Tıpkı Anayasa tartışması gibi müfredat da aynı iktidar tarafından defalarca değiştirildikten sonra tekrar değişiklik talebiyle ortaya getirilmektedir. Bunca değiştirilmiş haliyle dahi Anayasanın toplantı ve gösteri hakkı, ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, bizzat Anayasa Mahkemesinin yetkisi gibi temel hükümleri uygulanmıyor. Eğitim sistemi de bütün bu müfredat değişikliklerinden sonra hâlâ büsbütün yerlerde sürünmektedir.
Müfredat değişikliği ve Anayasa değişikliği konuları belediye seçimlerinde iktidar partisinin başarısızlığının hemen ardından ortaya sürülmüştür. Yolsuzluk, israf ve liyakatsizlikle yaratılan ekonomik kriz toplumun birçok kesimlerini, özellikle de yoksul ve orta sınıfları büyük sıkıntıya sokarken ülke kaynaklarının tüketilmiş olmasıyla iktidar çözüm bulmakta zorlanmaktadır.
Önerilen müfredat değişikliğinin giriş belgesi ideolojik (dinî ve millî) söylemlerle yazılmış, mantık silsilesi, insicamı olmayan, bolca akademik terimin anlamlarından kopuk şekilde gereksiz ve rastgele kullanıldığı, cümlelerin üst üste yığıldığı, neyin nereden çıktığı gerekçe ve dayanakların ne olduğu belli olmayan bir metin izlenimini veriyor. Bu müfredat değişikliği gündemi değiştirmek, ve kafaları bulandırmak için kullanılabilir. Öte yandan liyakatsiz kadrolar kendi şartlanmaları ve cehaletleri içinde dünyada ne olup bittiğini görmedikleri, sözünü ettikleri alanlarda bilgi sahibi olmadıkları, ve bilginin ne demek olduğunu, güvenilir bilginin nasıl edinildiğini de bilmedikleri için eğitimi dünya bilgisine göre değil belirsiz “değerlere” göre şekillendirmeye yönelik bu taslak, sadece taktik olarak değil, ciddî bir değiştirme girişimi olarak hazırlanmış olabilir.
Gerçekten Anayasa konusunda da müfredat konusunda da kökten, sağlam değişikliklere ihtiyaç olduğu kesindir. Bunların bu iktidarın önderliğinde ve güdümünde, üstelik kısacık sürelerde yapılması gündemini reddetmek gerekir.