Kamuoyunda son dönemde Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutukluluğunun hak ihlali olduğu kararıyla gündeme gelen Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruların dörtte üçünün adil yargılanma ihlali gerekçesiyle yapıldığı belirtildi.
Adil yargılanma yok hükmünde
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, AYM’nin 54’üncü kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmanın büyük bir kısmını, AKP döneminde getirilmesine rağmen, son dönemde tartışılan kararlarının ardından kaldırılması gündeme getirilen bireysel başvuru hakkına ayırdı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum” dediği, Dündar ve Gül’ün tutukluluğuna dair hak ihlali kararı da bireysel başvurunun değerlendirilmesi sonucu alınmıştı.
Arslan, mahkemeye yapılan bireysel başvuru sayısının 59 bin 893 olduğunu söyledi. Bu başvurulardan yüzde 63’ü sonuçlandırıldı, geriye kalanların da incelemesi yapılıyor. Buna göre, bireysel başvurularda 1215 hak ihlali kararı verildi. Hak ihlali kararlarının yüzde 73’ü adil yargılanma, yüzde 6’sı kişi hak ve hürriyetinin ihlali, yüzde 3’ü ise ifade özgürlüğüne ilişkin verildi.
Arslan, “Dağılım son derece önemlidir. Ülkemizde özellikle yargıya ilişkin yapısal sorunlara işaret etmektedir” dedi.
Adil yargılanma süreleri aşılıyor
Arslan, adil yargılanma ihlallerinin de yüzde 75’inin adil yargılanma sürelerinin aşımına yönelik olduğunu vurgulayarak, “Esasen yargılama sürelerinin uzunluğu genel ve yapısal bir sorundur” diye konuştu.
AYM başkanı, AYM’ye bireysel başvuru hakkının getirilmesiyle birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru sayısında da düşüş olduğunu belirterek, “AİHM’e Türkiye aleyhine yapılan yıllık başvuru sayısı 2012’de 9 bin iken, 2015’te 2 bin 208’e düştü” dedi.
‘Ahlakı kötü hakim olamaz’
Arslan, konuşmasının diğer bölümlerinde de, hukukun üstünlüğü ve AYM’nin hukuk devletindeki yerine vurgu yaptı.
Rejimlerin hukuk devleti olarak nitelendirilmesinin tarafsız savcı ve hâkimlere bağlı olduğunu söyleyen Arslan şöyle konuştu: “Anayasa Mahkemesi insan haklarının ve özgürlüklerinin başlıca nitelediği yargı bağımsızlığını korumak içindir. Hukuk devletinin tam olarak tesisi için yargı yetkisini kullanan hâkimin de bizatihi erdemli olması gerekir. Bu bağlamda İbni Rüşd’ün hâkimin erdemli olmasına dair asırlar önce söyledikleri bugün de geçerlidir. İbni Rüşd’e göre ahlakı kötü olan bir hakim adil olamaz. Hukuk devleti kuşkusuz jüristokrasi, yani hâkimler devleti anlamına da gelmemektedir. Anayasa Mahkemesi’nin kendisine verilen bu görev çerçevesinde katkıyı nicelik ve niteliksel olarak ele almak gerekir.”