ALTAN SANCAR
@altansancarr
altansancar@diken.com.tr
DEVA Partisi, Gaziantep ve Gebze’nin ardından üçüncü mitingini Yozgat’ta topladı. Mitingin ardından gazetecilerle bir araya gelen partinin lideri Ali Babacan, altılı masanın çalışmalarına, partisinin bakış açısına ve seçim tahminlerine ilişkin değerlendirmelerini anlattı. Babacan altılı masadaki diğer partiler gibi kendilerinin de bürokrat listesi üzerinde çalıştıklarını, ama masada henüz ortak havuz oluşturulmadığını söyledi. Babacan’a göre zayıf bir ihtimal de olsa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kasımda baskın seçime gidebilir.

Miting başlamadan önce gelenleri mehter takımı ve mitingden üç gün önce platformun hemen arkasına asılan Erdoğan posteri karşıladı. Alanın arkasına asılan dev posterin indirilmesi için parti yetkililerinin girişimlerinden sonuç alınamamış. Bunun üzerine vinçle dev bir Türk bayrağı asılarak, en azından miting alanından posterin görülmesi engellenmek istenmiş.
Yozgat’a girişten itibaren Babacan’ın mitinglerinin duyurularının yer aldığı afişler işlek kavşaklarda yer alıyordu. Fakat reklam panosu kiralamak isteyen DEVA Partisi tüm girişimlerine rağmen olumsuz yanıt almış. Partiye olumlu yanıt veren tek şehirse Çorum olmuş. İlerleyen günlerde Çorum’da anlaşılan firmadan gelen telefonla “Cumhurbaşkanı geçeceği için üzeri örtülmüş, kusura bakmayın” denmiş.

Partinin genel başkan yardımcısı Mehmet Emin Ekmen de Erdoğan’ın bu durumu bir taktik haline getirdiğini söyledi. Kendilerinin Gaziantep’te miting düzenleyeceğinin duyurulmasıyla Adana’da gençlik buluşması organize edildiğini, Gebze mitingi sırasında da benzer bir durumun yaşandığını aktardı. Ekmen’e göre buradaki amaç çevre illerden gelenlerin engellenmesi, Erdoğan geleceği için kiralık araçların önceden tutularak DEVA Partisi’nin ulaşım olanaklarının kısıtlanması. Son günlerdeki saldırıları ve engellemeleriyse ‘çaresizlik’ olarak nitelendirdi.
Ekmen, anket çalışmalarına da değinip telefonla ya da yüz yüze anketlerin tamamlanma oranının düşük olduğunu, fişlenme korkusunun yaygınlaştığını söyledi. Hatta bu duruma dair örnekler de verdi. Partisinin oylarının yükselme eğiliminde olduğunu, bunun en somut karşılığının da seçimlerde alınacağını vurguladı.
Ekmen’le Kürt seçmenin DEVA Partisi’ne ilgisini de konuştuk. Ekmen, parti olarak ‘bagajlarının dolu olmadığına’ dikkat çekti. AKP’den kopan Kürt seçmenin kendilerine yönelmeye başladığını, bu konuda da çalıştıklarını aktardı.
Yozgat Cumhuriyet Meydanı’ndaki mitingde gençler kadar alanın içinde ve dışında emeklilerin sayısının fazlalığı dikkat çekti. Miting alanına girenler kadar çevreden izleyenlerin sayısı da azımsanmayacak düzeydeydi. Anlaşılan kararsız bölgede duran bazı seçmenler “Acaba ne diyecek” merakıyla Babacan’ı izlemeye gelmiş.
Öte yandan alanın dışında bulunanlarla sohbet ettiğimizde kimilerinin çoktan kararını verdiğini de öğrendik. Alana girmeden Babacan’ı izleyen bazı yurttaşlar, “Burası küçük yer, AKP ve MHP burada çok güçlü. Fişlenmek istemiyoruz” diyerek alana neden girmediklerini açıkladı. Kaldı ki bazı belediye meclisi üyelerinin de çevrede olduğunu, Babacan’ı izlediklerini yine orada bulunanlardan öğrendik. Hatta MHP’nin eski il yöneticilerinin de alanın çevresinde olduğunu Babacan yemekte açıkladı. Ortaya çıkan tabloyu ‘çekimser destek’ olarak nitelendirdi.
Mitingin başlamasına kısa süre kala alanda boşluklar varken, Babacan’ın gelişiyle birlikte bu boşluklar da doldu. Miting alanında ayran ve dürüm dağıtılırken, alana her gelen DEVA Partisi bayrakları ve şapkasını da girişten aldı. Miting alanının platforma yakın yerine yerleşen DEVA Partili gençler sık sık Babacan lehine sloganlar attı, Babacan da bunlara karşılık verdi.
Yaklaşık bir saat süren konuşmasında Babacan hem MHP lideri Devlet Bahçeli’yi hem de Erdoğan’ı hedef aldı. Karaman’da partisinin il başkanına yönelik saldırının faillerinin MHP yöneticisi olduğunu hatırlatıp Bahçeli için “Bir ayağı siyasetin bir ayağı şiddetin içinde” dedi.
Erdoğan’ın enflasyon açıklamalarını ‘masallar’ olarak izlettikten sonra meşhur ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ tezini “Erdoğan sebep, yüksek enflasyon sonuç” diye revize etti. Mitingin bitiminin ardından kendisini bekleyenlerle ile fotoğraf çektirdi ve gazetecilerle yemekte bir araya geldi.
Yemeğe katılan DEVA Partisi Yozgat İl Başkanı İsmail Yılmaz’la Babacan’ın diyaloğu sonucunda miting için Yılmaz’ın ısrarcı olduğu öğrenildi. Yılmaz’ın partisinin genel merkezine “Alanı dolduracağımızdan şüpheniz olmasın” diyerek AKP ve MHP’nin 2018’de yüzde 80’e yakın oy aldığı yerde miting yapılmasına ikna ettiğini Babacan anlattı.

Sohbetin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan en fazla altılı masa sorularıyla karşı karşıya kaldı. Babacan’ın yanıtları şöyleydi:
Altılı masanın son toplantısı 21 Ağustos’ta Saadet Partisi’nde olacak. İkinci tur görüşmeler olacak mı? Bu toplantıda ne gibi somut adımların atılmasını bekliyorsunuz?
Ortak gündemimiz bitmediğine göre, en azından bir ortak aday hedefimiz var ki bir şekilde bu toplantıların devam etmesi lazım. Zamanlaması konuşulabilir. Bu toplantıda muhtemelen ortak karar oluşturmaya çalışırız. Seçim güvenliğiyle ilgili mesela bir komisyon kurduk. O daimî bir komisyon ve seçim güvenliği komisyonu kesinleşmiş resmî sonuçlar açıklanana kadar çalışacak. Bizim kanaatimiz bu toplantıların bir şekilde devam etmesi. Biz irtibatı faydalı görüyoruz. Toplantılarda genel başkanların birbirlerini yakından tanıması çok iyi fırsat oluyor. Kadrolarımız da birbirlerini çok yakından tanımaya başladılar. Bunun da faydasını görüyoruz. Yani çok sayıda genel başkan yardımcısı, çok sayıda genel başkan yardımcısıyla artık dost oldu, arkadaş oldu. Siyasetteki iklim ve üslup değişikliği açısından bana göre son derece faydalı oldu.
Geçiş sürecine ilişkin çalışmalarda gelinen aşama nedir?
Mutabık kaldığımız ve şubat sonunda yayımladığımız belgenin anayasa düzenlemesi haline gelmesi gerekli. Bir anayasa metni ortaya çıkıyor şu anda. Bu belge içinde yaklaşık on kadar yasayı ilgilendiren düzenlemeler var. Düzenlemelerin artık böyle yasa değişiklik teklifi halinde hazırlanması gibi konular var.
Geçiş sürecinde seçilecek cumhurbaşkanının ve meclisin, parlamenter sisteme geçene kadar ülkeyi nasıl yöneteceğinin esasları da belirlenecek. Cumhurbaşkanının yetkileriyle ilgili hususlar asıl konular. Çünkü şu anda ciddi bir yetki birikimi var. Biz bu geçiş sürecinde cumhurbaşkanının karar alırken ve bu yetkilerini kullanırken katılımcılığı esas almasını önemsiyoruz. Yetki paylaşımını esas alan bir düzenlemenin de önemli olduğunu düşünüyoruz. Fakat bunun bir sürü detayı var. Bunun için de karar tablolarını hazırladık.
Toplantılarda geçiş süreciyle ilgili bazı fikirler dillendiriliyor. Ama ‘herkes hazırlığını bitirdi. Artık altılı masada konuşmaya hazırız’ noktasında değiliz. Biz kendi iç çalışmamızı çok ilerlettik. Diğer partilerle de ikili temas trafiğine başlayacak bir noktaya yakında getiririz. Diğer partilerden de çalışmaların olduğunu biliyoruz. Ama altılı masada genel başkanların görüşmesine gelmesi için herkesin çalışmayı tamamlaması lazım.
Altılı masaya yönelik tereddütleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunun henüz bir aday belirlenmemesiyle de ilişkili olduğunu düşünüyor musunuz?
Beklentileri yönetmek çok önemli bir konu. Çıtayı çok yükseğe koyduğumuz zaman ve o çıtaya da ulaşmayınca bir hayal kırıklığı oluşabiliyor. Duvar inşa eder gibi, tuğla üstüne tuğla koya koya gidiliyor. Altılı masa herhangi bir ittifaktan çok daha öte bir iş birliği çalışması içerisinde aslında. Altılı masa bir bakıma Türkiye’yi bir ortak yönetme iradesiyle hareket ediyor.
Cumhurbaşkanı adayının erken aşamada açıklanması ya da belirlenmesiyle ilgili iki tane önemli sorun görüyoruz. Birincisi bu geçiş sürecinin yol haritası üzerinde siyasi partilerin mutabakatı önemli. Ama bir o kadar da cumhurbaşkanı adayının da bu mutabakat içerisinde söz söylemesi, rol alması hatta bu mutabakatı mümkünse adayın açıklaması önemli. Kendi yetkilerini nasıl kullanacağıyla ilgili bir husus en nihayetinde. Çıkıp “Altı parti olarak hani biz senin yetkilerini şöyle tanımladık” demek başka, beraberce konuşup cumhurbaşkanı adayının çıkıp “Ben adayım ve yetkilerimi şu şu çerçevede paylaşacağım” demesi başka.
Cumhurbaşkanı adayı belirlendiği anda her şeyi o adaya soracaklar. Diyecekler ki “Enflasyon nasıl düşüreceksin? Suriyelilerle ilgili sorunu nasıl çözeceksin? Eğitimle ilgili neler yapacaksın?” Bunlar sorulmaya başladığı anda cumhurbaşkanı adayı kendi kafasına göre mi konuşacak? Aday bir partinin genel başkanıysa, kendi partisine programından, politikalarından mı konuşacak? Yoksa “Ben bilmem. Bir dakika altılı masaya sorayım. Oradan karar çıksın ondan sonra konuşayım” gibi bir şey mi diyecek? Dolayısıyla cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinden önce, bize göre her konuda bazı temel alanlarda özellikle bir ortak hedef ve ilke belirlenmesinin çok önemli.
Siz zayıf bir ihtimal de olsa erken ya da baskın seçim olabileceğini söylediniz. Olur da böyle bir durum yaşanırsa siz hazır mısınız? Zira az önce hazırlıkların süreceğini söylediniz.
2018 seçimleri bir baskın seçimdi. Erdoğan, “Erken seçimden bahsetmek vatana ihanettir” derken baskın seçimi yaptı geçti. Dolayısıyla hazırlıksız yakalanmamak lazım. Bu biraz da bizim kendi teşkilatlarımızın ve genel anlamda da bütün muhalefet partilerine ‘dikkatli olalım’ çağrımız. Zayıf bir ihtimal, ama yok değil. Hazır her şey kötüye gitmeden, bizi miting alanının dışından izleyenler bizim alanımıza girmeden seçime gitmek isteyebilirler. Ciddi kaybetme ihtimali var, “Beklersek daha kötüsü olacak, en iyisi bir vurup geçelim” diyebilirler. Bu bizim için, teşkilatımız için sürpriz olmamalı. Partiler için de sürpriz olmamalı.
Gültekin Uysal adayın altılı masadan çıkması gerektiğini söyleyen bir tweet attı geçenlerde. Siz ne düşünüyorsunuz?
Masada hiç kimse böyle bir şey söylemedi bugüne kadar. Kendi görüşleri olabilir. Hiçbir kanaat ifade etmiyoruz. Parti içinde de benim olduğum ortamlarda bu konunun konuşulmasına ben razı olmuyorum. Tabii arkadaşlarımız kendi aralarında, sosyal birlikteliklerde muhabbet edebilirler. Ama ben olunca iş değişir, ben olunca artık o iş yani bu işin geyiği olmaz. Hiçbir isim üzerinde de “Özellikle bu olsun” diye bir duruşumuz yok. Bugün için yok. Ama zamanı geldiğinde kuşkusuz bunların hepsi konuşulur.
Masadaki bazı partilerin atanacak bürokratlar için liste çalışması yaptığı biliniyor. Sizin de bu yönde bir çalışmanız var mı? Genel başkanların kabinede görev alması söz konusu olabilir mi?
Geçiş sürecinin yol haritası çalışılırken, parti genel başkanlarının rolü, görevi nasıl olur mu olmaz mı, gibi bunların konuşulup ortak bir karara varılması gerektiğini biz düşünüyoruz. Bürokratlar konusuna gelince, her parti onu kendi içerisinde çalışması lazım. Yani biz onu sanırım birkaç partiyle görüştük. Henüz partiler oturup da beraber bir havuz oluşturmuş değil. Ama her partinin bu konudaki kendi hazırlıklarını şimdiden yapmaya başlamasında büyük fayda var. Çünkü seçimden sonra zaman çok hızlı akıp gidecek. Önceden ne kadar hazır olursak seçim sonrasında da performans o kadar yükselir ve memleket vakit kaybetmez. Hep takvimlerle yürüdük. Dolayısıyla planlı, programlı, takvimli hazırlığı biz kıymetli buluyoruz. Ülkeye de öngörülebilirlik getiriyor. Yani ülke ne kadar öngörülebilir olursa o kadar istikrar oluyor.
Seçim güvenliği konusunda endişeleriniz var mı? Daha ziyade seçime giderken gerginliğin tırmanmasından endişe ediyor musunuz?
Bu konuda tek bir sorumlu vardır, o da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisidir. Ülkeyi böyle huzur içerisinde, istikrar içerisinde mi seçime götürmek istiyor? Yoksa ülkeye bir kaos ortamında mı seçime götürmek istiyor? Kimse çıkıp da “Biraz kaos ortamı oluşsun, o kaos ortamı da bize yarar” diye düşünmesin. Hiç kimse öfkeden, şiddetten, kaostan istifadeyle tekrar iktidarda kalma gibi bir yanlışın içine düşmesin. Çünkü bu ülkeye yazık olur. Bir de artık vatandaş anlıyor bunları. Eskisi gibi değil kesinlikle. Böyle bir şey yaptığı anda seçimde zaten vatandaşlarımız da bunun cevabını çok güzel bir şekilde vereceklerdir.
Karaman’da il başkanımıza saldırı sonrası Bahçeli’den ve Erdoğan’dan tek bir kelime açıklama gelmemesi, tek bir kelime uyarı gelmemesi gerçekten ibretlik bir mesele. Eğer bundan nemalanacaklarını düşünüyorlarsa, yani şiddetten, kaostan nemalanacaklarını düşünüyorlarsa en iyi cevabı millet seçimde verecektir.
HDP’nin de içinde olduğu üçüncü bir ittifak kuruluyor. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
HDP Eş Genel Başkanı Sancar’ın partimizi ziyaretinde, bir sol ittifak oluşturma niyetleri olduğunu ve bununla da ilgili zaten bir önceki seçimlerde işbirliği yaptığı bazı partilerle de artık resmi bir ittifak içerisinde bu seçime gidebileceklerini bize aktardılar. Biz de “Hayırlı olsun” dedik, yani kendi takdirleridir. Biz prensip olarak her partiyle diyaloğa açığız, ama bizimle diyalog kurmak istemeyen iki tane parti var. Bu yeni oluşacak ittifakta da bizim iletişimimiz olur. Diyaloğumuz olur. Ama işbirliği ayrı bir konudur. Şu anda öyle bir şey hiç gündemde yok.