Bu enflasyonla yüzde 30 faiz uyumlu mu, bu faiz yeterli mi?
“Daha yıl sonuna kadar üç toplantı var, faiz daha da artırılabilir” diyenler çıkacaktır. Acaba Merkez Bankası da öyle mi düşünüyor? Kim bilir…
O zaman sormazlar mı, “Temel amaç enflasyonu arkadan takip etmek mi, yoksa amaç enflasyonu önleyecek faizi belirlemek mi” diye…
Ve yine sormazlar mı, “Madem enflasyon çok hızlı gidiyor, agresif bir faiz artışı daha iyi olmaz mıydı” diye… Biz şimdi arkadan bakıyoruz:
“Enflasyon arttı mı, hadi faiz artıralım!”
Dolayısıyla bu faiz oranı enflasyonla mücadele anlamında işe yarar ama çok az işe yarar!
Diğer amaca, yurt dışından döviz çekme çabasına gelince…
Bu faiz artışı o anlamda işe yarayacak etki doğurabilir.
Hep vurguluyoruz ya, yabancı gelirken ve alırken kazanmak ister.
Gelirken kazanmanın temel koşulu olan görece yüksek kur gerçekleşti sayılır. Seçim öncesiyle kıyaslanırsa yüzde 40’ı aşan bir kur artışı var.
Şimdi yapılması gereken ve aşama aşama yapılan yabancıya alırken kazanma olanağı verecek faiz artışı.
Hazine’nin borçlanma faiziyle politika faizinin paralel gittiğini varsayarsak 100 lira nominal bedelli bir kamu borçlanma kağıdının temmuz ayında yüzde 17.5 faiz üstünden 85 lira olan satış fiyatı, şimdi yüzde 30 faizle 77 liraya indi.
Dünkü faiz kararından sonra dolarda da yüzde 0.5’e yakın bir artış yaşandı. Bir yandan kur artışıyla gelirken kazanmak, bir yandan faiz artışıyla alırken kazanmak…
Yabancıların portföy yatırımlarında önümüzdeki dönemde bir miktar kıpırdanma görebiliriz.
Gerçek doğrudan yatırım ise öyle bugünden yarına, hatta bu yıldan seneye olacak bir gelişme değil; biz varlık satışını doğrudan yatırım sayar avunuruz.