Karakolluk değil de yaşanılabilir sokak ve şehirlerin; çocukların birlikte oyun oynayabildiği, anne babaların birlikte anı ve deneyimlerini paylaşabildiği, duvarları estetik, trafiği insanca, parkı bahçesi olan, kütüphaneleri okullarıyla müzeleriyle öne çıkan, çocuğuyla genci yetişkiniyle sokağının öznesi olduğu yerler olduğu açık. Dükkanının binasının kimliği yazılı, sokağının duvarında görsel sanatların yansıdığı, egzoz gürültüsü ve kokusu ile değil yeşili ile havası ile anılan, bunların bilgisinin duvarlarda grafikleştirildiği, sokakta yürürken bile bir şeylerin öğrenildiği yerler olduğu açık.
Sokak insanların yaşama alanı olmalı, sokak sadece konutlardan oluşmamalı, o konutlarla birlikte, fırıncısı, elektrikçisi, sucusu ile birlikte, kitapçısı kütüphanesi de müzikçisi de sanatkarları da sanatçıları da sokağın parçası olabilmeli, sokak yaşanır bir özne haline gelebilmeli, akşamleyin komşular çocuklarıyla birlikte birbirlerine efsaneler anlatabilmeli, masallar okuyabilmeli, şehrin gazeteleri ulaşabilmeli, sanattan bilimden teknolojiden konuşabilmeli, birlikte türküler şarkılar çığırabilmeli.