Britanya’nın Avrupa Birliği (AB) üyesi olarak kalıp kalmayacağının oylandığı referandumda zafer ayrılık taraftarlarının oldu. Britanya seçim komisyonu, seçimi ayrılık taraftarlarının kazandığını resmen ilan etti.
Dün akşam saatlerinden gelen ilk sonuçlar kalma taraftarlarının önde olduğunu söylüyordu. Ancak sandıktan çıkan sonuç, ayrılma yönünde oy kullananların oranının yüzde 52, kalmak isteyenlerin oranının ise 48 olduğunu ortaya koydu.
Geçtiğimiz hafta yapılan son anketlerde, ibrenin kalma taraftarlarından yana döndüğü görülmüştü, dünyanın ve piyasaların beklentileri de bu yöndeydi.
Kampanyanın gözde argümanı: Ya Türkiye de AB’ye girerse
‘Brexit’ olarak adlandırılan AB’de kalma ya da ayrılma kararının verileceği referendum kampanyaları süresince, ülkede çoğunluğunu sağcıların oluşturduğu çıkış taraftarları, sıklıkla Türkiye’den Britanya’ya olası bir kitlesel göç olasılığını korku unsuru olarak kullanmıştı. Londra belediye başkanlığına Müslüman Sadıq Khan’ın seçilmesi de bir diğer argümandı.
Çıkış taraftarları için AB’de kalmak, ‘kimliğini kaybetmek’ ve ‘İslamlaşmak’ olarak lanse edilmişti, çünkü bu kampa göre 76 milyon nüfusuyla ‘Müslüman Türkiye’nin birliğe girmesi halinde kitlesel bir göç yaşanabilirdi.
Bu arada başta Britanya Başbakanı David Cameron olmak üzere AB’de kalma taraftarları, bu argümanı çürütmek için Türkiye’nin kolay kolay AB üyesi olamayacağını sıklıkla tekrar etti.
Referandum sürecine en çok gölge düşüren olay ise, muhalefetteki İşçi Partisi üyesi 41 yaşındaki Jo Cox’un, Leeds kenti yakınlarında seçmenlerle görüşmeye hazırlanırken silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetmesi oldu.
Sırada Fransa ve Hollanda’da mı?
Bu arada Britanya’nın ardından Fransa ve Hollanda’da da referandum çağrıları yapılmaya başladı. Fransa’nın aşırı sağcı Ulusal Cephe (FN) partisi bugün ülkenin Avrupa Birliği üyeliği konusunda bir referandum çağrısı yaptı. FN Başkan Yardımcısı Florian Philippot, Twitter üzerinden yayınladığı mesajda, “İnsanların özgürlüğü her zaman sonunda kazanıyor! İngiltere’ye bravo. Şimdi bizim sıramız” dedi.
Hollanda’da ise göç karşıtı duruşuyla bilinen Geert Wilders de ülkesinin AB üyeliği konusunda referanduma gidilmesi çağrısında bulundu. Bir açıklama yapan Wilders, “Kendi ülkemizin, paramızın, sınırlarımızın ve göç politikamızın kontrolünde biz olmak istiyoruz” diye konuştu.
Corbyn: Kemer sıkma önlemlerinin sonucu
Muhalefetteki İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbyn de, seçmenin kararına saygı duyulması gerektiğini belirterek, ülkenin AB’den çıkışının yasal zeminini oluşturan Lizbon anlaşmasının 50. maddesinin derhal devreye girmesi gerektiğini söyledi.
Corbyn, referandum sonuçlarını yorumlarken, seçmenin bütçe kesintileri ve kemer sıkma önlemlerinden bıktığını belirtti. İşçi Partisi lideri, ayrılık müzakereleri sırasında çalışanlar ve çalışma koşullarına ilişkin en iyi anlaşmanın yapılmasın gerektiğini, ama gelişmelerin zorlu bir sürece işaret ettiğini vurguladı.