ELMAS TOPCU
Son yıllarda Türkiye, Almanya’da ‘terör otoyolu’ olarak anılıyor.
Ankara’nın IŞİD ile mücadeleye yeterli destek vermediği, kurulan uluslararası koalisyona, ancak baskıyla asgari katılım sergilediği, İslam Devleti (IŞİD) yerine Kürtleri ve Şam yönetimini birincil düşman ilan ettiği, Kürtlere karşı radikal İslamcılara göz yumduğu, Almanya’dan gidenlerin de aralarında bulunduğu bazı IŞİD üyelerinin Türkiye’nin sınır illerindeki hastanelerde tedavi olduğu ileri sürülüp özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan eleştiriliyor.
Bu bağlamda, 32 insanın hayatını kaybettiği Suruç saldırısına ilişkin yorumlar da hayli sert.
Spiegel dergisi, sıcağı sıcağına yayınladığı haber analizde “Ankara’nın yıllarca sınırında göz yumduğu İŞİD şimdi Türkiye’ye savaş açtı” yorumunu yapmıştı.
Tagesspiegel: Acısı çıkıyor
Tagesspiegel gazetesindeki yorumda ise eleştirilerin odağında Erdoğan yer aldı. “Düşmanın düşmanı da düşmanındır“ başlıklı yorumda şu satırlara yer verildi:
“Erdoğan, uzun süre IŞİD’e engel olmadı, çünkü IŞİD, Erdoğan’ın düşmanı ilan ettiği Esad yönetimiyle birlikte Kürtlere karşı savaşıyordu. Şimdi bu politikanın acısı çıkıyor.
Kobane! Hiçbir yer, Suriye’nin kuzeyindeki bu kent kadar, IŞİD’e karşı direnişin sembolü haline gelmedi. Dört ay sürdü, ABD’nin de yoğun hava desteğiye bu yılın başında Kürtler Kobane’yi kurtardı.
Bugün Kobane, tuzak ve bombalarla dolu bir enkaz. Günlük hayattan söz etmek mümkün değil. Türk gençleri ise bunu değiştirmeyi istiyordu. Kobane’nin yeniden inşaasına yardım planlıyorlardı. Bu planları yerle bir edildi. Suruç’ta bir bomba, onları hayatın içinden koparıp aldı. Ankara, saldırıdan IŞİD’i sorumlu tutuyor. Ve Ankara, yanlış Suriye politikasının enkazıyla karşı karşıya.
Türkiye, yıllarca cihatçıların zalimce faaliyetlerine ve güçlenmesine göz yumdu. Örneğin cihatçılar, hiçbir engelle karşılaşmadan Suriye ve Irak’a geçebildi. Dünyanın dört bir yanından gelen cihatçılar, IŞİD’e katılmak için Türkiye’yi kullandı. Kobane’de büyük savaş yaşandığında da Türk ordusu hiçbir şey yapmadan izledi.
Bu göz yummanın arkasında hep bir hesap vardı, ancak şimdi bu hesabın bir felaket olduğu görülmüş oldu. Hesap, ‘IŞİD’e göz yumalım, çünkü onlar bizim düşmanlarımızla savaşıyor, başta da Esad ve kendi devltini kurmaya çabalayan Kürtlerle’ şeklindeydi. Erdoğan, her ikisinden de nefret ediyor. Öyle nefret ediyor ki şimdiye kadar politik gerçeklikleri bile bile görmezden geldi, hatta göremedi. Bir hilafet devletini, bağımsız bir Kürt devletine yeğ tuttu.
Erdoğan ve Türkiye, Suruç saldırısından sonra vahim bir şekilde Goethe’nin ‘Sihirbazın Çırağı’ şiirindeki gerçeklikle tanıştı: ‘Çağırdığım ruhlar, artık gitmiyor.’
Terör ordusu IŞİD, sessizce varılmış uzlaşmaların, sahte vefanın peşinde değil. Onları ilgilendiren tek şey, güç bölgesini genişletmek. Ve yaptıklarını doğru okumak gerekirse, militan İslamcılar Türkiye’nin de kendilerini ait olmasını hedefliyor. Bu nedenle de savaşı Türkiye’ye taşıyorlar.
Peki Ankara şimdiye kadarki politikasını değiştirip daha sert bir tutum izeyecek mi? Olabilir, zira birçok Türk de artık hükümetini hiçbir şey yapmamakla suçluyor. Ancak Ankara’nın tutumunun değişmesi için, Erdoğan ve yanındakilerin kafalarındaki ‘Kürt düşmandır’ saplantısından kurtulması şart. Şu an itibarıyla bu imkansız. Ancak Suruç’taki insanlık dışı saldırı, Batı’nın da ortak desteğiyle belki bir şeyleri değiştirebilir. Erdoğan’a, izlediği çizginin çok tehlikeli bir çıkmaza sürüklediği net şekilde gösterilmeli.”
Neue Rhein Zeitung: Kuduz köpekten sadakat beklemeyeceksin
Neue Rhein Zeitung’daki yorum daha da sertti:
“Kuduz bir köpeği besliyorsan, minnet ve sadakat beklemeyeceksin. O köpek, eninde sonunda ısırır. Türkiye, uzun süre İslam Devleti taraftarlarını destekledi, Suriye’ye girişlerine göz yumdu, yaralı militanlarını hastanelerinde tedavi etti ve büyük ihtimalle de silah ve askeri destek verdi.
IŞİD ve diğer cihatçı gruplar, Ankara için, nefret ettiği Esad rejimini devirmek ve güney sınırlarında bağımsız, sosyalist bir Kürt bölgesi oluşmasını engellemek için araçtı. Erdoğan ve Türk hükümeti için IŞİD özgür bir Kürdistan’dan daha az tehlikeli.
Bu tavrın iyi sonuçlanmayacağı belliydi. Tarih, cihatçıların, kendilerini kimin desteklediğine zerre değer vermediğini Suudi Arabistan’da da gösterdi. Şimdi de IŞİD savaşı Türkiye’ye taşıyor.
Suruç’taki saldırı, tamamen yerle bir olan Kobane’nin yeniden inşaasına yardım etmek isteyen gençlere yönelikti. Ve Kürtlerle Türklerin arasındaki gerginliği daha da tırmandıracak, sonra kırılgan çözüm sürecine de zarar verecektir.
Acı olan, şimdiye kadar hiç bir Alman politikacı da çıkıp NATO partneri Türkiye’yi, ‘Sen de IŞİD ile sevgi yumağı oluyorsun’ diye açıkça eleştirmeye cesaret edemedi. Üstelik bu tavrıyla Türkiye’nin oradaki Alman askerlerin güvenliğini de tehlikeye attığını bildiği halde.”
Die Tageszeitung: Türkiye’nin işi çok zor
Die Tageszeitung’daki yorumda da benzer görüşler dile getirildi:
“Daha bir ay önce, Türkiye’de hükümete yakın gazetelerdeki yorumcular, PKK’nın müttefiki YPG’nin en az IŞİD kadar tehlikeli olduğunu yazdı. Attıkları tiradın nedeni ise YPG’nin önemli bir askeri başarı göstererek IŞİD’i Akçakale sınırındaki bölgeden püskürtüp, Kamışlı ile Kobane arasında koridor açmayı başarmasıydı.
Erdoğan, “Sınırımızda hiçbir zaman Suriyeli bir Kürt devletine izin vermeyeceğiz“ dedi ve bu sözleri, Kobane’de aylar süren çatışmalar sırasında terör örgütü IŞİD’in Türkiye üzerinden yardım taşımasına gıkını çıkarmazken, Kobane’de yakınları bulunan Kürt militanların kente yardım göndermesini bütün gücüyle engellemeye çalışmasını akıllara getirdi. Ancak ABD’nin yoğun baskısından sonra Türkiye üzerinden peşmergeye yardıma izin vermişti.
IŞİD’e karşı ise Erdoğan daha başka davrandı. Akçakale sınırı, Kürtler tarafından kurtarılmadan önce IŞİD’a yardım istasyonu olarak biliniyordu. Akçakale’den doğrudan bir yol Rakka’ya gidiyor ve buradan dolu TIR’ların Rakka’ya gitmesine izin verildiği yönünde sıkça haberler yayınlandı. Ve ayrıca Akçakale, IŞİD militanlarının geçiş noktasıydı.
Kürt politikacıların anlattığına göre Urfa’da Türk makamlarının da bilgisi dahilinde, aralarında çok sayıda Batılının da bulunduğu IŞİD militanları hastanelerde tedavi edildi ve sonra yeniden Suriye’ye geçti.
Ankara’nın bu tutumu ABD ile ilişkilerini de rahatsız etti. Türkiye, resmi olarak IŞİD karşıtı koalisyonu destekliyor görünse de pratikte her türlü yardımı engelledi. İncirlik’in ABD tarafından kullanılmasına bile izin vermedi.
Bu nedenle hem Türkiye’deki hem de Suriye’deki Kürtlere göre Türk hükümeti IŞİD’in güçlenmesinde pay sahibi. MİT’in IŞİD’lilere Türkiye’de göz yumduğu ileri sürüldü. Geçen haftalarda polis, Suriye’ye geçmeye çalışan IŞİD destekçilerini tutukladıysa da, IŞİD’in Türkiye’deki ağını zararsız hale getirmek çok zor olacaktır.”