MESUDE ERŞAN
@mesudersan
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Özlem Sönmez, 30 yıl günde bir paket sigara içen ve 55 yaşını dolduranların, ‘düşük doz akciğer tomografisi’ çektirmesi gerektiğini söyledi. Bu tarama, akciğer kanseri henüz belirti vermeden erken dönemde yakalanmasını sağlıyor.
Bilgisayarlı tomografi, akciğer grafisinden çok daha duyarlı bir inceleme yöntemi. Düşük doz bilgisayarlı tomografide, normal bilgisayarlı tomografiye göre daha az radyasyon veriliyor. Düşük doza rağmen, istenen görüntü kalitesi elde edilebiliyor.
Kasım ayı, ‘Akciğer Kanseri Farkındalık ayı.’ Türk Tıbbi Onkoloji Derneği’nin düzenlediği 8’inci Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde de dünyada yılda 2 milyondan fazla insanın akciğer kanseri olduğuna dikkat çekildi. Türkiye’de her yıl 30 bin yeni akciğer kanseri vakası görülüyor. Erkeklerde görülen kanserler arasında, yüzde 22.1’le ilk sırada yer alıyor. Kadınlarda ise en sık görülen beşinci kanser. Kadın kanserlerinin yüzde 5.4’ünü akciğer kanserleri oluşturuyor.
En büyük risk tütün ve tüm ürünleri
Akciğer kanserlerinin yüzde 90’ı sigaradan (tütün ve tüm tütün mamulleri) kaynaklanıyor. Sadece içenler değil, yanlarında içilenler de risk altındalar. Sigara, akciğer kanser riskini 5-15 kat artırıyor. Sigara içmeye başlama yaşı, toplam sigara içme süresi ve günde içilen sigara sayısı gibi faktörler de riski belirliyor. Sigaraya ne kadar erken yaşta başlanmışsa, ne kadar uzun süreden beri ve ne kadar fazla sayıda içiliyorsa risk o kadar artıyor.
Sönmez, “Genç yaşlarda sigara içmeye başlayanlar, uzun süre sigara kullananlar, günlük sigara tüketimi yüksek olan kişilerin erken tanı için düzenli doktor kontrolünde olmalarını öneriyoruz” dedi.
Akciğer kanserinin diğer bir önemli sebebi ise hava kirliliği. Hava kirliliği, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından kanserojen olarak kabul ediliyor. Asbest, benzen, krom, nikel, kadminyum gibi metaller, vinil klorür, arsenik, ultraviyole ışınları da akciğer kanserinde etkili olabiliyor.
Bu belirtilere dikkat
Öksürük, öksürükle kan gelmesi, hırıltılı solunum, göğüs ve kemik ağrıları, akciğer enfeksiyonları, çomak parmak, sebepsiz kilo kaybı, solunum sıkıntısı, ses kısıklığı veya ses değişikliği, yutkunma güçlüğü akciğer kanseri belirtisi olabilir.
Yeni nesil ilaçlar fark yarattı
Akciğer kanseri en yeni tedavilerin kullanıldığı kanser türü. Tümörün genetik haritasının çıkarılmasıyla kişideki kansere neden olan genetik değişiklik saptanabiliyor. Sonrasında ise o geni etkisiz hale getiren en uygun tedavi planlanıyor.
‘Akıllı ilaçlar’ olarak bilinen ilaçlarla tedavide yol alındı. Sönmez, “Eskiden vücuda yayılmış ileri evre akciğer kanseri hastaları bir yılın altında yaşarken bu ilaçları kullanabildiğimiz hastalar uzun yıllar aktif yaşamlarını sürdürebiliyor” diye konuştu.
Sönmez’in verdiği bilgiye göre, daha önce EGFR, ALK, ROS1 genetik bozulmalarına karşı geliştirilen ilaçlarla tedavi cevap oranlarının yüzde 80’lere ulaştırıldığı çok merkezli klinik çalışmalarla gösterildi.
Vücudun savunma sistemi ‘T hücreleri’ aktif olsa bile kanserli hücreden saldırısını frenleme yönünde bir sinyal alırsa, kanserli hücreyi öldürmüyor ve geri çekiliyor. Bu nedenle frenlenmeyi ortadan kaldıran ve ‘immun kontrol noktası inhibitörleri’ olarak isimlendirilen ilaçlar geliştirildi. Çok sayıda immün kontrol noktası molekülü tanımlandı. Bu ilaçların, kemoterapi ile birlikte veya tek başına akciğer kanseri tedavisinde etkinliği ve güvenilirliği çok sayıda çalışma ile gösterildi.
Her hasta farklı
Küçük hücreli dışı akciğer kanseri ve küçük hücreli akciğer kanserinin tedavileri farklı. Tedavi hastalığın evresine göre de değişiyor. Akciğer kanserinin tipi ve evresine göre cerrahi, ilaçla tedavi (kemoterapi, immunoonkolojik tedavi, hedefe yönelik tedavi) radyoterapi (ışın tedavisi) seçeneklerinin bazıları ya da hepsi hastanın ve hastalığın özelliğine göre farklı sıralamalarla uygulanıyor.
Sönmez, şunları söyledi: “Akciğer kanserinde her hastanın durumu birbirinden farklı. Hastalığın ve hastanın durumuna göre farklı tedavi seçeneklerinin tek başına veya birlikte kullanılması, farklı bölümlerden bu konuda uzmanlaşmış çok sayıda doktorun ortak çalışması ve hasta için en doğru tedavinin ortak kararla belirlenmesi gerekiyor.”