Yeni bir araştırmaya göre Baltık Denizi’nde Afalina türündeki tek yunus, yalnızlıktan ve arkadaşsızlıktan kendi kendine konuşmaya başladı.
Fotoğraf: Temsili
Afalinalar, avlanma ve çiftleşme gibi davranışlarda işbirliği yapmalarıyla tanınan son derece sosyal hayvanlar.
TRT Haber‘in aktardığına göre Danimarka’daki Svendborgsund kanalında, halkın ‘Delle’ adını verdiği erkek yunus, türün yaşadığı bölgenin dışında çok vakit geçirmeye başladı.
Bu yunuslar, birbirlerini bir tür adlandırma yöntemi de olan imza ıslıklarla çağırıyor. Böylece hayvanlar ıslıklar aracılığıyla kendisini çağıranın kim olduğunu anlayabiliyor.
Sosyal bir tür olan bu hayvanların kanalda tek başına yaşayan bir örneğini bulmak, bilim insanlarını şaşırttı.
Araştırmacılar, Delle’nin varlığının, kanaldaki diğer deniz canlılarını nasıl etkilediğini anlamak üzere Delle’nin davranışlarını daha fazla inceledi.
Çalışmada yunusun çıkardığı sesleri yakalamak için sualtı kayıt cihazı kullanıldı.
Cihazlar, ıslıklar, düşük frekanslı tonal ve vurmalı seslerle ani ses patlamaları da dahil olmak üzere yalnız yunus tarafından çıkarılan bir dizi farklı sesi kaydetti.
Araştırmada Delle’nin ‘hedefe yönelik’ seslerinin türünün diğer üyelerinde belirli tepkiler yaratmayı amaçlayıp amaçlamadığı incelendi.
Hayvanlar, hedefe yönelik sinyalleri, yırtıcı hayvanlar hakkında uyarmak ve diğerlerinin zihinsel durumunu değiştirmek için kullanıyor.
Maymunlar ve afalinalar da dahil olmak üzere yüksek zekalı ve sosyal hayvanların bu tür sinyaller ürettiği biliniyor.
Araştırma sonucuna göre yalnız olan Delle’nin çağrılarının bir hedefi olmadığı ancak yunusun oldukça konuşkan olduğu belirlendi.
Delle diğer türdeşleriyle iletişimi sürdürmek ve eylemleri koordine etmek için sesini kullanıyordu.
Bilim insanları, araştırma sonuçları hakkında şu yorumu yaptı:
“Yunusun yalnız olduğu bilinmeseydi kayıtlardan üç farklı yunustan oluşan bir grubun yakalandığı sonucuna varılabilirdi. Yunusun, türdeşinin olmadığı bir yerde bu sesleri çıkarması son derece sıradışı.”
Hayvanın çıkardığı bu seslerin ‘duygusal sinyaller’ olabileceğini düşünen uzmanlar, bu ‘kendi kendine konuşma’ biçiminin, sosyal etkileşime yönelik içsel bir ihtiyaçtan doğmuş olabileceğini belirtti.
Ancak bilim insanları, bu fenomen hakkında ‘net bir açıklamaya sahip olmadıklarını’ söylüyorlar.