Cumhuriyet gazetesi davası, temmuz ayında bıraktığımız yerden yarın Silivri’de devam edecek.
Bu dava, bu dönemin sembol davası.
Kendimi tekrarlamak pahasına söylüyorum; 12 Eylül döneminin sembolü Barış Derneği ve DİSK davaları, 90’lı yıllarda sistemsel çöküşün sembolü “Manisalı Gençler” diye bilinen işkence davası ve 2010 sonrasında Türkiye’nin AB reform sürecinden yavaş yavaş İslamcı bir otoriterliğe sürüklenmesinin şifresi, Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarında gizliydi…
Tarihçiler, muhtemelen ileride bu davaları, “rejimi korumak” bahanesiyle devlet aygıtı eliyle demokrasiyi yok etme girişimi olarak tanımlayacaklardır.
Cumhuriyet davası da, bu dönemin sembol davası olarak, Türkiye’deki kurumsal iflas ve yargı sorununun en somut ve aynı zamanda en absürt örneği olarak tarihin sayfalarına geçecek.