HDP’ye oy veren, bütün dışlamalara rağmen oy vermekte ısrar eden seçmen, bu ülkenin gerçeğidir. Onları dövmek, sürmek ülkeye bir şey kazandırmıyor. O seçmen sandığın gerçeğidir. Meclis’in gerçeğidir. Bunu Meclis’teki bütün partiler bilir, hatta zaman zaman onların yönettiği oturumlara katılır. Demirtaş, tam da HDP’ye en tavırlı siyasi liderle “diyalog” kurmaya çalışıyor.
Dilerdim ki, sayın Akşener bu açık mektuba açık açık cevap versin. Dilerdim ki otursun konuşsunlar. Dilerdim ki, “HDP seçmeni” Selahattin Demirtaş’ı İyi Parti’nin rezervlerinin ülke için daha doğru olduğuna ikna etsin, ya da “seçmen ayrı HDP ayrı” garabetinden vazgeçilsin. Yoksa Meclis’in üçüncü büyük partisinin işini Demirtaş’ın ince bir serzenişle ifade ettiği “Terörle Mücadele Masasına havale etmek” mi en iyisi?