Mustafa Kemal, Menderes, Özal, zıt anlamları ve sonuçları olan tutum ve politikaları bir arada temsil ettikleri oranda, ‘paradoks‘ tabirini fazlasıyla hak ederler.
AK Parti de bir paradoks halidir. Erdoğan ise başlı başına bir paradokstur.
AK Parti’nin ana politikası, ülkenin kurucu modelini aşağıdan yukarıya, dışlananları oyuna sokarak, kendi temsil ettiği kitleleri iktidar kanallarına yaklaştırarak değiştirmekti. İstediğini önemli ölçüde başardı.
Bugün AK Parti’nin yüzde 50’lik oyunun karşılığı budur. Bu oy bir algıya işaret eder. Toplumdaki demokrasi algısına, sosyolojik eşitlenmenin temel demokratik talep olduğuna…
Peki, paradoksunun diğer ucunda ne var?
Açık: Türk sistemine, Türk siyasetine, muhafazakar siyaset algısına, ancak özellikle ve özel bir biçimde Erdoğan’a egemen olan derin zihniyet, ataerkillik hali ve ataerkil siyasetin krizi…