Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için verilen hapis cezası hakkında ‘uzun uzun’ değerlendirmede bulundu.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada İmamoğlu’na ‘kurul halinde çalışan kamu görevlilerine hakaret’ suçlamasıyla iki yıl yedi ay 15 gün hapis cezası verilmişti. İmamoğlu hakkında siyasi yasak süreci başladı.
İmamoğlu’na verilen karardan sonraysa kamuoyunda altılı masanın cumhurbaşkanı adayı, İmamoğlu’nun siyasi serüveninin Erdoğan’a benzerliği ve kararın siyasiliği gibi konularda tartışma çıkmıştı.
Habertürk’te yayımlanan ve tartışmalara kendince ‘cevap’ niteliğinde olan Uçum’un değerlendirmesine göre, İmamoğlu’yla ilgili verilen karar ve kendisinin siyasi serüvenini Erdoğan’a benzetmek yanlış.
‘Taklitler her zaman aslını yaşatır’
“Unutulmasın ki taklitler her zaman aslını yaşatır, yüceltir” diyen Uçum’un değerlendirmesinden öne çıkanlar şöyle:
* Bu kararla Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük siyasi yürüyüşüne başladığı duruma getirildi görüşü kökten yanlıştır ve asla gerçekçi değildir. Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a benzetmek teşbihte esaslı hata yapmak demektir. İmamoğlu sürecinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaşadıklarıyla ve yaptıklarıyla en ufak bir ilgisi yoktur.
* Ekrem İmamoğlu suçu mahkemece sabit görüldüğü için ceza aldı. YSK üyelerine ahmak demek hakarettir. Bu suç kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı işlenmiştir. Siyasilerin kendi aralarında zaman zaman gerçekleşen sınırı aşan sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi siyaset yapmanın gereği olarak kabul ediliyor ve ceza verilmiyor. Ama yüksek yargı görevlileri için görevleri sebebiyle söylenen hakaret sözünün ifade özgürlüğü içinde değerlendirilmesi hukuken mümkün değildir.
* Cumhurbaşkanı Erdoğan suç işlediği için değil şiir okuduğu için yani ifade özgürlüğünü kullandığı için ceza almıştı. Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza, yerel mahkemenin kararı çerçevesinde hukuka uygundur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verilen ceza, hukuka aykırıdır.
* Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi yürüyüşü, mağdurların, mazlumların ve ezilmişlerin hakkını, hukukunu savunma mücadelesi olmuştur. Bu ülkenin muhafazakarlarının, Kürt’lerinin, azınlıklarının, sosyal ve ekonomik açıdan ezilmişlerinin, ötekileştirilmişlerinin sesi, sözü, savunucusu olan Cumhurbaşkanı Erdoğan çetin, riskli ve büyük bedeller gerektiren çok yönlü bir mücadelenin lideri olmuştur. Halka hizmet siyasetinin mimarı olmuştur.
* Ekrem İmamoğlu hangi haklı talebin hangi haklı kesimin mücadelesini yapmıştır ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’a benzer bir süreç yaşamış olsun. Tamamen pozisyonel ve statü siyaseti yapan, imtiyaz kaybı endişesindeki bir kesimin destek verdiği, kendisine verilen belediye başkanlığı görevini dahi layıkıyla yapamayan birinin sürecini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a benzetmek zorlama bir çabadan öteye gitmez.
* Siyasi lider sonra ülke lideri ve nihayetinde dünyanın en etkili iki-üç liderinden biri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mütevaziliğiyle ve halka dayanan siyasetiyle Türkiye toplumunun ezici çoğunluğunun gönlünde yer buldu. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan ağır yargısal haksızlıklara uğramasına rağmen (şiire ceza, kapatma davası, 367 kararı gibi) hiçbir zaman savcılara, hakimlere, yüksek yargıçlara hakaret sayılabilecek bir söz söylemedi. İmamoğlu ise hakaret etmeyi kendine hak gören tavrıyla, üstenci tarzıyla öne çıkıyor.
* Yargı süreci devam ediyor. Nihayetinde Yargıtay son sözü söyleyecektir. Yerel mahkemenin kararı yürürlükteki hukuka uygunluğu açısından bakıldığında muhtemelen onaylanır. Farklı bir karar çıksa da bu sadece hukuken tartışılabilir.
* Bu karar üzerinden kazanabilecek aday operasyonunu canlandırma çabası net görüldü. Sayın Kılıçdaroğlu’nun önünü kesme gayretlerinin artacağı anlaşılıyor. Ortada halka yabancı bir siyasi kavga, aday kavgası var.
Bahçeli: Hedef Kılıçdaroğlu
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de karara tepkileri ‘vahim saldırı’ olarak görmüş, hedefte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bulunduğunu öne sürmüştü.