Açlık grevindeki tutuklu eğitimcilerden Nuriye Gülmen, kendisini ziyaret eden Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran aracılığıyla mesaj gönderdi: “Kaslarımla birlikte adaletin de eridiğini görüyorum.”

Gülmen ve Özakça. (Fotoğraf: Reuters)
KHK’yla ihraç edilen eğitimciler Gülmen ve Semih Özakça, açlık grevlerinin 76’ıncı gününde tutuklanmıştı. İki eğitimci grevin 114’üncü gününde.
‘Artık boyunlukla oturabiliyor’
DW’den Aslı Işık’ın haberine göre, Ankara Tabip Odası doktorlarından Benan Koyuncu, iki kez Adalet Bakanlığı’na başvuru yapmalarına rağmen, ‘Cezaevi kampüsü içinde hastane var’ gerekçesiyle kendilerine izin verilmediğini belirterek “Oysa bu hükümetin Sağlık Bakanlığı’nın yasasında hastanın hekim seçme özgürlüğü var” diye konuştu.
Önceki gün Gülmen’i ziyaret eden Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran ise Gülmen ve Özakça’nın ‘ölmemeleri’ için tutuklandıkları görüşünde.
Her iki eğitimcinin dışarıda hayatlarını kaybetmeleri halinde bu durumun büyük kesimlerde infial yaratacağını vurgulayan Canduran, “Hapishanede doktor baskısıyla rapor aldırıp, yarı ölü tutacaklar” dedi.
Dört baro başkanıyla birlikte cezaevine giden Canduran, Gülmen’in sağlık durumuyla ilgili olarak, “Artık boyunlukla oturabiliyor. Kollarını kullanamadığını, kalem tutamadığını söylüyor. En çarpıcı sözü ise, ‘Kaslarımla birlikte adaletin de eridiğini görüyorum’ oldu” diye konuştu.
38 gün içerisinde ikinci kez açık görüşte eşi Semih Özakça’yla bir araya gelen Esra Özakça ise eşinin görüş yerine kadar tekerlekli sandalyede geldiğini, ancak kendilerini görünce ayağa kalkıp yürüdüğünü anlattı.
‘Doktorlara izin vermediler’

Çizim: Mine Yörük
Normalde sınırsız sayıda aile üyesinin katılabildiği açık görüş, OHAL’de dört kişiyle sınırlanmış. Özakça, “Neden cezaevi doktorlarını reddediyorlar” sorusuna şu yanıtı verdi: “Cezaevindeki hekim heyeti ilk geldiklerinde, bilinçleri kapandığında müdahale edeceklerini söylemişler. Hastayla hekim arasındaki güven ilişkisini zedelemişler. Daha önce ikisini 70 gündür izleyen, vücutlarındaki değişimi gözlemleyen doktorlara ise izin vermediler.”
Eşinin içeride devamlı kitap okuduğunu, bu kez kitap götüremediği için kendisine sitem ettiğini aktaran Özakça, Semih’le Nuriye’nin cezaevinde birbirini göremediğini ancak mektuplaştığını kaydetti.
Özakça, bir sonraki ziyaret için eşinden Yalçın Küçük’ün ‘Aydın Üzerine Tezler’ kitabının yanı sıra ‘Sendikalar Tarihi’ ve ‘Kamu Emekçileri Tarihi’ kitaplarını istemiş. Özakça, 14 Eylül’de duruşması olan eşinin kitaplardan savunmasında yararlanmak istediğini belirtti.