Başakşehirli milli futbolcu Arda Turan, şarkıcı Berkay Şahin’le bardaki kavgası ve ardından hastanede yaşananlarla ilgili medyada yazılanların ‘dedikodu’ olduğunu öne sürerek, “Bahsi geçen kişinin tepkisine ise orantısız bir tepki verdiğimi kabul ediyorum” dedi.

Fotoğraf: Habertürk
O gece yaşanan olayları uzun uzun anlatabileceğini ifade eden Arda Turan, ‘orada bulunan hanımefendilerin hiçbirini tanımadığını, hiçbiriyle kendini ya da ailesini küçük düşürecek bir diyaloğa girmediğini’ dile getirdi.
Turan, eğlendiği gece kulübünde şarkıcı Berkay’a saldırıp burnunu kırmıştı. Kavga, Arda Turan’ın Berkay’ın eşi Özlem Ada Şahin’i taciz ettiği iddiasıyla çıkan tartışmanın ardından çıkmıştı. Sonrasında Arda Turan, Berkay’ı yattığı hastane odasında ziyaret etmiş, bu sırada ateş edildiği öne sürülmüştü. Silahınsa ruhsatsız olduğu ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet savcısının kasten yaralama ve silahla tehditten konuyla ilgili işlem başlatmasının ardından Turan emniyete giderek ifade vermişti.
Açıklamasında profesyonel bir sporcu olduğunu ve öfkesini kontrol etmeyi öğrenmesi gerektiğini anlatan milli futbolcu, “Bunu hem sahada hem özel hayatımda yapabilmeliyim” dedi.
Hakkında söylenenlerin ‘iftira’ olduğunu savunan Arda Turan şöyle devam etti: “Ben kendimle baş başa kaldığımda bunların hepsinin yalan olduğunu biliyorum ve bu bana yeter. Umrumda olan tek şey ise eşim Aslıhan’dır.”
Turan ve şarkıcı Berkay’ın bardaki kavgası ve ardından hastanede yaşananların görüntüleri ortaya çıkmış, buna göre, eğlence mekanında Berkay’ın burnuna kafa atan Turan, daha sonra hastaneye kaldırılan şarkıcının yanına giderek silahla bir el ateş etmişti.
Arda Turan’ın açıklaması şöyle
“Konu ‘Arda Turan’ olunca, magazin medyası gerçekleri değil dedikoduları tercih ediyor. Bu hep böyle oldu. Ama bu defa, her defasından farklı olarak beni çirkin bir iftira ile sadece kamuoyunun önüne değil, 8,5 aylık hamile eşimin de önüne attılar. O gece neler olduğunu uzun uzun anlatabilirim. Orada bulunan hanımefendilerin hiçbirini tanımadığımı, hiçbiriyle kendimi ya da ailemi küçük düşürecek bir diyaloğa asla ve asla girmediğimi uzun uzun açıklayabilirim.
Ama üzerime atılan iftira hakkında en hafif tabiriyle tek bir kelime kullanmayı tercih ediyorum, ‘YALAN’. O gecenin başlangıcında olanlarla ilgili başka hiçbir şey söyleme ihtiyacı duymuyorum.
Bahsi geçen kişinin tepkisine ise orantısız bir tepki verdiğimi kabul ediyorum. ‘Başka birisi olsa böyle sert bir tepki verir miydin?’ derseniz, hayır vermezdim. Ama geçmişte yaşananları bilenler için neden böyle davrandığımı anlamak zor olmayacaktır. Yine de aşırı bir tepki gösterdim. Kendisine de o gece üzüntümü dile getirdim. Ben profesyonel bir sporcuyum ve öfkemi kontrol etmeyi öğrenmek zorundayım. Bunu hem sahada hem özel hayatımda yapabilmeliyim.
Yarın bir açıklama daha yapıp; kulübümden, takım arkadaşlarımdan ve başkanımdan da ayrıca helallik isteyeceğim. Ama bu birkaç cümlenin muhatabı, eşim Aslıhan’dır. Yaptığım her şeyi kendi vicdanıma açıklayabilirim. Bir tek şey hariç; sebebi ne olursa olsun, birkaç gün sonra doğum yapmak üzere olan eşimi evde bırakıp geçe geç saatte bir eğlence mekânına gittim. Bu hareketim sonrasında kendimi maruz bıraktığım bunca iftira ve sonrasında olan bunca şeyi düşündükçe ona büyük bir haksızlık yaptığımı hissediyorum ve içim yanıyor. Hakkımdaki iftiralar ve yalanlar umrumda değil. Ben kendimle baş başa kaldığımda bunların hepsinin yalan olduğunu biliyorum ve bu bana yeter. Umrumda olan tek şey ise eşim Aslıhan’dır. Çok sevdiğim eşimin beni benden daha iyi anlıyor olmasına rağmen, ben kendimi affedemiyorum. Madem bir açıklama yapmam isteniyor, o zaman şunu açıklayayım; bir daha eşimin böyle bir saçmalıkla karşı karşıya kalmasına asla izin vermeyeceğim.”