BURAK KILIÇ
İki takımın da kazanmaktan çok aklında kaybetmemek vardı. Galatasaray için belki bir nebze izahı vardı bu halin. Rakibinin sekiz puan önündeyken riske girmemenin bir anlaşılırlığı var ama Fenerbahçe için açıklaması yok.
İlk yarıda Galatasaray beklendiği gibi baskılı başladı. Cim-Bom’un ön alandaki beş oyuncusu sert, sprintli presle hem rakibini boğdu hem de kaotik ayaklarıyla tehdit oluşturdu. Bu süreçte pas yeteneksizliğini göz ardı eden Fenerbahçe, garantili paslaşmalar yerine panikle ve pozisyon alamadan topu çıkarmaya çalıştı.
Galatasaray’ın baskısını 90 dakikaya yayması insanüstüydü. Tudor da bunu fark etti fakat biraz erken frene bastı. 10’uncu dakikadan sonra oyun dengeye büründü.

Fotoğraf: DHA
Üçüncü bölgede yapılan pas orta sahanın gerisine çekildiğinde ise Fenerbahçe için hücum vaktiydi. Özellikle Janssen kaçırdığı gole rağmen çok etkiliydi. Maicon ve Denayer’i merkezde tutarak N’Diaye’nin hücum iştahını engelledi. Merkezdeki seri paslarla ilk yarıda iki net pozisyon buldu Fenerbahçe. Buna karşın Gomis’in bireysel çabasıyla girdiği bir pozisyon verdi kalesinde.
Tudor için bir parantez açmak gerekli. Serdar’ın sakatlanmasıyla kadro mühendisliğinin kurbanı oldu. 3-2-2-3 oynamak isteyen Tudor’un planı ilk yarının ortalarında Serdar sakatlanınca bozuldu. Ahmet Çalık’ın üçlü stoperdeki zaafiyetini riske etmedi ve dörtlü savunmaya döndü.
Oyun ilk planda ilerleseydi şüphesiz N’Diaye daha özgür kalabilirdi.
Kırmızı karttan sonra ne yapıyorduk?
İkinci yarıda iki takımda prangaladığı orta sahanın çimlerine nefes aldırdı. Tam mesafelerin uzadığı, Rus ruletinde mermilerin namlulara sürüldüğü sırada sahaya atılan maddeler oyunun seyrini değiştirdi. İki takımın temposu bir yana, terleri soğudu.
60-75 arasında topla daha çok oynayan ve tehditkâr bir oyun sergileyen Fenerbahçe’nin başına ying-yang geldi. Kalesindeki en tehlikeli pozisyonu görecekken Belhanda’nın kendini yere bırakmasıyla bir kişi fazla oynamanın ‘avantajını cebine koydu’ denilmesi gerekirken ‘ceplerin delik olduğunu’ fark etti.
Aykut Kocaman’ın cebinde farklı bir plan kalmamıştı. Arena’da kaybetmekten korktu Kocaman. Bunu oyuncularına da fark ettirdi. Herkes hamle yapmasını beklerken hamleyi maçın bitimine üç dakika kala yaptı.
Maçı neden kazanmak istemedi bilinmez ama Fenerbahçe avucunun içindeki üç puanı dostluk ve kardeşlik adına Galatasaray’la pay etti.