• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

AK Partililerin cevap vermesi gereken soru

15/01/2017 20:55

 

LEVENT GÜLTEKİN

@acikcenk / acikcenk@gmail.com

İktidar mensuplarının, cevabını önce topluma sonra da kendi vicdanlarına vermeleri gereken bir soru var.


Soru şu: 14 yıldır ülkeyi yöneten AK Parti’nin ‘aldatılmadığı’, ‘kandırılmadığı’, veyahut sonu hüsranla bitmemiş tek bir politikası yok. Buna rağmen ‘başkanlık’ konusunda da yanılmadığınızdan, hata yapmadığınızdan, aldatılmadığınızdan nasıl emin oluyorsunuz?

İyi düşünün lütfen. İktidarın uyguladığı, cansiperane savunduğu; karşı çıkanlara, ‘düşman’, ‘vatan haini’ muamelesi çektiği tek bir politikası var mı ki sonunda karşı çıkanlar yanılmış, iktidar haklı çıkmış olsun?

Abartmıyorum. Yol, köprü gibi altyapı hizmetlerinden bahsetmiyorum.

Bir ülkeye istikamet veren büyük politikalardan bahsediyorum.

İtiraz edenlerin haksız, iktidarın haklı çıktığı tek bir politika var mı?

Varsa söyleyin.

Mesela Suriye politikası.

“Bu politika önce Suriye’yi sonra ülkemizi felakete götürür” diyenlere ‘Esadcı’ dediniz.

Ne oldu sonunda? Suriye politikasının yanlış olduğunu siz de kabul ettiniz.

En son Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş yaptığı açıklamada Suriye politikasının başından beri yanlış olduğunu söyledi.

Fakat o yanlış politikanın bıraktığı ağır bir enkaz var. Harap olmuş bir ülke. Ölen yüzbinlerce kadın, çocuk… Ülkesini terk etmek zorunda kalmış milyonlarca insan.

Ve bizim ülkemize saldıran teröristlere kaynaklık eden bir bataklık.

Mesela Balyoz ve Ergenekon davaları.

“Kumpas kuruluyor, iftira atılıyor, darbecilerle hesaplaşıyoruz bahanesi ile yanlış işler yapılıyor” diyen herkese “Ergenekoncu” yaftası vurdunuz.

Ne oldu sonunda? ‘Yanıldığınızı’, ‘aldatıldığınızı’, ‘kandırıldığınızı’ söylediniz.

Fakat eleştirileri dikkate almadığınız itiraz edenlere ‘vatan haini’ dediğiniz o süreçte binlerce insanın hayatı cehenneme döndü. Kurumlar tahrip edildi. Ülkenin çivisi çıktı. Devlet adeta kevgire döndü.

Mesela Cemaat ile ittifak meselesi.

Cemaatin size dost olduğundan çok emindiniz. “Bunlar kurumları ele geçirmek için kumpas kurup iftira atıyorlar. Devlette korkunç derecede kadrolaşıyorlar” diye uyaranlara ‘fitneci’, ‘düşman’ diyerek ateş püskürüyordunuz.

Ne oldu sonunda?

“Allah bizi affetsin, yanılmışız” demek zorunda kaldınız.

Fakat ülke büyük yara aldı. Kurumlar tahrip oldu. İnsanlar zarar gördü.

Mesela barış süreci.

“Bu yaklaşımla barış sağlayamazsınız. Böyle yaparsanız buradan barış değil daha büyük bir savaş çıkar” diyenlere adeta öfke kustunuz. “Süreç istismar ediliyor, o nedenle elinizi çabuk tutun” diyenlere “Barışı hazmedemeyen azgın muhalif” dediniz. Ne oldu sonunda?

“Yanıldık”, “Kandırıldık”, “Hata ettik” diyerek bu politikadan da geri döndünüz.

Süreç çöktü ve eskisinden daha ağır çatışmalar başladı.

Siz yanlış yaptınız, ‘Aldatıldınız’ ama asker, polis, sivil binlerce insanımızı kaybettik. Şehirler yıkıldı. Ülke büyük bir yara aldı.

Mesela Rus uçağının düşürülme meselesi.

Uçak düşürüldüğünde bu eylemi savunan, “Var mı bize yan bakan” naraları atan, bunun ‘büyük devlet olmanın bir gereği’ olduğunu savunan sizdiniz.

“Yapmayın, Batı ile ilişkisi zedelenmiş Türkiye’nin bir de Rusya ile ilişkisi bozulursa bu ülkemiz için çok büyük sorun olur” diye itiraz eden farklı tutum öneren herkesi kendi ülkesini değil Rusya’yı tutan korkaklar diye aşağıladınız. “Sakin olun” diyenlerle, “Burayı hâlâ eski Türkiye mi sanıyorsunuz? Gerekirse tezek yakarız” diye alay ettiniz.

Ne oldu sonunda?

“Biz değil FETÖ düşürmüş. Rusya ile ilişkimizi çekemeyenler yaptılar” diye özür dileyip bu politikadan da çark ettiniz. Ahmet Davutoğlu uçağı düşüren pilotun FETÖ’cü olmadığını açıkladı. Yani sizin kararınız.

Ama olan oldu. Milyarlarca dolar kaybı ile itibarı zedelenen ve neticesinden Rusya’ya mecbur, onun bir dediğini iki edemeyen bir ülke kaldı ortada.

Mesela ekonomi politikaları.

Bağımsız kurumların varlığına dikkat çekenlere, “Demokrasi, bağımsız yargı, özgürlük olmazsa ekonomi çöker” diyenlere, dünya ile entegre bir ekonomik modeli savunanlara ‘korkak’, ‘hain’ damgası vurdunuz.

Ne oldu sonunda?

Döviz durdurulamıyor. Yabancı yatırımcı kaçıyor. Ülke kan kaybediyor.

Sonu hüsranla bitmiş böyle onlarca yanlış politika daha sayabilirim.

Fakat hepsini saymaya gerek yok.

Sadece şunu diyorum: Savunduğunuz, uyguladığınız itiraz edenlere, farklı öneride bulunanlara ‘vatan haini’ dediğiniz sonunda ülkenin fayda gördüğü tek bir politikanız var mı?

Varsa buyurun siz söyleyin.

Yok. Siz de biliyorsunuz.

Peki buna rağmen hangi mantıkla, hangi gerekçeyle, hangi akılla aynı tepkileri, aynı yaklaşımı başkanlık denen, bütün yetkileri tek bir kişiye devreden anayasa değişikliği konusunda yapıyorsunuz?

Geçmişteki hatalarınızın nedeni ortada: Yanılgılarınızı azaltacak; farklı görüşlere itibar etmemek. Onları düşman görmek.

Hal böyleyken çok sesliliği bütünüyle yok etmek, farklı görüşleri, önerileri bütünüyle devre dışı bırakacak bütün yetkiyi tek bir kişiye devrederek hatayı, yanlışı kalıcı hale getirmeye çalışmak…

Hakikaten akıl alır gibi değil.

Diğer taraftan her konuda yanılmış, ‘yanıltılmış’, ‘kandırılmış’ bir iktidarın ve mensuplarının anayasa değişikliği konusunda bu kadar emin olmaları, itirazlara yine aynı yaklaşımla cevap vermeleri, eleştirileri görmezden gelmeleri çok tuhaf.

Hiç şüpheniz olmasın ki gelecekte aynen Suriye meselesinde, cemaat ile ittifak meselesinde, Rus uçağı meselesinde ve Mavi Marmara gibi diğer birçok konuda olduğu gibi ‘başkanlık’ meselesinde de “Yanıldık”, “Hata ettik”, “Kandırıldık”, “Yanlış yaptık” diye dizinizi döveceksiniz.

Hem ülkeye hem de Erdoğan’a büyük zarar verecek bu değişikliğin ağır bir yıkım getirdiğini gördüğünüzde hatanızı anlayacaksınız ama iş işten geçmiş olacak.

Çünkü her yanlışınızın bir bedeli, bir faturası var.

Mesela “Suriye’de yanlış yaptık” dediğinizde kurtulmuş olmuyorsunuz.

Ölen çocukların, evsiz yurtsuz kalan ve zarar gören insanların ahında siz de varsınız.

Her şey bu kadar apaçık ortadayken bütün itirazlara, uyarılara rağmen sizi yanılgıya götüren, hata yapmanıza neden olan yaklaşımı sürdürmek ve sonra da “Biz değil üst akıl yaptı” diye feveran etmek…

Bu kadar hata, bu kadar yanlış ve bu yanlışları inatla sürdürmek?

Sizce normal mi Allah aşkına?

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Levent Gültekin

SON HABERLER

CHP'li Tanal ile MHP'li Yönter arasında HSK atışması: 'Densiz deve girmezmiş eve'

CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) seçimine tepki gösterdi, MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter’se Tanal’a “Densiz deve girmezmiş eve…Zoruna mı gitti?” diyerek yanıt verdi.

Vestel'den işten çıkarmalara ilişkin açıklama

Zorlu Holding bünyesindeki Vestel işten çıkarmalara ilişkin açıklama yaptı: “Çalışanlarımızın tüm yasal haklarına saygı gösterilerek yapılmaktadır.”

'Etkin pişmanlık' kapsamında: İBB yetkilisi Ertan Yıldız tahliye edildi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) odaklı ‘yolsuzluk’ soruşturmasından tutuklu Ertan Yıldız’ın etkin pişmanlık kapsamında ifade vermesinin ardından adli kontrol şartıyla tahliye edildiği bildirildi.

1,5 milyon liralık tağşişli kaşar peyniri: Mal varlığı yok diye cezalarını ödemiyormuş

Sakarya’nın Pamukova ilçesinde 1,5 milyon liralık tağşişli kaşar peynirine el konuldu. İşletme sahibine defalarca ceza yazıldığı fakat üzerine kayıtlı mal yok diye cezaların tahsil edilemediği anlaşıldı.

Google Meet'e çeviri özelliği geldi: Şimdilik sadece iki dilli

Popüler görüntülü görüşme uygulaması Google Meet’e gerçek zamanlı çeviri özelliği geldi.

Garo Paylan'ın üstü çizilen kelimeleri
Mesele şu ki Garo Paylan o 'ilk üç maddede' yok

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 759 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Çiğdem Toker: Türkiye'nin, Zambia, Gambia ve Lesoto'dan daha geride olduğu bir saha var desem tahminde bulunabilir misiniz?

Koray R. Yılmaz: Doların küresel rezerv para olması bu açığı 'sürdürülebilir' hale getirdi

Arif Kızılyalın: Anayasa değişikliği ardında Erdoğan'ın seçilme hedefi yatıyor

Emin Çölaşan: Türkiye köşeyi dönmek üzere idi!

Nuray Babacan: Başta CHP'liler olmak üzere yapılan siyasi operasyonların durması gerekiyor

Fatih Yaşlı: Meclis'in yeniden açılmasıyla birlikte iktidar yeni anayasayı gündeme getirecektir

Alaattin Aktaş: Enflasyon tahminini sabit tutmak, politika faizinin aşağı çekilebileceğinin bir işareti

Taha Akyol: Cumhurbaşkanına, performansını beğenmiyorum diyerek istediği an atama yetkisi verildi

Eren Keskin: Silahların susuyor olması ifade özgürlüğünün önündeki tüm engellerin de kaldırılması anlamına gelmeli

Abbas Güçlü: LGS ve YKS benzeri sınavlar sadece bilgiyi ölçen sınavlar değil

Abdulkadir Selvi: Küçük partilerden AK Parti ve CHP'ye geçişlerin artması bekleniyor

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×