Kanun hükmünde kararnameyle (KHK) ihraç edildikleri işlerine iade edilmek için başlattıkları açlık grevinin 76’ncı gününde tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça, kendilerine “Terörist” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yanıt verdi.

Özakça ile Gülmen (Fotoğraf: Reuters)
Cumhuriyet’ten İklim Öngel’in haberine göre CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Grup Başkanvekili Özgür Özel, Ankara Milletvekili Necati Yılmaz ve Muğla Milletvekili Nurettin Demir; Gülmen ve Özakça’yı ziyaret etti.
CHP’li vekillere konuşan Gülmen, cezaevinde açlık grevini nasıl sürdürdüklerini şöyle anlattı: “Yemek istemediğimizi iletince, bize özel bir paket göndermeye başladılar. Paketin içinde su, limon, bitki çayları ve meyve suyu bulunuyor. Ancak meyve suyunu kendi diyetimizde olmadığı için iade ediyoruz. Bir gün boyunca suyun içine limon sıkıp, taze nane yaprağı ve şekerle içiyor, ayrıca birkaç hazır bitki çayı ve 10 adet şeker ile iki kaşık tuz alıyordum. Ancak, grevin ilerleyen aşamalarında tuzun azaltılması gerektiğine yönelik hekimlerin verdiği telkinler doğrultusunda iki kaşık tuz yerine bir kaşık tuz alıyorum. Tuzu azalttıktan sonra vücudumdaki ödem de azaldı.”
‘Vücudumu, hayatımı, gençliğimi ortaya koydum’
Ankara Tabipler Odası’ndan üç hekimin açlık grevini takip ettiğini ve doktorlardan Soylu’ya yanıt veren bir basın açıklaması yapmasını talep eden Gülmen, “Soylu’nun sözlerini televizyondan duyduğumda adeta çıldırmışa döndüm. Beni DHKP/C terör örgütü üyesi ilan etmişler, eğer öyleysem, ben nasıl memur oldum, nasıl memuriyetimi bunca yıl sürdürdüm” dedi.
Sadece bir yürüyüşe katıldığı için gözaltına alındığını ve 2015 yılında tutuklandığı bir davasının olduğunu ancak beraat ettiğini söyleyen Gülmen, “Sayın Bakan, kim oluyor da böyle şeyler söylüyor. Kendisi hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Eğer burası bir hukuk devleti olsaydı zaten savcılar doğrudan harekete geçerlerdi. Ben, vücudumu, gençliğimi, hayatımı ortaya koyarak bir mücadele başlattım, bu mücadelemi bu ifadelerle küçültmeye ve sönümlendirmeye çalışıyorlar” diye konuştu.
‘Canikli, annelerimizle görüşmeyi çarpıtıyor’
Gülmen, bilinçlerinin kapanması halinde kendilerine müdahale edileceğinin söylendiğini ancak bunu kabul etmeyeceklerini kaydederek, şunları söyledi: “Semih’e faks çektim, eline geçip geçmediğini bilmiyorum, mektup da göndereceğim, onun mektubunu da bekleyeceğim. Semih’in sıvı, tuz ve şeker alımına dikkat etmesi gerekiyor. Bizi ilk günden beri takip eden hekimlerimize ihtiyaç duyduğumuzda muayene olmak ve bu sonuçlarının kamuoyuyla paylaşmasını talep ediyoruz. Nurettin Canikli’nin de annelerimizle yaptığı görüşmeyi çarpıttığını öğreniyoruz. Hekimlerimizin, ailelerimizin ve avukatlarımızın ortak bir toplantı yapması bizim için değerli olacaktır. AFP ve ARD gibi yabancı basın organlarına konuşmuş olmamı iddianameye yerleştirmişler, bunu anlayamıyorum.”
‘Aç kalmak terörist olmakla sonuçlanıyor’
Cezaevine geitirildikleri ilk günden beri kendilerine gazete verilmediğini söyleyen Özakça ise, “Burada ilk isyanım kitap sınırlamasına oldu. Beş kitap sınırlaması olduğu söyleniyor, bu sınırlama açlıktan beter. Açlık grevinden çok bu sınırlama beni zorluyor” diye konuştu.
Dışarıda takıldığı tek eylemin afiş asmak olduğunu ve sabıka kaydının temiz olduğunu söyleyen Özakça, “Açlık grevine başlayınca terörist olduk, aç kalmanın terörist olmakla sonuçlandığı bir ülkede yaşıyorum. Benim evimde 2 bin tane kitap var, 20 tane kitap bulmuşlar, terör örgütüne yakın diyorlar. Evimdeki kitapların yüzde 1’i yüzünden bir örgütle ilişkilendiriliyorum” dedi.
‘B1 vitamini verilmiyor’
Kendisine dışarıda kullandığı B1 vitamininin verilmediğini dile getiren Özakça, şöyle devam etti: “Bunun yerine B1 vitaminini de içeren B12 kompleks vitamini veriyorlar, ancak bu benim zihnimi yoruyor. Tekrar B1 vitaminimin verilmesini istiyorum. İlk talebim bu, müdüriyette el konulan vitaminimin verilmesini istiyorum. Açlık grevinde olmam ve ayakkabımı çıkarırken attığım slogan nedeniyle iki ayrı soruşturma dosyam var. Yürümekte sıkıntı çektiğim için, ranzamı mutfak ve tuvaletin olduğu alt kata indirdiler.”