Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala kararını değerlendirirken, Kavala’nın ismini kullanmak yerine, ‘adı geçenin’ ifadelerini sarf etmeyi tercih etti.

AİHM, 18 Ekim 2017’den beri tutuklu bulunan iş adamı Osman Kavala davasında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2 Şubat 2022 tarihinde başlattığı ihlal prosedürü kapsamındaki kararını bugün açıkladı.
Açıklamada, ‘keyfi uygulamalara’ dikkat çekildi: “Kavala’nın ilk tutukluluğunda olduğu gibi, soruşturma makamları keyfi tutuklamaya karşı mevcut olan anayasal güvencelere rağmen, tutukluluğunun devamını haklı çıkarmak için, çok sayıda yasal eyleme atıfta bulunmuştur.”
Mahkeme, bire karşı 16 oyla, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin üç ay içinde Kavala’ya 7 bin 500 avro ödemesine karar verdi.
‘Adı geçenin’
Sözcü Bilgiç, AİHM’in Kavala kararının icrasına ilişkin aldığı karar hakkındaki soruyu yazılı yanıtladı.
Kavala kararının icrası konusunda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından AİHM’e havale edilmesiyle ilgili Dışişleri Bakanlığı’nın görüşlerini 2 Şubat’ta yapılan açıklamayla kamuoyuyla paylaşıldığını anımsattı.
Bilgiç’in konu hakkında açıklama yaparken Osman Kavala’nın ismini kullanması yerine ‘adı geçenin’ demesi dikkat çekerken; verilen yanıtta şunlar ifade edildi:
“Süreç boyunca Avrupa Konseyi’yle iletişimimiz devam etmiş; Adalet Bakanlığı’mız tarafından adı geçenin yargı sürecindeki gelişmeler hakkında düzenli bilgi sunulmuş, ayrıca adı geçenin tutukluluğuyla ilgili olarak iç hukukta devam eden yargılama sonunda hüküm giydiği AİHM’e ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne bildirilmişti.
Beklentileri boşa çıkarılmış
Ancak ne yazık ki, AİHM konuyla ilgili olarak bugün (11 Temmuz) açıkladığı kararla beklentilerimizi boşa çıkarmış ve Avrupa insan hakları sisteminin itibarının bir kez daha sorgulanmasına sebep olmuştur. Bundan sonraki aşamada süreci takip edecek olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, daha önce sergilediği tarafgir ve seçici yaklaşımı bir yana bırakarak sağduyuyla ve bazı çevrelerin siyasi gündem yaratma arayışlarına mahal vermeksizin hareket etmesini bekliyoruz.”