Belli ki Bahçeli ve MHP, kamuoyunun “Başkanlığa destek verileceği” yönünde bir algıya ulaştığına ve bundan sonra “Parlamenter düzenle başkanlık arasında gidip geliyor” görüntüsünün sakil kaçacağına inanır hale gelmiş durumdadır.
Bir de, anayasal yolla bir başkanlık getirilmediği takdirde bile “fili başkanlığın” hem de “sorumsuzluk statüsü içinde” halk nezdinde yerleşik hale geldiği gibi bir kanaat de Bahçeli’yi daha net kararlara sevk etmiş olmalıdır. Şöyle ki;
Tayyip Erdoğan öyle veya böyle, ister başkanlıkla ister parlamenter düzenle siyasette sağlığı elverdikçe var olacaksa, mevcut anayasada Cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor durumda ise ve bunu geriye götürecek bir anayasa değişikliği imkansızsa daha önce CHP’ye yönelik çağrımda iade ettiğim üzere “pozitif davranmak” Cumhurbaşkanı’nın şu anda kullandığı yetkileri “Sorumluluk – Denge – Kontrol” çerçevesinde anayasal statüye kavuşturmak çok daha makul bir tavırdır.
Peki MHP’nin, bir Ak Parti projesi olan başkanlığı doğum sürecine katılması onun muhalefet pozisyonunu nasıl etkileyecektir? Ya da CHP tarafından MHP’nin suç hanesinde zikredilen “iktidarın kuyruğuna takılmak” gibi bir kaygısı yok mudur? Galiba yoktur. Çünkü MHP, 15 Temmuz’dan bu yana toplumda oluşan duygu zemininin Ak Parti – MHP tabanlarında benzeri hassasiyetler oluşturduğu, iktidarın PKK terörü ile mücadele tarzının da MHP çizgisine yaklaştığı değerlendirmesiyle tabanın konsolide edildiği kanaatinde gözüküyor. Ayrıca bu hassasiyetle İç Anadolu’da CHP’den bir kesimin MHP’ye geçebileceği beklentisi bile söz konusudur.