“Şimşek çakmadan gök gürlemez” derler. Büyükelçi krizinde, ses var ama görüntü yoktu. Oysa gürleme, şimşek çaktıktan sonra duyulmalıydı.
Cumhurbaşkanı kesin talimat verecek de Dışişleri direnecek, mümkün mü! Karacaoğlan’ın “Azrail gelmiş de can talep eder/Benim can vermeye dermanım mı var” dizelerini hatırlatıyor.
Açıkladığına göre doğrudur, elbette Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na bir talimat verdi. Fakat o talimat kesin bir dille verilse 10 büyükelçi, derhal ‘istenmeyen kişi’ ilan edilmez miydi? Dışişleri’nin direnmeye dermanı mı olurdu?
Zaten Erdoğan’ın ifadesinden de ucunu açık tuttuğu anlaşılıyor.
‘Ağırlamak zorunda değiliz, istenmeyen kişi ilan edilmeleri konusunu hemen halledeceksiniz’ şeklindeki ifadeler, Dışişleri’ne inisiyatif alanı bırakıyordu. Halletmenin bir yoluna bakmalarını söylüyordu.
Aksi düşünülemez. Yoksa Erdoğan talimat verecek de Dışişleri ikiletecek, oyalayacak, zamana yayacak, formül arayacak…Kim inanır!