Bir casusluk faaliyetinden söz ediliyor. Ancak bunun ötesinde bir durumla karşı karşıya bulunduğumuz da açıktır. Zira, dinleme ya da casusluk faaliyeti ‘mediatize’ edilmiş durumda.
Demek ki amaç sadece bilgi toplamak, aynı zamanda teşhir etmek, yıpratmak, zaaf içinde göstermek, içerik açısından ele alındığında ise ‘siyasi iktidarda bir savaş iştahı’ bulunduğu algısını yaratmak.
Şu sonuç açıktır: Türkiye’de pek çok aklı başında adamın uykuya yatırdığı cemaat-hükümet gerginliği, cemaatin devlet içi yapılanması ve eylemleri, bunlar etrafında ortaya çıkan devlet krizi uç bir noktaya gelmiştir. Seçimlerle ilişkili bakıldığında bu durum AK Parti’ye muhtemelen puan kazandırır.
Şu otoriterleşme baskısının yeni ürünleri olarak ortaya çıkan şu iki mesele bu gelişmelerin gölgesinde de kalmamalı: Dinlemeler ve ulusal güvenlik gerekçesi Twitter’dan sonra Youtube’un kapatılmasına neden oldu. Siyasi iktidarın bu yasaklarla yol alamayacağını, asıl meselesinin devlet sistemindeki kendi içindeki delikler olduğunu görmesi gerekir.
‘Vatan hainliği’ gibi sıfatların ‘dinleme işini yapanlar’ın haricinde, ortaya çıkan bilgileri tartışanlara ve farklı yorumlayanlara yöneltilmesi demokratik değerlerle sorunlu bir durumdur. Özellikle basının bu konuda dikkatli olması gerekir.