Açlık varsa, ibadet onu yok etmektir. Yoksulun doyurulduğu iftar çadırlarında değil, bir daha gelmemek üzere, görünmemek üzere yok etmektir. Açlık utançtır.
Nuriye ve Semih “açlıklarının” yüz küsürüncü gününde artık geriye dönüşü olmayan bir yola girmişlerdir. Toplum, yoksulun açlığını, bu iki insanın açlığını bitirmek yerine, “layıkıyla iftar yapamayanları” doyurmakla gururlanıyorsa ve kendisine emanet edilen çocuklar askerde göz göre göre zehirlenirken, iki genç beden kendisini açlığa yatırmışken, ibadeti bir şova dönüştürüp meşrulaştırıyorsa, açlığın da, zehrin de nedeni kendisidir.
Bundan sonra ya kendisini değiştirmek ya da açlığı yok etmek yapacağı en onurlu davranış olacaktır. Çünkü açlık varsa, ibadet onu yok etmekten başka bir şey değildir.