
KEMAL GÖKTAŞ
kemalgoktas@diken.com.tr
@kemalgoktas
Gezi eylemleri sırasında TOMA’nın tazyikli suyla kolunu kırdığı 67 yaşındaki kadının şikayeti, Emniyet’in “Gaz atma kurallarına uygun” diye yazdığı rapor yüzünden soruşturulmadı.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi eylemleri sırasında TOMA’dan sıkılan su ile kolu kırılan 67 yaşındaki kadının yaptığı şikayete rağmen polisler hakkında soruşturma açılmamasının ‘kötü muamele yasağının’ ihlali olduğuna hükmetti. AYM kararında, polislere soruşturma izni verilmemesini sağlayan Emniyet’in ön inceleme raporunda ‘polislerin göz yaşartıcı gaz kullanılmasına yönelik mevzuat hükümlerine uygun davrandıklarının’ belirtilmesi eleştirilerek savcılıktan olayla ilgili soruşturma yapması istendi.
‘Elime bayrak verildi, TOMA tazyikli suyla kolumu kırdı’
Olay tarihinde 67 yaşında olan Adalet Sevin, 6 Temmuz 2013’de, Gezi eylemleri sırasında metroya binebilmek için Taksim’e gitmek isterken, kapatılan yollar ve polis barikatı nedeniyle İstiklal Caddesi’ne doğru ilerlemek zorunda kaldı.
Sevin, ifadesinde şunları söyledi: “Benim gösterilerle alakam yoktur. Amacım THY’den bilet almaktı. Ancak minibüs Hilton otelin önünde beni bıraktı. Çünkü gösterilerden dolayı her taraf kapalıydı. Polisler zaman zaman bazı yerlere girmek istediysem de yasak olduğunu söyleyip beni sokmadılar. Onların açtığı koridorları yürüdüm, İstiklal Caddesi Fransız konsolosluğuna 150-200 metre mesafedeki olay yerine geldim. Bu sırada ellerinde BDP ve TKP bayrakları olan bir grup benim bulunduğum yere doğru gelmeye başladılar. Ben de bundan dolayı korktum. Bir ihtiyar bay bana mavi renkli Taksim Dayanışma Derneği bayrağı verdi. ‘Bunu al seni BDP’liler ve TKP’liler ile karıştırmasınlar, korkma’ dedi. Ben de bu bayrakları elime aldım. Bu esnada ara sokaktan bir TOMA bana yaklaşmaya başladı. Heyecandan ve korkudan olduğum yerde kaldım. TOMA ilk suyu sıktığında su ayaklarımda kalmıştı. Aramızda 4-5 metre kala direk beni hedef alarak tazyikli su sıktı. Kalabalık geriye doğru kaçmıştı. Ben kaçmamıştım. Bunu sanki kendisine bir meydan okuma veya direnme olarak algıladığı için sanırım bana sıktı. Suyun çarpması sebebiyle ayağımın yerden kesilip kolumun üzerine düştüğümü anladım. Bu esnada kolumun da kırıldığını hissettim. Bu görüntüleri internetten alarak dosyaya sunduk. Hatta su sıkılırken binada oturan ve videoyu çeken bayanın polis memurlarına ‘Yapmayın’ diye bağırdığını duydum. Tazyikli suyun etkisiyle duvara çarpıp ölebilirdim.”
Soruşturma yapılmadı
Sevin’in yaptığı suç duyurusuna rağmen valilik, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı ön inceleme raporuna dayanarak olayla ilgili görülen dört polis hakkında soruşturma izni vermedi. Valilik kararına yapılan itiraz da mahkemece reddedilince Sevin, avukatı aracılığıyla AYM’ye başvurdu. AYM’nin 2. bölümü başvurudan üç yıl, olaydan ise altı buçuk yıl sonra verdiği kararında, ‘kötü muamele yasağı’nın ihlal edildiğine hükmetti.
TOMA’nın kamera kayıtları silindi
Kararda başvurucunun olaydan hemen sonra hastaneye giderek rapor aldığına dikkat çekilerek, devletin bu andan itibaren adli soruşturmaya başlaması gerektiği, ancak bunun yapılmadığı, savcılığın ancak başvurucunun suç duyurusundan sonra işlem yaptığı vurgulandı. Kararda, “Bu gecikmenin sonucunda başvurucunun iddiasına konu olan TOMA’daki kamera kayıtlarına -silinmesi nedeniyle- ulaşılamadığına dikkat çekilmelidir” dendi. Savcılığın sadece MOBESE ve TOMA’dan kayıtları istediği, çevredeki bina veya işyerlerinin kamere kayıtlarını araştırmadığı, olayla ilgili tanık da dinlemediği anlatılan AYM kararında “Bu eksiklikler savcılığın gerçeği ciddiyetle öğrenme çabası içinde olmadığı kanaati uyandırmaktadır” dendi.
Tazyikli su raporunda gaz bombaları mevzuatı
Valiliğin soruşturma izni vermeme kararında ‘soruşturma konusu suçların izin şartına bağlı olup olmadığının dahi araştırılmadığı’ vurgulanan AYM kararında şöyle devam edildi: “Başvurucunun iddiaları tazyikli su etkisiyle yere düşerek yaralandığı çerçevesinde şekillenmesine rağmen soruşturma izni verilmemesi kararında göz yaşartıcı gaz silahları ve mühimmatlarının kullanılmasına ilişkin düzenlemelere atıf yapılarak bir sonuca ulaşıldığı, ayrıca somut olay bağlamında bir değerlendirmenin kararda yer almadığı görülmektedir.”
Valiliğin soruşturma izni verilmemesi kararına itirazı reddeden bölge idare mahkemesinin de gerekli denetimi yapmadığı vurgulandı. AYM bu gerekçelerle Anayasa’nın 17/3. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutu bakımından ihlal edildiği sonucuna vardı. AYM, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden etkin bir adli soruşturma yapılması için kararın bir örneğinin İstanbul başsavcılığına gönderilmesine karar verdi.