Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Memleketi yıllarca yönetenler, baskılar karşısında o kadar bunalmışlardı ki, etnik bir realiteden bile bahsetmeye başlamışlardı. Bir parti lideri [Tansu Çiller] ve bir zenginimiz [Sakıp Sabancı] ‘Bask Modeli’ni dillendiriyor, TOBB dahi, ‘siyasî çözümcü’ olduğu bilinen, ismini ‘Doğu’dan [Doğu Ergil] almış birine, verilerin saptırılmış olacağını bile bile, ‘Güneydoğu Raporu’ hazırlatabiliyordu. Milliyetçilerin kararlı tutumları olmasa, bu raporun ışığında Türkiye’de düzenlemeye bile gidilecekti.”
Ak Parti Hükûmeti, daha önce PKK’ya ve türevlerine bütün kapıları açmış, neredeyse, buyurun devleti kurun demeye gelen tavır içine girmişti.
Baktılar Türkiye elden gidiyor, müdahale ettiler. Silahlı PKK, Türkiye’de ezildi ama siyasî uzantıları CHP’nin başındakileri de yedekleyerek abandıkça abanıyorlar.
Abdullah Öcalan idam cezası alacağını bile bile asla “Ben ettim, siz etmeyin” moduna girmemiş, bildiğini okumuştur. Onun da şahidiyim. Duruşmalarda tavrını gördüm. İşine geldiği gibi konuşuyordu.
Kendimize gelelim. Hiçbir surette Abdullah Öcalan’a “Lütfen lütufta buyurun!” denmemeli.