MESUDE ERŞAN
mesudeersan@diken.com.tr
@mesudersan
Evet, en azından teorik olarak mümkün! AIDS’in henüz aşısı olmasa da etkili ve kanda virüs miktarını bulaşmasını önleyecek kadar düşüren tedaviler mevcut. Antiretroviral tedaviyle 21 milyon hayat kurtarıldı. Tedavi yayılmayı da önlüyor.
Fotoğraf: BBC
HIV/AIDS ilk kez raporlandığı 1981’den bu yana insanlığın deneyimlediği en sarsıcı pandemilerden biri. Din, dil, ırk, cinsiyet, yaş ve ülke ayrımı yapmadan hızla yayılıyor. Henüz etkili bir aşısı yok.
Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı’nın (UNAIDS) son raporuna göre, AIDS geçen yıl her dakika bir can aldı. HIV ile yaşayan çocukların yüzde 43’ü dahil, milyonlarca insan tedaviden mahrum. 2022’de 630 bin kişi HIV/AIDS’le ilişkili nedenlerle öldü. 1.3 milyon kişiyse HIV ile enfekte oldu. Geçtiğimiz yıl HIV ile yaşayan yaklaşık 39 milyon insan olduğu bildirildi.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre bizde 1 Ocak – 8 Kasım 2023 arasında 1677 HIV pozitif ve 51 AIDS vakası olmak üzere toplam 1728 vaka tespit edildi. 1985’den 8 Kasım’a kadar 39 bin 437 HIV pozitif kişi ve 2 bin 295 AIDS vakası bildirildi. Biliyoruz ki bu sayılar gerçek tablonun ancak yüzde 40-50’sini yansıtıyor.
Dezavantajlı topluluklar, dışlanmışlar ve savunmasızlarda yayılım sürüyor
Son 35 yılda, HIV alanında önemli bilimsel ilerlemeler kaydedildi. Günde sadece tek tablete düşen ilaç tedavisi (antiretroviral tedavi-ART), etkin bir bulaş önleyici olarak PrEP2 (temas öncesi koruyucu amaçlı ilaç tedavisi) gelişti. HIV o kadar iyi baskılanabildi ki HIV pozitiflerden cinsel partnerlerine virüs geçişi dahi olmadı. Bu çok önemli çünkü virüsün en yaygın ve kolay bulaşma yolu cinsel yolla.
Belirlenemeyen = Bulaştırmayan (B=B) gibi gelişmelere ek olarak, tedavide uzun etkili enjeksiyon formlar da yolda. Bununla birlikte çok sayıda insanı hızlıca ve çok daha düşük maliyetle test etmeyi sağlayan olanaklar da yaygınlaşıyor. Dünya Sağlık Örgütü bu yıl yayınladığı bir belgeyle HIV ilaç tedavisi ve B= B sayesinde, HIV geçişi riskinin ‘sıfır’ olduğunu resmi olarak duyurdu. AIDS tarihinde ilk kez görülen resmi bir netlikti bu. UNAIDS, “Fakat bütün bunlar yeni HIV olgularını sıfır düzeyine indirme ve HIV ile ilişkili damgalama ve ayrımcılığı sonlandırma hedeflerine varmayı henüz kolaylaştırmıyor maalesef” diyor.
İlaç tedavisinin yanı sıra temas öncesi profilaksi (PrEP) (korunma amaçlı ilaç tedavisi), kondom kullanımı da elbette ki etkili. Ancak UNAIDS’in vurguladığı gibi, dezavantajlı topluluklarda, dışlanmış ve savunmasız insanlar yayılımı sürüyor: “HIV adaletsizlikten beslenen ve eşitsizlikleri pekiştiren bir salgın olmaya devam ediyor. Şimdi ivme kaybetmenin zamanı değil. Sürdürülebilir bir müdahaleye yatırım yapma fırsatının değerlendirilmesi olağanüstü sağlık, sosyal ve ekonomik getiriler sağlar.”
Türkiye’de damgalama ve ayrımcılık artıyor
HIV’in tanı-tedavi-viral baskılamada (tedavi) 95-95-95 hedefleniyor. Yani 2030’a kadar, HIV ile yaşayan bireylerin yüzde 95’inin tanı alması, tanı alanların yüzde 95’inin tedavi altında olması, tedavi görenlerin de yüzde 95’inin viral yükünün baskılanması. Türkiye tedaviye erişim ve tedavi başarısı konularında bu hedeflere yakınsa da tanı alanında hedefin çok gerisinde ve yüzde 40-45’lerde.
Kırmızı Kurdele İstanbul ve Pozitif Yaşam Derneği de ortak bir bildiri yayınladı. Bildiride 95-95-95 hedeflerindeki genel duruma bakıldığında cesaretlendirici başarı öyküleri ve hatta yeni HIV olgularını neredeyse sıfıra indirebilmiş ilham verici örneklere vurgu yapılıyor: “Bu örneklerin neredeyse tamamının kaynak ve politik ilgi azlığı sıkıntısı yaşamayan ülkeler olması, küresel AIDS cevabına öznelerin öncülük etmesinin yetmeyeceğinin kanıtı. Nitekim Türkiye’nin de dâhil olduğu Orta Doğu ve Kuzey Afrika ile Doğu Avrupa ve Merkez Asya bölgeleri, genel resmin aksine yeni HIV olgularının ve HIV ile ilişkili damgalama ve ayrımcılığın arttığı iki bölge konumundalar.”
Bildiride AIDS’siz bir ortak geleceğe ulaşma yolunda şu öneriler yer aldı:
* Anonim HIV testi olanaklarının ve kendin yap testlerin önündeki yasal engellerin kaldırılarak HIV testlerine erişimin kolaylaştırılması,
* Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı’nın (2019-2024) ve Kontrol Programı’nda önerilen sivil toplum faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi için kamu bütçesinden kaynak yaratılması,
* Etkili bir bulaş önleme yöntemi olan PrEP’in herkes için kolayca erişilebilir hale getirilmesi,
* Belirlenemeyen = Bulaştırmayan gibi geniş kabul görmüş net mesajların, resmi tedavi rehberlerine dâhil edilmesi ve tüm branşlarda bilinir ve önerilir hale getirilmesi,
* HIV olgularının en çok görüldüğü İstanbul’un, çerçevesi Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin 3.3 numaralı maddesine dayanan Fast Track Cities (Hızlı Erişim Şehirler) ağına dâhil olması için gerekli adımların atılması,
* Tüm bu süreçlere UNAIDS’in önerdiği gibi öznelerin ve HIV sivil toplumunun liderlik etmesi.
Hurafeler sürüyor
Pozitif Yaşam Derneği Proje Koordinatörü Yağmur Şenoğuz:
Dünya AIDS Gününde “Sana ihtiyacımız var!” diyerek herkese sesleniyoruz. Birçok insan HIV’in ölümcül bir hastalık olmadığını, kronik bir enfeksiyon olduğunu biliyor ve bu nedenle HIV’in artık bir sorun olmadığını düşünüyor olabilir. Evet kısmen doğru. Çünkü HIV düzenli ilaç tedavisiyle birlikte kişilerin yaşamlarına olağan akışında devam ettikleri kronik bir enfeksiyon. Fakat başka açılardan HIV hala büyük bir sorun. Örneğin HIV ile yaşayan kişiler sürekli ayrımcılık ve damgalamayla mücadele ediyor. Bunun temel sebeplerinden biri toplumun büyük çoğunluğunun HIV ve AIDS’in ne olduğunu tam olarak bilmemesi. Bulaş yollarına ilişkin tamamen yanlış bilgiler hurafe misali 2023 senesinde bile dolaşımda ne yazık ki. Bir diğer temel meselemiz ise, aslında HIV pozitif olan fakat henüz tanı almamış kişilerin bir an önce tanı alması. Uzun yıllar herhangi bir sağlık sorunu ile karşılaşmadan HIV ile yaşıyor olmak mümkün ve tanı almanın tek yolu HIV testi yaptırmak. Tanıyı alan ve tedavisine devam eden bir kişiden ise (viral yükü en az altı aydır belirlenemeyen seviyedeyse) partnerlerine, hatta bebeklerine dahi HIV geçişi gerçekleşmiyor. O nedenle bulaş yollarını doğru bilirsek ve düzenli test yaptırma alışkanlığı edinirsek, hem HIV epidemisini hem de damgalamayı önleyebiliriz.
Bilimin gerisinde kaldık!
Kırmızı Kurdele İstanbul Gönüllüsü Fırat Can Güngör:
HIV bir halk sağlığı meselesi olarak varlığını sürdürüyor. Geçen sürede, küresel ortak HIV cevabımızın bazı önemli başarılar sağladığını yadsıyamayız. Fakat bu başarıların çoğunlukla ekonomik olarak gelişmiş ülkelerden geldiğini ve o örneklerde yeni HIV olguların sıfır düzeyine inmiş olsa da, esas sorunlar olan damgalanma ve ayrımcılık gibi çok daha yakıcı sorunların, gelişmiş dediğimiz ülke ve bölgelerde bile hala görüldüğünü eklemek lazım. Bunun sebebi de politik ve toplumsal ilgi azlığı. HIV pozitif olmak pek çok yerde suç ve suçlulukla eş tutulabiliyor hala. Bir insanın sadece bir sağlık durumu sebebiyle suçlanıyor olması ve suçla ilişkilendirilebiliyor olması kabul edilemez. Toplumlar olarak HIV konusunda maalesef bilimin çok gerisinde kaldık ve bazı insanlara sadece bir virüsle yaşadıkları için toplumda eşit yer vermeyerek bu konuda kötü bir insanlık sınavı vermeye devam ediyoruz.