Önünde şu iki yol vardı Kılıçdaroğlu’nun.
Birinci Yol: Çıkıp diyecekti ki… “Ben asla AK Parti cephesinin anladığı türden bir şeyi ima etmedim. Sözümün ne derece istismar edildiğinin farkındayım. Ama ben buna rağmen Sayın Bakan’dan özür diliyorum.”
İkinci yol: Asla geri adım atmayacak, üzerine üzerine gidecekti… “Esas cinsi sapık sizsiniz, hatta siz hem siyasi hem de cinsi sapıksınız” diyecekti… Özür dilemeyi bırakın milim gerilemeyi bile kabul etmeyecek, ağır sözlere çok daha ağır sözlerle yanıt verecekti.
Kılıçdaroğlu maalesef birinci yolu değil, ikinci yolu seçti. Ve bu yaklaşımıyla… Çatışma seven, yumuşama istemeyen, hep “Vur vur inlesin” dedirtmeye çalışan, cepheleştirdikçe kazandığını düşünen, “Herkes sadece kendi cephesinin sesine kulak versin, diğerlerini dinlemesin” diyen birilerini pek memnun etti.