki gibi cafelerde suyun satılmadan sunulması sağlansa. Hem çok büyük bir atık probleminden hem de depolama alanı ihtiyacından kurtuluyoruz. Ya da Adalar bostanlarında eskisi gibi sebze ihtiyacının çoğunu karşılasa…”
Yazar Viktor Albukrek ise adanın en seçkin yeri olan Aya Nikola’nın işyerleri ve erzak deposu haline getirilmesi karşısında ne diyeceğini bilmiyor. Albukrek, işyeri tanımı belirsizlik yarattığı için demirci de otel de olabileceğine dikkat çekiyor ve şöyle diyor:
“Bugün için oranın bir ihtiyaç alanı olmadığını düşünüyoruz. İki asırlık Ermeni katolik kilisesi var orada. O araziyi yok edemezsiniz, el koyamazsınız. Aşağı yukarı 1985 yılından beri beklediğimiz netice müspet olacağına menfi oldu.”
Deprem riski
Beklenen İstanbul depremi Adalar’ın da gündeminde. Sakinlere göre, hazırlanan imar planları deprem riskini gözardı ediyor. Korhan Gümüş, adada her an yıkılabilecek binalar olduğuna dikkat çekiyor. İmar planları iki kat sınırı getirse de Burgazada’da falezlerin hemen üstünde beş-altı katlı binalar bulunuyor. Gümüş, bu binaların deprem yönetmeliğine uygun yapılmadığını belirterek şunları söylüyor:
“İmar müdürüne toplantıda iki kat sınırı getirildiğinde bu binaların ne olacağını sorduk. Bize o binaların güçlendirileceğini söyledi. Güçlendirilecek yapı var, yapı var. Bu insan canını ilgilendiren bir konu. Bu planın riskle ilgili ciddi bir eylemselliği yok. Şöyle bir düşünün, sağlam yığma binalar yıkılabilecek, ama dört-beş katlı, niteliksiz yapılar yıkılmayacak. Güçlendirme için ne bir program ne de bir araştırma var. Adadaki bu kaçak inşa edilmiş yapı stoğu oldukça kırılgan.”

Gizem Gülen de imar planının riskli yapılara güçlendirme veya mecburen yıkılıp iki katlı olarak yeniden inşa çözümü getirdiğini anlatıyor ve şunları ekliyor:
“İBB, iki kat sınırlaması sebebiyle beş katlı binası olanlara plan değişikliği yapılabileceği söyledi. Neye hizmet edeceği belli olmayan belediye hizmet alanları açmak yerine riskli yapılarda yaşayanları yerleşik konut alanına taşıyabilirdi.”
Beril Ünal da imar planlarının inşaat sektörünün iştahını açtığını belirterek şunları söylüyor:
“Adalar bu planla açık ve net bir biçimde imara açılıyor. Planlarının içeriğinin de ötesinde biz zaten halk olarak yerel yönetime dair büyük bir güven krizi içindeyiz. Adalar Belediyesi imar müdürü ve başkan yardımcısının rüşvet rayiçleri kulaktan kulağa dolaşıyor. Gerçekten bu insanların uygulayacağı imar planıyla mı hayatımıza devam edeceğiz?”
Tescillenmeyi bekleyen yapılar var
İmar planlarına göre, Adalar’da İBB’nin tescillenmesi talebiyle koruma kuruluna ilettiği 350 tane modern mimari örnek var. Ada sakinlerinin toplantıda öğrendiği bilgiye göre, koruma kurulu bu yapıların tescillenmesiyle ilgili talebi reddetti. İBB, 350 yapı için başvurmuşsa da bu sayının daha fazla olduğu biliniyor. Korhan Gümüş, yeni imar planlarıyla büyük bir yapılaşma oranı verildiğini aktararak şunları söylüyor:
“Tescilsiz ve 2 bin metrekareden büyük alanlar var. Söz konusu imar planıyla tescilsiz yapının içine daha yüksek yoğunluklu bir yapı inşa edebiliyorsunuz. Bunun adı düpedüz ifraz yapmaktır. Belediyenin tescil işleminin tamamlanmadığını, bu yüzden plan yapılamayacağını söylemesi lazımdı. Kültürel miras envanterinin katılıma açılması gerekirdi, ondan sonra planlar hazırlanmalıydı. Belediye normları açıkça çiğnedi. İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanı’nın hazırladıkları planın aynen onaylanması nedeniyle sevinmesi utanç verici.”
Manastır arazisine otel
Büyükada’dan Burgazada’da imara açılması planlanan yerleri görmeye geçiyoruz. Burgazada’da yaşayan sakinler, imar planları hayata geçerse en büyük tahribatın burada yaşanacağını söylüyor. İmar planları da adaya bir otel inşa edileceğini gösteriyor. Otelin haritada gösterildiği yer Gönüllü Caddesi ile Gezinti Caddesi arasında kalan Aya Yorgi Garibi Manastırı’nın arazisi. Arazi Gezinti Caddesi’ni de kapsıyor.

Söz konusu arazi aslında Yorgo Zarifi’ye ait. Manastır, mallarını Zarifi’ye emanet etmiş, ancak Zarifi’nin mirasçılığı Türkiye tarafından kabul edilmediğinden arazi hazineye devredilmiş. Hazine de burayı Silahtar Abdullah Ağa Vakfı’na devretmiş. Vakıf, manastır arazisine karşılık olarak Eyüp’teki arazilerini vermiş. Manastır arazisinde şu anda manastır vakfının kiracısı olan ve en yenisi 60 yıldır orada bulunan tek katlı yapılar var. Otelin yapılması planlanan parselin yanına ‘kültürel tesis alanı’ ve ‘park‘ yapılması planlanıyor. Ada sakinleri oteli yapılırsa bu parsellerde de hak iddia edebileceğini söylüyor.
Çamakya plajının üst kısmında kalan dik yamaç da ‘kültürel tesis alanı’ olarak işaretlenmiş. Ada sakinleri buranın nasıl kullanılacağını bilmiyor. Otel ve kültürel tesis alanı dik bir yamaçta bulunuyor, adalılar buranın heyelan bölgesi olduğunu söylüyor.

Cennet koyuna konut alanı
Planlara göre, Cennet Koyu’nun hemen arkasındaki parseller de ‘yerleşik konut alanı’ olarak işaretlenmiş. Konut alanı için çıkmaz olan bir sokak bile çıkar hale getirilmiş. Buranın çevresinde de yine 1’inci derece sit alanları var. Konut alanlarının yanına bir de ‘belediye hizmet alanı’ kondurulması planlanıyor.
Marta koyunun üstü turizme açıldı
İmar planlarına göre, Burgazada’daki Madam Marta koyunun üst kısmındaki parsele de ‘günübirlik tesis alanı’ fonksiyonu verildi. Yönetmeliğe göre, günübirlik tesis alanları, yeme-içme, dinlenme, eğlence ve spor gibi imkanlar sağlıyor. Konaklama yapılmayan bu alanlarda geceleme için çadır, bungalov kurulabiliyor, karavan çekilebiliyor. Ada sakinlerine göre, burayı işletecek olanlar plajın tamamında hak iddia edebilir.
Mimoza ormanı yapılaşmaya açıldı
Ada sakinleri, günübirlik tesis alanının yapılmak istendiği yerin aynı zamanda ‘ekolojik koridor’ olduğunu söylüyor. Karadeniz’den Akdeniz’e geçen balıkların dinlendiği alan, göçmen kuşların da konakladığı bir yer. Tesisin planlandığı yerin altında sık mimozaların bulunduğu alan da 3’üncü derece sit alanı olarak işaretlenmiş. Bu parselin devamı 1’inci derece sit alanı yani ‘kesin korunacak hassas alan’ olarak görünüyor, ancak parselin kıyıdaki kısmı yine 3’üncü derece sit alanı olarak gösteriliyor. Burada da marina, katı atık depolama tesisi, atık su arıtma tesisi ve akaryakıt istasyonu yapılabiliyor, turizme ve yerleşime izin verilebiliyor.

Madam Marta koyuyla Kalpazankaya plajı arasında kalan ormanlık alanda 3’üncü derece sit alanı olarak gösterildiği için yapılaşmaya açılan kısımlar bulunuyor. Yapılaşmaya açılan söz konusu alanın etrafındaki parseller ise ‘kesin korunacak hassas alan’ olarak görülüyor. Ada sakinleri, doğal sit alanının parçalara ayrılarak yapılaşmaya açılmasının korunacak alana da zarar vereceğini düşünüyor.
Bir ilkokul daha yapılacak
Adada 10 öğrencisi bulunan bir ilkokul olmasına karşın bir ilkokul alanı daha tasarlanmış. Bölünerek parsel haline getirilen Adalar Cemevi’nin bulunduğu kısma da ‘sosyal tesis alanı’ fonksiyonu verilmiş.
Adada tehlike altında olan yerleri gezerken muhtarın itiraz için imza topladığına şahit olduk. Geçtiğimiz haftasonu ada sakinleri de yapılaşmaya açılan bölgeleri gezerek bilgilendirme toplantısı yaptı.
‘Koruma‘ amaçlı imar planlarına karşı itirazlar yükseliyor. Çevre dostu olmayan imar planları hazırlamakla ünlü ve ‘olağan davalı‘ Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yanında İBB ve Adalar Belediyesi de itirazların ikincil muhatabı konumunda.