İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ‘devletin terörle mücadelesinde kurumların arkasında durmanın muhalefetin görevi olduğunu’ söyledi.

Habertürk’te ‘Olaylar ve Görüşler’ programına katılan Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şunlar:
* Batı ve İç Anadolu’da hakikaten bizi mutlu edecek ilerleme var. Ben oraya Selçuklu coğrafyası diyorum. En zor yer Selçuklu coğrafyasıdır. Gittikçe burada ipin ucu kaçtığı zamanda, isnadlarda, iftiralar çok fazlaya gittiği zaman tersine dönüyor. Eleştiride sorun yok; iftiradan bahsediyorum. Olmadığım şey kalmadı benim. En basitinden dış güçlere kadar giden iftira, ağır şeyler. Orada ipin ucu kaçtığı zaman size doğru dönüyor, seçmen kendi geliyor. Batı illerinde çok yüksek. Örneğin İstanbul’da 8.1 alarak sekiz milletvekili çıkarmıştık. Şu anda 6-5-6 şeklinde görünüyor. Yüzde 14.5’la.
* Şu anda İzmir’de CHP’nin sabit seçmeni duruyor. AK Parti 10 puan düşmüş durumda. Biz şu anda ikinci partiyiz. Bursa, Balıkesir, Aydın benzer durum. Mersin’de dört milletvekili çıkacak. Adana, Antalya, Muğla gibi. Konya zor yerlerden birisi. Kayseri, Erzurum, Sivas, Malatya, Elazığ’da çok rahat milletvekili çıkaracağız. Maraş’ta ciddi manada oyumuz yükselmiş durumda. Bu oylar AK Parti ağırlıklı olarak bize geliyor. 7.3 civarında MHP’den bize geldi. AK Parti’den 7’nin üzerinde oy MHP’ye gitmişti.
‘HDP’den CHP’ye oy geçer, tamamen bilimsel’
* CHP seçmeni şehirli, sorgulayıcı, seküler, orta sınıf seçmen. Çok sorgulayıp, takip eden seçmen. Kendi partisini aşırı eleştiren seçmen. Sabit ve sadık bir seçmen. Bu iktidarın mutlaka gitmesini isteyen bir seçmen. Her yeni kurulan partiyi çok alkışlayan bir seçmen. Çok iddialı bir şey söyleyeyim size. Bir akademisyen, bilim insanı olarak konuşuyorum, siyasetçi olarak söylüyorum. Hep denir ki, ‘CHP seçmeni HDP baraj altı kalmasın diye HDP’ye oy veriyor’. ‘Yeni kurulan partiye verebilirim’ diyor. Ama iş sandığa gidildiği zaman kendi partisine oy veriyor.
* İddia ediyorum ben HDP’den CHP’ye oy geçer. Çünkü HDP’nin seçmeni SHP’nin seküler seçmeni. HDP’de geçmişte SHP’nin seçmeni olanlar var. ANAP ve DYP’nin muhafazakar seçmeni ister Türk ister Kürt AK Parti’de yer alıyordu. CHP’den batı illerinde, Akdeniz’de, Trakya’da ise ANAP ve DYP’nin seküler seçmeni CHP’ye gitti. Bu anlattıklarım tamamen bilimsel.
‘Seçmeni en sadık parti biziz’
* Bizim üzerimizde şöyle bir şey var. Sayın Erdoğan habire davet ediyor bizi. Muhalefetin insanı olduğunu iddia eden kanaat önderleri diyelim adına. Bize akıl fikir verenler, Allah razı olsun her birinden. Bu arkadaşlarımız her dakika benim hemen kalkıp, gideceğimizi düşünüyor. Seçmeni en sadık parti biziz. Çok sorgulayıcı şehirli, milliyetçiliği olan seçmen. Hem muhafazakar hem sekülerlerin bararada bulunduğu bir seçmen kitlesi. Biz de muhafazakar değerler üzerinde hayat kurmuş seçmenler de var. İki tarafın da istediği bir şey var; makul. Makul bir dil, makul çözümler, makul duruş. Muhtemel olarak gidermişiz gibi hava estiriliyor. O seçmeni de hiç çalışmadıkları için sıfır bilgi olduğu için seçmene hakaret diyorum.
’20 yıldır davet ediliyorum’
* Biz o masadan kalkmayacağız. 20 yıldır davet ediliyorum. 2001 yılında sayın Erdoğan beni davet etti. Bir yol gitmeye kalkıştık, baktım ki benim prensiplerimle uyuşmuyor, ayrıldık. Sonra yine davet edildik, hayır dedim. Partimizi kurduk, 2017’den beri zaman zaman davet ediliyoruz. Sayın Erdoğan’ın nice icabet etmiyorum? Bir sayın Erdoğan yandaş zengin ediyor, ben milletin zengin olmasını istiyorum, sayın Erdoğan tek adam sistemini istiyor ben halkın kamil olmasını istiyor. Sayın Erdoğan istibdattan yana ben hürriyetten yanayım.
‘O masada adaylarla dair tek kelime yok’
* Adayların bu kadar konuşulmasını doğru bulmuyorum. Çünkü o masada adaylarla dair tek kelime yok. 6 siyasi partinin genel başkanlarının, yöneticileri, o partinin mensuplarını hepimizin Cumhurbaşkanı adayı olmasını isterler, bu normal. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, sayın Babacan’ın, sayın Davutoğlu’nun, sayın Uysal’ın, sayın Karamollaoğlu ve benim aday olmamı isterler. Bu normal. Cumhur İttifakı sürekli olarak masayı adaylık için dürtüp duruyor. Önce güçlendirilmiş parlamenter sistemini çalıştık. Bunu kamuoyuyla paylaştık. Geri bildirimlerle yeniden düzenliyoruz. Sonra dönüldü, bunun anayasaya uygulanmış haline çalışıldı. Bir şey daha çalışılıyor. Biz adayı gösterdiğimiz gün.
‘Mansur Yavaş’la özel görüşmedik’
* Ne sayın Mansur Yavaş’ın benimle ne de benim sayın Mansur Yavaş’la böyle bir konuşmam, hatta bizim ikimizin telefon görüşmesine yaptığına dair kulis bilgisi yayıldı. En son Mansur Bey’le görüşmemiz, kalabılıklarda biraraya geliyoruz ayrıca, partimize Kurban Bayramı öncesinde bir program için Allah razı olsun davetiye getirdi. Oturduk, resmi biçimde davetiyeyi verdi ve gitti. Onun dışında ne bir telefon görüşmesi ne biz özel bir yerde görüştük.
‘Başörtüsü teklifi konusunda masa ortaklaşmalı’
* Ben başörtüsü konusunu 6’lı Masa’ya getirdim. Sayın Kılıçdaroğlu bir girişimde bulundu, CHP bir kanun teklifi verdi. Sayın Erdoğan ‘ayağımıza pas geldi, ben gol atacağım’ dedi. İnsan haklarına dair hak bir gol, pas, bu bir zihniyet meselesi. Burada anayasa maddesi getireceğim dedi. Bir de ikinci madde konulacak deniyor.
* Masaya dedim ki, ‘Arkadaşlar, bu anayasa metni geldiğinde, bir sürü ortak işler yapıyoruz, dolayısıyla biz burada teklif ediyorum, bir ortak kararla davranalım’. Şimdi CHP ve bizim grubumuz var. Dolayısıyla bazı arkadaşlarımız, izinleri olmadığı için isim isim söylemeyeyim. Sonuçta gelinen nokta, ‘Gelsin görelim içeriğini ondan sonra karar verelim’ dendi. Başörtüsü meselesinin bir kadın kimliği üzerinden tartışılmasından bıktık hepimiz. Bir uçtan bir uca dövüştürülmekten bıktık. Başı açık kadın da bıktı, başörtülü kadın da bitti. Meclis, Ordu, avukat, polis dahil bu iş çözüldü. Sayın Kılıçdaroğlu’nun teklifine saygı duyuyorum. Başörtüsü meselesinin kapanmış bir yara olduğunu düşünüyorum. Açık yaraları konuşalım. Cin şişeden çıktı. Teklifin içeriğini görelim. Bir yola gidildi. Önümüze anayasa teklifi gelecek. Ama ben masanın bu konuda ortaklaşması gerektiğine inananlardanım.
‘Cumhurbaşkanının kendine yatırım yapma hissiyatını ortadan kaldırıyoruz’
* Cumhurbaşkanı milletin seçtiği ama devletin temsilcisi olacak. Denge ve denetlemenin üstünde tecelli ettiği kişi olacak. Yedi yıl boyunca ülkenin bütün düzenini sağlayacak. Ama yürütmeyi yürütecek de bir Başbakan olacak. Yedi yıl boyunca bu üst düzey görevde olduktan sonra gelsin tekrar milletvekilliğiyle uğraşsın olmuyor. Yedi yılda karar alırken, konuya müdahil olurken ‘Bu bana küser de seçmez mi’ diye kendine yatırım yapmak gibi hissiyatı ortadan kaldırıyoruz. Gerçekten çok onurlu bir görev. Türkiye’de yaşayanların tümü açısından bunu düşünmeyecek insan düşünmüyorum.
‘Seçim kazanılmazsa bir daha parlamenter sistem konuşamayız’
* (Bu seçim kazanılmazsa) Türkiye ölmez, bitmez ama bir daha parlamenter sistemi konuşarak yapacağımız son seçim. Bir kararnameyle her şeyler yapılır. Çıkar tek kişi, giden gitsin, kalan sağlar bizimdir der. 50 milyar liraya mal oluyor 15 milyon gencin sabah yemeğinin ücretsiz verilmesi. Böyle bir sistemde 50 milyar oraya vermiyorsunuz, ama 5 kişiye koyuyorsunuz. 24 milyar lirayı Hariri’nin cebine koyuyorsunuz, 14 milyar lirayı Anka Park’tan bahsediyorum iş adamının cebine koyuyorsunuz. KKM’ye koyuyorsunuz. 50 milyar lira tutan 12 ay boyunca verdiğiniz yemeğe hayır diyorsunuz. Demre Belediyemiz bunu yapmaya kalktığında kaymakamlık tarafından yasaklıyorsunuz. Bunlar işte o tek adamlık sistemi.
‘Kara harekatını destekliyoruz’
* (Kara harekatını destekliyor musunuz?) Elbette. Türkiye’nin güveliğine, terörle mücadelesine dair atılan adımın her zaman arkasında olduk, bundan sonra da oluruz. Eleştirilerimiz Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının bu işi iç siyasetin öznesi haline getirmesi. Allah Mehmetçik’imizin, güvenlik güçlerimizin, polislerimizin yani ordumuzun mensuplarının ayağına taş değdirmesin. Onların moralini bozacak hiçbir davranışın içinde yer almayız.
* Devlette devamlılık vardır. Devletin terörle mücadelesinde, devletin ülkeyi korumaya dair… kurumların arkasında durmak muhalefetin de görevidir.